Laddie tradutor Turco
354 parallel translation
Hello, laddie.
Merhaba delikanlı.
- Hiya, laddie.
- Merhaba, beyler,
This is Gary Smith's laddie.
Bu Gary Smith'in delikanlısı - Oh, evet.
Now, laddie, I was only clearing my throat. It's the right of every free-born Scotsman to clear his throat if he's a mind to.
şimdi, delikanlı, boğazımı temizliyorum, eğer dürüstse her İskoçyalının boğazını temizleme hakkı vardır.
Now, do not push. Do not push, laddie.
şimdi, itişmeyin gençler, itişmeyin gençler,
Thanks, laddie
Teşekkürler, delikanlı
There you are, laddie, and very nice too.
Demek burdasın, delikanlı, çok iyi görünüyorsun.
Oh, don't let it depress you, laddie.
Sakın üzülme, delikanlı.
- Where you goin'in such a hurry, laddie?
- Ne acelen var bakalım?
You should've seen that little laddie charge that lion just as he was to rip me to ribbons.
Ufaklığın aslanı kovalamasını görmeliydin tam beni parçalayacağı zaman.
Now, now, laddie, I only wanted to be friendly.
Hadi ama kızım, dostça davranmak istiyorum sadece.
It's me, laddie.
Benim, delikanlı.
So long, laddie.
Görüşürüz, delikanlı.
Hello there, laddie.
Selam, delikanlı.
Listen, laddie, she did do it.
Dinle delikanlı, bunu o yaptı.
Laddie, I pity you.
Cora Smith'in. Delikanlı, sana acırım.
That was a brilliant piece of strategy, laddie. Thank you, Kyle.
Güzel bir strateji izledin, delikanlı.
No, laddie, for killing Nick.
Hayır delikanlı, Nick'i öldürdün diye.
Every lackly laddie was
Her münasip delikanlı
Cheyennes, Laddie.
Cheyenne'ler, bayan.
Laddie, I've never gone any place peaceably in me life.
Laddie, hayatım boyunca hiçbir yere kuzu gibi sessizce gitmedim.
Wait a minute, laddie.
Orada dur, delikanlı.
Laddie, there's barely enough for the two of us.
Delikanlı, bu ancak ikimize yeter.
There's no more than a trickle of water in the creek, laddie.
Derede sadece incecik bir akıntı var, delikanlı.
- At the Greenview Club, laddie, where even the busboys have to be bank presidents.
- Greenview Club'da dostum. Komilerin bile banka müdürü olduğu yerde.
Laddie, I've learned two things in my life.
Laddie, hayatımda iki şey öğrendim.
Go easy there laddie, go easy.
Yavaş ol.
Laddie, our luck's in.
Evlat, şansımız döndü.
Black leopard, laddie.
Siyah leopar, evlat.
We went after a black leopard, remember, laddie?
Siyah bir leoparın peşine düşmüştük, hatırladın mı evlat?
Watch yourself, laddie. Now Jack. Behave yourself.
Terbiyesizlik yapma Jack.
Aye, you have, laddie.
Evet, bahsettin, delikanlı.
Laddie, someday you'll get the sense in that heavy skull of yours to conclude that your future brother-in-law is too much man for you.
Evlat, bu adam ilerde senin enişten olacak bunu kalın kafana sok.
Laddie, oh, it was a fight for the gods to see.
Tam tanrılara yakışır bir kavgaydı, evlat.
Bushrod, laddie, I forgive your transgression.
Bushrod, evladım, sınırı aştığın için seni bağışlıyorum.
It was a fist, laddie.
O yumruktu, evlat.
Suit yourself, laddie.
Sen bilirsin, evlat.
Aye, laddie.
Evet, evlat.
Aye, laddie.
Tabii, evlat.
- Goodbye, laddie.
- Güle güle, evlat.
Do you see what this is, laddie?
Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Alec! We'd given you up, but you're alive, laddie.
Senden ümidi kesmiştik, ama sen yaşıyorsun.
Don't set any limit to his realm, laddie.
Krallığına sınırlar koyma.
~ So I want to warn you, laddie ~
# Bak seni uyarıyorum delikanlı...
Laddie, I hear you're consorting with a genuine princess.
Tom Finley valiliğe aday oldu.
I fear you do not understand, laddie.
Korkarım anlamıyorsunuz, hanımefendi.
Thank you, laddie.
Teşekkürler delikanlı.
That's about it, laddie.
Aynen öyle, ahbap.
Come on, laddie.
Yapma şimdi, delikanlı.
- Goodbye, laddie.
- Olur.
It hit us, laddie.
Aslında o bize geldi.