English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Lakin

Lakin tradutor Turco

3,136 parallel translation
But the threat to kill if we didn't release Pandora was fake.
Lakin Pandora'yı vermezsek sistemi yok edeceği tehdidi boşmuş.
I lost my right arm, but don't worry- - we're still in the game.
Sağ kolumdan oldum lakin tasalanma. Hala havlu atmadık.
But you're not the only one good at infiltrating vision, 501 Major...
Lakin bilgisayar korsanlığı konusunda yetenekli olan tek sen değilsin 501'in binbaşısı.
A humble Lakin Chan opens a bar and gains some prominence.
Mütevazi bir Lakin Chan bir bar açar ve birazda önem kazanır. İnsanlar sert bir içki sever..
But I don't need you telling me how to hunt my prey.
Lakin bana nasıl avlanmam gerektiğini söyleyemezsin.
But they're obviously here to watch us.
Lakin bizi gözetlemek için burada oldukları ayan beyan ortada.
you won't be able to endure the ordeal. hell lies ahead of us.
Lakin hazırlıklı değilseniz bu çileyi çekemezsiniz. Yensek de yenilsek de önümüzde cehennem uzanıyor.
You three will be my new dogs. but it seems consuming malicious humans has made them even more evil.
Siz üçünüz yeni kuçu kuçularım olacaksınız. Kimera Karıncalar başından beri saldırgandırlar. Lakin şeytani insanları yutunca daha da bir kötüleşmişler anlaşılan.
Law enforcement combats this corruption with a new line of defense... but not all are created equal.
Emniyet güçleri bu yozlaşmayla tamamen yeni bir savunma hattıyla savaşıyor lakin herkes eşit yaratılmamıştır.
Well, I have no doubt he is, but for a girl caught in a war between the witches and the vampires,
Bundan şüphem yok zaten. Lakin cadılar ve vampirler arasındaki bir savaşın ortasında kalmış bir kıza daha iyi arkadaşlık yapabileceğimi düşünüyorum.
Law enforcement combats this corruption with a new line of defense. But not all are created equal.
Emniyet güçleri bu yozlaşmayla tamamen yeni bir savunma hattıyla savaşıyor lakin herkes eşit yaratılmamıştır.
I designed the machine to detect acts of terror but it sees everything- - violent crimes involving ordinary people.
Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladim lakin tasarladigim makine, her seyi görür. Örnegin, normal insanlarin isledigi siddetli suçlari görür.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Lakin kurban veya mücrim eger zamaniniz geldiyse sizi buluruz.
You'll never find us, but victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Bizi asla bulamazsiniz. Lakin kurban veya mucrim olun eger zamaniniz geldiyse biz sizi buluruz.
Yes! However, Ted was helping Robin as a friend.
- Lakin Ted, Robin'e arkadaşı olarak yardım ediyormuş.
However... when compared to a rare human.
Lakin... Ender insanlara kıyasla ağzıma koymaya bile değmez.
But I've read reports of soldiers attempting to reproduce following a queen's death.
Lakin okuduğum raporlarda Kraliçe'nin ölümünün ardından üremeye giriştikleri görülmüş.
District attorney, however, has little interest.
Lakin bölge savcısının anlaşmayı kabul etme gibi bir niyeti yok.
Except you didn't keep Lavinia safe.
Lakin Lavinia'yı koruyamadın.
I designed the machine to detect acts of terror but it sees everything... violent crimes involving ordinary people.
Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım lakin tasarladığım makine, her şeyi görür. Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Lakin kurban veya mücrim eğer zamanınız geldiyse sizi buluruz.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Lakin kurban veya mücrim olun, eğer zamanınız geldiyse, biz sizi buluruz.
But victim or perpetrator, if your number's up, we'll find you.
Lakin kurban veya mücrim olun eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz.
Yet he seems to know things even you don't.
Lakin senin bilmediğin şeyleri biliyor gibi görünüyor.
But the train I didn't.
Lakin treni bilmiyordum.
But according to the GM, the bride bailed on the wedding mid-ceremony.
Lakin Otel Müdürü gelinin düğünün ortasında düğünü terk ettiğini söyledi.
But I did hear back on the murder weapon.
Lakin cinayet silahından bir şeyler çıktı.
Although it kind of sounds like you're congratulating yourself.
Lakin daha çok kendini övüyormuşsun gibi geldi.
But if Barry couldn't sell himself to Lexy Bloom, my mom figured she'd do it for him.
Lakin Barry, Lexy Bloom'un gözüne girmeyi başaramazsa annem meseleye el atıp bu işi onun yerine yapacaktı.
I put the time in, I didn't get laid.
Üstünde zaman harcadım, lakin çakamadım.
But, if I can die while helping out my student, that will be the best death.
Lakin bir talebeme yardım ederken ölürsem en iyi ölüm bu olur.
But, what can we do?
Lakin elden ne gelir ki?
However... my late wife doesn't want me to do that.
Lakin eşimin istediği bu değil.
He said he wanted to have a private funeral for her on his own but he unexpectedly collapsed.
Tek başına cenaze töreni yapıyordu lakin aniden bayıldı.
Not that, sir.
Lakin, efendim.
But victim or perpetrator, If your number's up, we'll find you.
Lakin kurban veya mücrim olun eğer sıranız geldiyse biz sizi buluruz.
But netting a big fish like that takes time.
Lakin böylesi büyük bir lokma için operasyon hazırlamak zaman ister.
His father passed away seven years ago.
Lakin babası yedi sene önce vefat etmişti.
"Death cannot be slain, " but it can be captured and caged against its fiery will.
"Ölüm, öldürülemez lakin yakalanabilir ve ateşten iradesine karşı hapsedilebilir."
I would want to see but... I have no time to see you because I have someone to meet who makes my heart flutter.
- Görmek isterdim tabii lakin kalbimi deli gibi çarptıran biri ile görüşeceğimden ötürü vaktim yok şu an.
But if you keep acting like this, my thinking might change.
Lakin böyle yapmaya devam edersen her an düşüncelerim değişebilir.
Noble but futile.
Asilce lakin beyhude.
But the powers that be got nervous.
Lakin baştakiler tedirgin oldular.
the unidentified creatures have only appeared on the Yorbian continent. and no effective method of dealing with them has been found.
Şu ana değin bu canlılar yalnızca Yorbian kıtasında görüldü. Lakin görünen o ki süratle yayılmayı sürdürüyorlar ve haklarından gelmenin kesin bir yöntemi henüz bulunmuş değil.
I'd just be taking orders from a different person.
Lakin emirleri başkasından alıyorum.
I had to be someone's ally even if I didn't want to be one. I didn't want to hurt anyone. But I didn't know that would mean that I'm on no one's side.
İstemesem bile birinin müttefiki olmalıydım lakin kimseyi incitmek istememenin hiç kimsenin adamı olmadığım manasına geldiğini bilmiyordum.
The course wasn't meant that way, but the result was.
Gidişat böyle değildi lakin sonuç böyle oldu.
But you have to ride in my car.
Lakin şoförümle gideceksin.
But thanks to him, the deal between us was made, so let's think of this in a positive light.
Lakin bu sayede bizim işimiz halloldu. İyi bir şey olarak görebiliriz.
"but we must liberate the peninsula through a socialist revolution."
"Lakin sosyalist bir devrim yoluyla yarımadayı kurtarabiliriz."
Just one thing. I only recently realized it, but I can't agree to the notion that poor citizens cannot have justice.
Lakin ben de yakın zamanlarda fark ettim ama yoksul vatandaşın adaleti olmamalı şeklindeki bir fikri kabul edemem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]