Latent tradutor Turco
301 parallel translation
There may be other crimes lying latent in her.
Bilinçaltında bekleyen başka suçlar da olabilir.
When he exhibits his latent maniacal tendencies, and he will please realize the responsibility is yours.
Bu yüzden eğer içindeki sapık eğilimler ortaya çıkacak olursa,... ki ben öyle farzediyorum... lütfen biliniz ki, bunun sorumluluğu size aittir.
I'm experienced, and I assure you Kris has no "latent maniacal tendencies."
Hayli tecrübe sahibi oldum. ve sizi temin ederim Kris'in sapık eğilimleri yok.
I told you he had latent maniacal tendencies.
Size içinde sapık eğilimleri olduğunu söylemiştim.
Next, we have a training film, and I want you latent criminals to pay closest attention.
Sırada, bir eğitim filmi var. Siz potensiyel suçluların dikkatlerini iyice toplamalarını istiyorum.
We would like to hear a r ¨ ¦ sum ¨ ¦ of the special clinical types of pernicious... as differentiated from chronic or latent malaria.
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
- On some dry, desert planets... it may be possible to crush rocks... and extract latent water from them.
- Bazı kuru, çöl gezegenlerde... su, kayaların arasına sıkışmış olabilir. Ve oradan çıkarılmayı bekliyor olabilir.
Uh, latent feelings of inadequacy lay dormant... until he was triggered by Leonard parading before you in his rich, many-colored feathers.
Uykuya yatmış olan kendi yetersizliğiyle ilgili hisleri Leonard'ın zengin, rengârenk tüyleriyle gelip de gösteriş yapmasıyla tetiklendi.
For 25 years, Spain has been in a latent prerevolutionary state.
İspanya, 25 yıldır gelişme göstermeyen, devrim öncesi bir durumdadır.
I saw that in your case, someone was needed to develop your latent possibilities.
Ben sadece, sizin gizli kalmış imkanlarınızı ortaya çıkaracak birilerine ihtiyaç duyduğunuzu gördüm.
A manifestation of latent insecurity.
Gizli güvensizlik belirtileri.
All of a sudden she gets me in a half nelson and accuses me of telling the rest of the inmates she's a latent homosexual.
Bir anda üzerime atlayıp boğazımı ellerinin arasına aldı ve gizli eşcinsel olduğunu diğerlerine söylediğimi söyledi.
What you're doing is the profanation of art, therefore it's the latent counterrevoIution.
Sanat denen şeye saygısızlık yapıyorsun, bu nedenle, gizli bir karşı devrimde bulunuyorsun.
Her latent madness came to life violent and irresistible.
Onun gizli çılgınlığı şiddetli ve karşı konulamaz bir hâl almıştı.
They're the biggest latent fags.
En büyük gizli homolar.
A victim of latent homosexuality.
Ben gizli kalmış eşcinsellik kurbanıyım.
"If I love anarchy... " if I function as the firmament... " that accelerates a latent state of anarchy, then anarchy is first of all...
Eğer anarşiyi seviyorsam, eğer anarşinin gizli oluşumunu hızlandıran gök kubbe olmak gibi bir görevim varsa, o zaman anarşi benim içimdedir.
Could this be caused by a latent death wish?
Buna gizli bir ölme isteği neden oluyor olabilir mi?
Regarding our patient, the dominant mother... and frequent absences of the father gave rise to latent homosexuality.
Hastamıza ilişkin, baskın anne ve babanın sık sık yoklukları gizli eşcinselliğe yol açtı.
Allowed to live in an uncontrolled environment, there's a good chance that any traumatic episode could act as a stimulus for the patient's latent violence.
Kontrolsüz bir çevrede yaşamasına izin verilmemeli. Büyük bir ihtimalle herhangi bir travma uyarıcı hareket olabilir. Hastanın içinde gizlenen şiddeti dışarı çıkarabilir.
A latent homosexual... unable to lay his wife after age 40... hot and bothered over his female patients.
Gizli bir homoseksüel, karısını 40'ından sonra beceremeyen bayan hastalarına karşı arzulu ve takıntılı.
is Price still in Latent Prints?
- Price hala parmak izleri üzerinde mi?
It has to go to Hair and Fiber, Latent Prints, and then Documents. Will Graham and I will be walking it through.
Bütün delil toplama bölümlerine gidecek.
Even if it probably is latent homosexuality being rechanneled.
Gerçi bu biraz gizli homoseksüelliği gizleme çabası da olabilir.
It was latent for the most part.
Büyük bir kısmı gelişmemişti.
The point is that somehow a fundamental theology was created which transformed this society, but, in the process of change, created this latent fear which has been passed down through generations.
Burada olay, dini bir esasın... bu toplumu bir şekilde değiştirmiş olması, ama bu değişim gizli bir korku yaratmış... bu korku da nesilden nesile aktarılmış.
He has fanned the spark that was latent within me for years!
O yilar için kin var, içimdeki gizli olan kivilcim akin etti!
All that's left is we have to go back on the show and she chooses between me and that latent Latin, Rodrigo.
Geriye sadece şova gidip, benim ve o gelişmemiş Latin Rodrigo'yla aramızda seçim yapması kaldı.
All except the latent homosexuality part.
Gelişmemiş seksüel güdü dışında.
Lab reports confirm Sutphin latent print of index finger on true-crime book matches those latent prints lifted from murder weapons.
Lab raporları Sutphin'in "Gerçek Suç" kitaplarındaki... parmak izleri cinayet aletleri üzerindekilerle tutuyor.
Hallucinations often take the form of latent anxieties and we all know the time you spent here wasn't that easy for you.
Halüsinasyonlar sık sık gizli kaygıları yansıtır. Hepimiz biliyoruz ki, burada geçirdiğin zamanlar senin için o kadar kolay değildi.
And there would have had to been some pre-existing latent attraction.
Bunun yanı sıra, kişide önceden var olan gizli bir beğeni duygusu da olmalı.
I guess that means you don't have a latent attraction to me after all.
Sanırım bu da, bana karşı gizli bir beğeni duygun yok demek oluyor.
Nothing latent about it.
Gizli olan hiç bir şey yok.
She insists on fighting her latent attraction to me.
Bana olan gizli tutkusuna karşı koymakta ısrar ediyor.
This T-cell has begun to activate his latent introns.
Bu T-hücresi uyuyan intronlarını hareketlendirmiş.
It depends on the strength of the latent image.
Gizli görüntünün ne kadar güçlü olduğuna bağlı.
It started when a few doctors began referring latent telepaths to each other keeping them out of circulation.
Her şey birkaç doktorun henüz uyanmamış telepatları bildirmemeleriyle başladı.
You're a latent telepath about to come into full bloom.
Telepatik yeteneklerin uyanmak üzere.
I'm a latent telepath.
Ben yeteneği uyanmamış bir telepatım.
There may be a latent somewhere in these bloodstains.
Kan lekelerinin altında saklı kalmış bir şeyler olabilir.
Deep down inside, I think you're a latent homosexual.
Derinlerde bir yerde senin gizli homoseksüel olduğunu düşünüyorum.
The drug enhances the latent telepathic gene in most humans... and gives it a destructive power for several hours.
İlaç, insanlardaki uyuyan telepatik geni uyararak birkaç saatliğine yok edici bir güç sağlıyor.
We spent five years developing this stuff, tying it into latent genes... and it hasn't produced one telepath of acceptable strength... among the normal population.
Bu şeyi geliştirmeye beş yılımızı verdik, uykuda olan genler üzerinde denedik ama hâlâ normal insanlardan kabul edilebilir güçte bir telepat yaratamadık.
A week later you tell me you're a latent telepath said you sometimes don't know who you are.
Bir hafta sonra bana gizli bir telepat olduğunu ve bazen kim olduğunu bile bilmediğini söyledin.
Susan, Bester still doesn't know you're a latent telepath.
Susan, Bester hâlâ senin gizli bir telepat olduğunu bilmiyor.
Now, the latent image, the one we're interested in, is found in the byproduct of that explosion, in the finely-dispersed sodium metal that coats the interior of the air bag.
Şimdi, ilgilendiğimiz şey şu belirsiz siluet hava yastığının içini kaplayan sodyum metalin hafif şekilde patlamasına neden olan yan üründe bulunur.
He's left no witnesses, no latent prints...
Ardında hiçbir şahit veya iz bırakmıyor.
He's left behind no witnesses, no latent prints.
Ardında hiçbir şahit veya iz bırakmıyor.
latent homosexuality, lots of other good stuff... paranoia...
Gizli homoseksüel olduğunu, bir sürü başka iyi şeylerin olduğunu paranoyan olduğunu düşünüyorum
Furious, or latent homosexual.
Öfkeli ya da gizli homoseksüel.