English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Lavish

Lavish tradutor Turco

253 parallel translation
The recipient, I can clearly see, of every care... which her loving benefactress could lavish upon her.
Açıkça görebildiğim kadarı ile, sevgi dolu... hayırsever bir kadının kendisine sunabileceği her tür ilgiden faydalanan biri.
It's lavish, but I call it home.
Çok masraflı, ama yine de zevk köşem işte.
There is lavish cheering from the people of Balintawak.
Balintawak Halkı bu cömertliği alkışlıyor..
I don't suppose the great Dr. MacFarlane is over-lavish with his pay? - No.
Zannetmiyorum ki Dr. MacFarlane maaş öderken cömert davranıyor olsun?
I have enough stashed away to give you a lavish life.
Senin bolluk içinde bir yaşam sürmene yetecek kadar zulam var
Well, this time, a lavish wedding might not have seemed quite suitable.
Peki, bu kez, böyle bir düğün uygun olabilir.
Mister, my girl has been paying you a lavish of attention and I don't like it.
Bayım, kız arkadaşım size haddinden fazla alaka gösteriyor ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
They can afford to be lavish with life because they have no conception of its value.
Hayatı önemsemiyor olabilirler çünkü hayatın değerini anlamıyorlar.
You mean lavish, my pet.
Savurgan demek istediğin değil mi?
I just wish Cartier's were open. I'd buy you something very lavish.
Cartier açık olsaydı sana çok pahalı bir şey alırdım.
At midnight, when the cheque was presented, I planned to sign it, add a lavish if purely imaginary tip, and then, as the fireworks were exploding in the black velvet sky, to hurl myself from the top of this grotesque edifice.
Geceyarısı hesabı imzalayacak, cömert ama hayali bir bahşiş ekleyecek ve karanlık gökte havai fişekler yükselirken kendimi bu yapının tepesinden boşluğa bırakacaktım.
Now, don't expect anything lavish in the way of decor.
Dekor yönünden beklentiniz olmasın.
And lavish entertainment was offered to them.
Onlara bol bol eğlence vadediyordu bu.
I am leaving because we have a king who taxes the rich beyond its means and steals land from the poor to maintain his lavish court and his Catholic wife.
Çünkü müsrif saray halkına ve Katolik karısına bakmak için zenginden varlığının üstünde vergi alan ve fakirden toprak çalan bir kralımız var.
Over there lies the lavish home of Robert Cratchit, Esquire, who owes the opulence of his surroundings and the magnificence of his Christmas celebrations to the high principles and generous spirit of his employer.
Karşında Robert Cratchit beyefendilerin zengin konağı durmakta. Sofrasındaki bolluğu ve bu muhteşem Noel kutlamasını, katı prensipleri ve cömert ruhu olan patronuna borçlu.
Norway, in terrible numbers assisted by this traitor, the Thane of Cawdor began a dismal conflict till Bellona's bridegroom, Macbeth confronts the king arm against arm, curbing his lavish spirit.
Muazzam sayıda Norveçli hain Cawdor Beyi'nin desteğiyle müthiş bir saldırıya girişti, ta ki Bellona'nın damadı Macbeth krala kılıç kılıca karşılık verip, onun ruhuna gem vurana kadar.
Sir Roger was mostly retired, you know, until the last few months, when he persuaded us to do this lavish production... what he'd always wanted to do.
Sir Roger çoğunlukla emekliydi, bilirsiniz, son bir kaç haftaya değin, bu dönemde bu masraflı yapımı gerçekleştirmeye bizi ikna etti... hep yapmayı arzuladığı bir şeydi.
Then he starts giving away gifts, throwing lavish parties.
Sonra millete hediye dağıtmaya, hesap tutmadan partiler vermeye başladı.
But who can I lavish it on, who wants it?
Ama sevgimi kime verebilirim ki, kim ister ki?
Utility, as you know, is confined to four, whereas Austerity was lavish with pleats.
Kamu hizmeti bildiğiniz gibi 4 türle sınırlandırılmıştır, halbuki ön tasarruf bol seçeneği sahiptir.
Incidentally, these are going to be some of the most expensive And lavish scenes ever filmed by the bbc
Bunlar, BBC tarafından çekilmiş gelmiş geçmiş en pahalı ve masraflı sahneler.
We're going to do a number from the new show and I want you to use your imagination and imagine a fantastic and lavish production.
Yeni şovdan bir numara göstereceğiz ve ben hayalgücünüzü kullanmanızı ve harika ve bol bütçeli bir yapımı hayal etmenizi istiyorum.
Well. I sometimes feel that the very way we do things is on too lavish a scale.
Bazen bakıyorum da ne kadar müsrif kişileriz.
Its lavish crystal adornments still reflect the glittering pride they felt in their accomplishments and their prosperity.
Bu gösterişli kristal avizeler başarı ve zenginliklerinin haklı gururunu yansıtıyor.
The house in Atlantic City is not as lavish, of course.
Tabi Atlantic City'deki ev burası gibi değil.
I'll see to it that you both have a lavish funeral.
Her ikiniz için de görkemli bir cenaze töreni düzenleyeceğim.
"... to lavish all the love I feel for you on them.
" sana duyduğum bütün sevgiyi onlara vermem için.
I've prepared a lavish banquet for two.
İki kişilik muhteşem bir sofra hazırlattım.
Miss Lavish, what a recommendation for a place!
Bayan Lavish, burası için ne hoş bir tavsiye!
I find the cornflower the most delightful of flowers.
Bence peygamber çiçeği çiçeklerin en güzeli, sizce de öyle değil mi Bayan Lavish?
Mr. Beebe, you sound like Miss Lavish.
Bay Beebe, Bayan Lavish gibi konuşuyorsunuz.
- Open to what, Miss Lavish?
- Neye açık Bayan Lavish?
For a character in your novel?
Romanınızda bir karakter için mi Bayan Lavish?
- "Under a Loggia" by Eleanor Lavish.
- "Loggia'nın Altında" yazan Eleanor Lavish.
- Eleanor Lavish!
- Eleanor Lavish!
Do you remember her, Mr. Emerson?
Bayan Lavish'i hatırlıyor musunuz Bay Emerson?
- By all means.
- Her şekilde, Bayan Elaonor Lavish yerine çay olsun.
Do you know Miss Lavish's novel?
Bayan Lavish'in romanı hakkında bir şey biliyor musun?
Never, never more shall Eleanor Lavish be a friend of mine.
Eleanor Lavish artık kesinlikle ama kesinlikle benim bir arkadaşım değil.
Her guests are another set of Miss Alans, Miss Lavish, Mr. Beebe
Konukları da Bayan Alanlar, Bayan Lavish, Bay Beebe, Charlotte ve Lucy gibi
He's trying to lavish luxury on her... -... impress her. - He's trying to get her hammered.
Lüks bir yemek yediriyor ona etkilemeye çalışıyor.
Here, in her lavish Long Island Palace... Mary lives in the lap of luxury.
Long Island'daki sarayında Mary lüks bir hayat yaşıyor.
the lavish ones.
şaşaalı olanları.
His rewards for loyalty are lavish.
Sadakâte eli çok açıktır.
His punishments for disloyalty are equally... .. lavish.
Sadakâtsizliğe cezalandırmakta da aynı oranda... eli açıktır.
He can cup the woman's breasts, kiss her body, and generally lavish almost every inch of her with affection.
Arkadan sarılıp kadının göğüslerini okşayıp sırtını öpebilir, ve genellikle sevgi konusunda daha cömert davranabilir.
We're not talking anything lavish.
İsrafiyane bir şey söylemiyoruz.
Lavish attention on me... and entertain me.
Dikkatini bana ver... ve beni eğlendir.
I just came to give you the orchids and fragrant bath oils I lavish upon all my employees.
Size tüm çalışanlarıma hediye ettiğim mis kokulu banyo sabunları ve orkideler getirdim.
So she plans this lavish suicide.
Şık bir intihar planladı. Çiçekler, mumlar.
Isn't that a lavish Broadway musical?
Şu sıkıcı Broadway müzikali mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]