English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Leap

Leap tradutor Turco

2,171 parallel translation
Today it's pretty well deserted. this place witnessed one of the world's first great scientific breakthroughs. humans had made all their tools from stuff just lying around - that they could get their hands on. our ancestors made an extraordinary imaginative leap.
Bugün burası oldukça ıssız. Ama 6.000 yıl önce bu yer dünyanın ilk bilimsel buluşlarından birine tanıklık etti. O noktaya kadar insanlar tüm aletlerini, etrafta buldukları şeylerden yapmışlardı.
And it was these malachite seams 500 years ago were at the centre of that incredible leap of human ingenuity. these bands of malachite formed when hot fluids rose from deep inside the planet and leaked into these rocks. when malachite is heated up...
Ve yaklaşık 6.500 yıl önceki insan dehasındaki muhteşem sıçrayışın merkezinde de bu galena bantları vardı. Kristal mağarasının içindeki alçıtaşı gibi bu galena bantları da dünyanın derinlerindeki sıcak sıvılar yükselip. ... bu kayalara aktığında oluştular.
- It is just too big a leap!
Çok büyük bir atılım bu! Hadi.
But I'm willing to take a leap of faith.
Bilmukabele. Ama gözüm kapalı inanmak istiyorum.
It's hard to appreciate today just what an epic leap into the unknown this voyage was.
Bugün, bu yolculuğun bilinmeze doğru nasıl destansı bir sıçrayış olduğunu anlamak güç. Yolculuk beş zorlu hafta sürdü.
What if it's a leap year?
Ya artık yılsa?
Especially watching Jonah leap into Ella's waiting arms.
Özellikle de Jonah'ın Ella'nın kollarına atlamasını izlemek.
Like when you turned the knife on yourself, one action, just one leap.
Bu aynı senin kontrolü alıp kendini bıçaklaman gibi. Tek bir hareket. Tek bir atlama.
So if you wanna take a leap of faith, Jack, then take it.
Başka bir şeye inanmak istiyorsan keyfin bilir Jack.
You look like you're ready to leap into adulthood.
Yetişkinlerin dünyasına geçmeye hazır görünüyorsun.
If that baby knows what's good for it, it'll tie the umbilical cord around its neck and take a leap.
Bebeğin aklı varsa kordonunu boynuna dolar da intihar eder.
That last leap forward wasn't exactly a success.
Ama son adimi pek de asama sayilmaz, degil mi?
You're asking for a pretty big leap of faith here.
Benden sana körü körüne inanmamı istiyorsun.
Things start to get routine and at the first sign of an answer, you leap in a familiar direction without asking, "ls there another possibility?"
İşler olağanlaşmaya başlayınca ve cevaba dair ilk işareti görünce, kendini hiç soru sormadan tanıdık bir yolda buluyorsun ve şunu soruyorsun "Başka bir olasıIık var mı?"
In order to confirm that, I followed the traces of your time leap and came here.
Bunu doğrulamak için zaman çizelgesinde bıraktığın izleri takip edip buraya geldim.
Since then, she gained a small amount of the ability to leap through time.
O zamandan sonra, ufak bir zamanda sıçrama yeteneği kaldı onda.
So Bryce takes a leap of faith and goes to find her.
Öngörüsünde bir kadının ölümünden sorumlu olduğunu keşfettikten sonra Ajan Al Gough intihar etmeye karar verir.
In an audacious leap of imagination, Herschel used this figure to calculate the entire energy given off by the sun.
Hayal gücünün arsız bu deneyiminde Herschel bu fikri kullanarak güneşin verdiği tüm enerjiyi hesapladı.
Made the leap from organized crime to legitimate businessman while no one was looking.
Kimsenin haberi olmadan organize suçlardan yasal iş adamlığına sıçrayıverdi.
That freak represents a giant leap in genetic engineering.
O ucube genetik mühendisliğinde büyük bir adımı simgeliyor.
I'm making a leap.
Bir adım ileri sıçradım.
It's a little leap though.
Ufak bir adım.
That, my friends, is a pretty big leap.
Bu oldukça büyük bir sıçrama dostlarım.
But it would require A pretty big leap of faith on your part.
ama senin için büyük bir inanç adımı atmak gerekir.
I know the odds are stacked against us and we'd be risking everything, but if you're ready to take that leap, there's no one else that I'd want to take that leap with.
Şans bizden yana değil biliyorum ve her şeyi riske atıyorum ama eğer bu adımı atmaya hazırsan benim de bu adımı atmayı düşündüğün başka kimsenin olmadığını bil.
You see when two people fall in love, they make a giant leap of faith.
İki insan aşık olduğunda, dev bir mucize görürsünüz.
Jet and Tere, congratulations for taking that leap together today.
Jet ve Tere, bugün burada bu yolculuğa başladığınız için tebrikler.
May we all be inspired to take that same leap of faith.
Belki hepimiz bu mucizeden ilham alırız.
Not if I leap in front of your death ray, and I am going to do that.
Ölüm ışının önüne atlarsam yapamazsın ki öyle de yapacağım.
But Marshall took that leap of faith, it's the best thing that ever happened.
Ama Marshall inandığı şeyin peşinden gitti ve bu da ikinizin hayatındaki en güzel şey oldu.
I don't know what came over me, but I jump on the hood of the car, I leap off, and I tackle the guy.
Aklıma ne geldi bilmiyorum ama arabanın motor kaputundan zıpladım başlıyorum ve herifi yakalıyorum.
That's a pretty big leap of faith.
Büyük bir sınav.
At best, it's a modest leap forward from the basic technology that gave us Country Bear Jamboree.
Olsa olsa, bize Taşra'da Ayı Eğlencesi'ni sunan basit teknolojinin hafif ilerlemiş hâlidir.
How did she make the leap from rent to diamonds?
Kirayla elmaslar arasında hemen nasıl bağlantı kurmuş?
So the next time I'm on the edge of that cliff, I'll probably leap even faster.
Bu yüzden bir dahaki sefere böyle bir durumda, daha hızlı davranmalıyım.
- You know that. - Okay, you need to get over yourself, you need to take the leap, and you need to marry him. It's just...
- Bunu biliyorsun...
Do you know that in the middle of all the madness tonight, I found myself talking to Sarah, and I was telling her to take a leap?
Biliyor musun, tüm bu çılgın gecenin ortasında, kendimi Sarah'ile konuşurken ve ona cesaretli olmasını söylerken buldum.
You think Neil Armstrong gave notice when he made a small step for man and a giant leap for mankind?
Neil Armstrong kendisi için küçük ama ama insanlık için dev bir adımını atmadan önce haber vermiş miydi sence?
Listen, Crosby's gonna make a gigantic leap, and I thought maybe you guys would wanna be there.
Dinleyin Crosby dev bir adım atacak sizin de orada olmak isteyebileceğinizi düşündü.
Oh, if Crosby's... About to make a giant leap.
Konu Crosby'nin dev bir adım atmasıysa.
One small step for this bachelor... One giant leap for... Family.
Bu bekar adam için küçük bir adım ama aile için kocaman bir adım.
A great leap forward.
O zamandan bu zamana büyük bir ilerleme kaydettiğimizi söylemeliyim.
Would you like me to leap a tall building in a single bound?
Yüksek binaları tek sıçrayışta geçmemi mi istersin?
How'bout you leap off a tall building?
Yüksek bir binadan atlamaya ne dersin?
That leap of faith that you told me to take...
Bu kaderin beni bir yere götüreceğini sen söyledin...
Take the leap.
Bir adım at.
Take the leap, fly the coop, dance with wolves?
Bir adım at kaç buralardan, kurtlarla dans et.
When it comes to love, you just got to take a leap.
İş aşka geldiğinde, yalnızca adım atman gerekir.
I was gonna take the leap, remember?
Adım atacaktım, unuttunuz mu?
Golden girls, quantum leap outsourced is the new friends
Döndüğüne sevindim.
Evolutionary leap.
Sıçramalı evrim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]