Let's go see him tradutor Turco
128 parallel translation
Reinhold sent word to go see him. Sure, let's go.
Reinhold onu görmen için haber göndermiş.
Please Let Me Go See Him One More - She's Not Resisting.
Lütfen onu son kez görmeme izin verin.
I won't let him go. He's going to see Dr. Stoke.
Sen mağarada saklanmazsın.Öleceksin, Onun gitmesine izin vermem.
Let's go to see him now.
Hemen gidip onu görelim.
- A coon? Let's go see him.
Hadi onu görmeye gidelim.
Then let's go out and see him.
Öyleyse git ve onunla görüş.
Let's go see him.
Gidip onu görelim.
Let's go see him.
Onunla görüşelim. - Tamam.
- Let's go see him.
- Onu görelim.
- Let's go see if he killed him dead.
Onu öldürdü mü gidip bakalım.
Let's go see him.
Gidip şunu görelim.
Hey, come on, let's go see him.
Hadi gelin! bi'bakalım, nerede?
Come on, let's go see him.
Bırakın bu konferansları da vakit geçirmeden varalım Osman'a.
Let's go and see him
Gidip onu görelim.
Let's go, mother. We're distressing him, don't you see?
Ona sıkıntı veriyoruz, görmüyor musun?
Let's go see him again.
Hadi tekrar görelim.
Come on, let's go to the tunnel mouth and perhaps we can see him from the inside.
Haydi, tünelin ağzına gidelim. Belki onu içerdeyken görürüz.
- Let's go see him.
- Haydi gidip bakalım.
They've got Gabriel in campus detention and, uh... l-I think they'll let him go in an hour or two, but I think I'll, uh... go over and see what I can do.
Gabriel'i kampus hapsine aldılar ve, ah s-sanırım bir ya da iki saat içinde salacaklar, ama ben galiba, ah bir neler yapabilirim bakayım.
Let's go and see your father and force him to abandon his research and his books.
Haydi gidelim ve babamı görelim. Kitaplarından ve araştırmalarından ayrılmaya zorlayalım.
So that's why we decided to go see this man, who is the judge and we let him decide because he's very wise and experienced.
Bu yüzden gidip o adamı gördük. Yani yargıcı. Akıllı ve deneyimli biri.
Let's go back and see, you bring him back
Hemen kontrol edelim, siz onu getirirsiniz
Let's go and see him.
Gidip onunla görüşelim.
- Let's go and see him!
- Haydi, onu görmeye gidelim.
Let's go see him together.
Onunla birlikte görüşelim.
Look, he's in Illinois. Let's go and see him.
Bak, Illinois'e gidip onu görelim.
If he's still there, you better let him go if you ever want to see those stones alive.
Eğer hala oradaysa, taşlarını sağlam görmek istiyorsan onu bıraksan iyi edersin.
Yes, let's go and see him.
Evet, gidip onu görelim.
Let's go to see him.
- Gidip görelim.
You're thinking, "Let's see him go out in the jungle and try to find love."
"Ormana dalıp aşk aramasını görelim bakalım." Diye düşünüyorsun.
life is just totally unfair... if it hadn't been for pinky... he's really sweet, and he lives out here in siberia where I'll probably never got to see him again... dad won't even let me go outside,
Hayat hiç adil değil. Pinky olmasaydı... Çok tatlı bir çocuk ama artık onu bir daha asla göremem.
- Let's go see him!
Adı "Smaç".
Let's go see him.
Hadi, gidip onu görelim!
Well, let's go see him.
Gidip onu görelim.
Let's go see him together.
Onu birlikte ziyaret edelim o zaman.
Let's go in to see him.
Haydi içeri girelim.
Let's go find Karen and see if she's got him.
Gidip Karen'ı bulalım.
So, let's go see him.
Görelim bakalım.
Let's go see him now.
Hadi gidip onu görelim.
- Let's go see him. - He's working.
- Hadi onu görmeye gidelim.
Let's go see if we can find him for you.
Onu bulmaya çalışalım bakalım.
LET'S GO DIG HIM UP NOW AND SEE HOW COOL HE LOOKS.
O zaman mezarını kazalım da ne kadar havalı görünüdüğüne bir bakalım.
- Let's find out where he's working and go see him there tomorrow.
- Şimdi nerede çalıştığını öğrenelim ve yarın oraya gidip onunla görüşelim.
Shit. Let's go see him.
- Lânet olsun, gidip onu görelim.
Then let's go see him.
Onu görmeye gidelim, ne dersin?
Let him go, he's here to see your brother, not you.
Onu rahat bırak. Abini görmeye geldi, seni değil.
Okay. Let's go check on him, see what he has to say.
Tamam, gidip onunla konuşalım.
- Let's go and see him.
- Gidip onu görelim.
I want to have confidence in my own intuition again. but he is not evil. let's go see him...
Ancak son bir şeyi kendi sezgilerimle teyit etmek istiyorum. Robert bir cinayet işledi, ama o kötü biri değil. Haydi, Robert'i görmeye gidelim!
Let's go in and see him, OK?
İçeri girip görelim, olur mu?
Let's go see him.
Hadi onu görelim.
let's go 38372
let's go to sleep 67
let's go for a ride 63
let's go for a walk 104
let's go to work 92
let's go home 949
let's go outside 100
let's go to bed 131
let's go out 111
let's go eat 87
let's go to sleep 67
let's go for a ride 63
let's go for a walk 104
let's go to work 92
let's go home 949
let's go outside 100
let's go to bed 131
let's go out 111
let's go eat 87
let's go together 123
let's go for it 73
let's go then 86
let's go now 128
let's go again 111
let's go inside 268
let's go upstairs 103
let's go over there 40
let's go back 216
let's go with that 48
let's go for it 73
let's go then 86
let's go now 128
let's go again 111
let's go inside 268
let's go upstairs 103
let's go over there 40
let's go back 216
let's go with that 48