Libido tradutor Turco
240 parallel translation
Howard Cole was an extrovert, who suffered from a regressive libido... an Oedipus complex, schizophrenia... and an extremely low sales resistance.
Howard Cole, gerileyen libido... Oedipus kompleksi, şizofreni... ve aşırı boyutta azalan alıcı isteksizliği hastasıydı.
But at my age the libido is most unpredictable.
Ama benim yaşımda, libido, en sağı solu belli olmayan şeydir.
From now, you must lhre libido without look after us.
Şimdi artık libidonuzu koruyun.
And so, in our opinion, she is suffering from acute repression of the libido of the natural instincts.
Yani, bizim görüşümüze göre bu, doğal içgüdülerinin ve libidonun ağır bir şekilde... bastırılması vakası.
you're quite clearly suffering from a repressive libido complex probably the result of a product of an unhappy childhood coupled with acute insecurity in adolescence which has resulted in an attenuation of the libido complex.
Belli ki baskı altında libido kompleksi çekiyorsunuz. Olasılıkla mutsuz çocukluk ve güvensizlik duyguları libido kompleksini hafifletmiş.
A libido leveler has been mislaid near the pulse-buffering gate.
Nabız ayarlama kapısında bir libido düzenleyicisi kaybolmuştur.
My libido hasn't been controlled
Cinsel içgüdüm kontrollü değil
But my mind had developed a libido of its own... and I didn't need the stimulation of legs and so forth.
Ama zihnim kendine ait bir cinsel içgüdü geliştirmişti,... ve artık bacakların veya diğerlerinin teşvikine ihtiyacım yoktu.
A new up-surge of libido in our Western world might bring with it a destructive counter-force.
Batı dünyamızda hızla artan yeni bir libido beraberinde yıkıcı bir karşı güç getirebilir.
Now as for you, when you get out of jail you'll be more concerned with your arthritis than your libido.
Sana gelince, hapisten çıktığında seks hayatından çok romatizmanı dert ediyor olacaksın.
Mr. Okona appears to have excellent vision as well as a healthy libido.
Bay Okona'nın önsezisi de, cinsel arzusu da mükemmele benziyor.
I am passion, the libido, I am the anarchy of lust, the romantic, and the lover.
Ben tutkuyum, şehvetim, şehvetin başıbozukluğuyum, romantiğim ve de aşığım.
- You got my libido twitching.
Libidom kıvranmaya başladı.
Where did you go?
Nerdeydin libido?
Everybody's libido has run amok.
Herkesin libidosu fırladı.
In his Interpretation of Dreams the man who gave the world "penis envy" declares that women's libido is essentially masochistic.
Dünyaya "penis kıskançlığı" kavramını armağan eden adam, Rüya Tabirleri'nde kadın libidosunun mazoşist olduğunu beyan eder.
Because once that white coat comes on, the libido goes off.
Çünkü o beyaz önlük çıkınca, istek kalmıyor.
I don't want you to blame me for frustrating your libido.
Şehvetini bozduğum için beni suçlamanı istemem.
"The nipples, tongue, neck and lips may be utilized... to maintain and increase the libido sexualis."
"Gögüs ucu, dil, boyun ve dudaklar belki kullanılabilir... Sürdürmek ve arttırmak için ilişkideki cinsellik içgüdüsünü."
Which, by the way, has enormous effect on your libido.
Laf aramızda, bunun cinsel güçsüzlüğüne feci etkisi var.
Oh, now you attack my libido?
Şimdi de cinsel gücüme mi saldırıyorsun?
There's no libido to attack. No libido to attack?
- Saldıracak bir cinsel gücün yok ki.
She challenged my libido.
Cinsel gücüme meydan okudu.
Wake up your libido, or I'm in that bathroom in 5 minutes.
Bu yüzden, libidonu uyandırmayacaksan banyoda beş dakika falan kalacağım.
His post-junk libido, fuelled by alcohol and amphetamine taunted him remorselessly with his own unsatisfied desire.
Alkol ve amfetaminden tarumar olmuş libidosunun doyumsuz arzuları sanki acımasızca onunla kafa buluyordu.
I'd appreciate it if you could concentrate on our mission... and give your libido a rest.
Sizden görevimize konsantre olmanızı rica ediyorum. ve lütfen cinsellik iç güdünüzü biraz dinlendirin.
Your libido sometimes goes lock-step with your insecurity. I am not complaining.
Libidon, kendine güvensizliğinle eş güdümlü hareket ediyor.
I make you read every article in that magazine... including Norman Mailer's latest claptrap about his waning libido.
O dergideki her başlıkları tek, tek okuttururum....... Norman Mailer'ın azalan libidosu hakkındaki son palavrası dahil.
But all he did... was to spread me with all the force he had... and unleashed his libido...
Ama yaptı. Tüm gücünü üzerimde kullanarak o şeyi yaptı. Ve arzularını tatmin etti.
When we go out she eats shellfish, saying it affects her libido.
Şehvetli bir ses tonuyla teklif etti. Sonra, çıktığımızda, midye yerken, bunun cinsel gücü ne kadar etkilediğinden bahsetti.
When Charlotte discovered that Kevin had tucked his libido away... for her comfort level, she was even more moved by his restraint.
Charlotte, Kevin'in libidosunu engellediğini farketmişti kendini tutmasını istemesi bile gerekmemişti.
The libido. The life force.
Libido.Yaşamgücü.
Porn is nothing more than curing one's libido with its depiction.
Porno, birinin ihtiyacını belli bir şekilde gidermektir.
If you were dressed that way every day, if you were constantly dropping little remarks about your libido, and how much you'd like sex ; that would contribute to a sexually charged workplace. What if I said something like,
- Eğer her gün o şekilde giyinseydiniz, sürekli libidonuzla ve seksten ne kadar hoşlandığınızla ilgili imalarda bulunsaydınız, iş yerinde cinsellik dolu bir atmosfer yaratılmasına katkıda bulunmuş olurdunuz.
You married her out of a mental infirmity caused by a raging libido. I have a sexual compulsion.
Coşkulu bir libidonun yol açtığı ruhsal bir sakatlıktan dolayı mı bu kadınla evlendiğinizi söylüyorsunuz?
Your libido must be connected to the succubus.
Senin arzuların da onunkilere bağlı demek ki.
The day your out-of-whack libido lands you in so deep that not even Daddy can save your ass don't call me as a character witness.
O bozuk libidonun seni batırdığı gün babacığın bile yardım edemezse sakın beni tanık olarak çağırma.
There's no point with Ron's libido.
Ron'da bu libido varken anlamı yok.
Some people experience a diminished libido.
Bazı insanlarda libido azalır.
Hey! My mama has a healthy libido.
- Annem sağlıklı bir cinselliğe sahip.
When Roger Corwin first got involved in the world of racing a lot of people said it was a stopgap for my waning libido.
Roger Corwin yarış dünyasına ilk girdiğinde, birçok kişi azalan cinsellik içgüdüme geçici önlem olduğunu söyledi.
It's good for your libido.
Libido için iyidir.
This penile power thing is gonna help me increase my libido... help me maintain a full firm erection... and it's gonna help me control my ejaculation, baby.
Bence bu penis gücü cinsel gücümün artmasına... ve boşaldıktan sonra bile sertliğimi korumama yardım edecek. Ayrıca boşalmamı kontrol etmemi de sağlayacak, bebek.
He said he just didn't have much of a libido.
Cinsel dürtülerinin fazla olmadığını söylerdi.
That his libido was healthy after all.
Cinsel dürtüleri tamamen sağlıklıydı.
Not even a low libido could stop her.
Düşük cinsellik dürtüsü bile onu durduramadı.
After a week of the same routine, the only thing getting up in their bed was Charlotte's libido.
Aynı rutini bir hafta denedikten sonra yataklarında kalkan tek şey Charlotte'un cinsel dürtüsüydü.
Unlike in humans, the Vulcan libido increases with time.
İnsanların tam aksine, Vulkan cinsel içgüdüleri yaşlandıkça daha artar.
Bulldog can't control his libido forever.
Bulldog, cinsel dürtüsünü sonsuza dek tutamaz.
Because your libido is so perverted that instead of showing restraint,'cause she's your daughter, it excited you, you pig...!
Çünkü senin sapıkça arzuların o kadar güçlü ki bastırmak yerine açığa çıkardın. Çünkü o senin kızın. Bu da seni heyecanlandırdı.
My libido is at breaking point.
Maris libidomu kırılma noktasına getirdi.