Lille tradutor Turco
118 parallel translation
That's what Lilli and Barelli thought when they locked me in a burning theater.
Lille ve Barelli'de yanan tiyatro da beni kilitlediklerinde öyle sanmışlardı.
My name's Buisson Mr. Meunier of Lille sent me
Adım Buisson. Beni Lilleli Bay Menuier gönderdi.
I could have gone to Lille to see Meunier
Meunier'i görmek için Lille'e gidebilirdim.
I represent Mr. Meunier of Lille chief creditor
Ben baş alacaklı Lilleli Bay Menuier'i temsil ediyorum.
When I had trouble getting out of Lille why didn't you leave me?
Lille'den ayrılmam zor olduğunda neden bırakmadın beni?
We heard about you in Lille, we wanted to see you.
Sizi Lille'de duymuştuk, görmek istedik.
I was so surprised - fear of death came only later - that I decided to take the first train to Lille in the morning.
Çok şaşırmıştım — ölüm korkusu daha sonra geldi - Sabah, Lille'e giden ilk trene binmeye karar verdim.
On the doctor I'm to see in Lille.
Lille'de görüneceğim doktora.
So... the Germans pulled him out and sent him to Lille
Böylece Almanlar onu dışarı sürüklemişler ve Lille'e yollamışlar.
From Lille he was sent to Germany where he died.
Lille'den, öldüğü yer olan Almanya'ya gönderilmiş.
They came to get me at the prison, they took me to a building on Lille Square, and a certain individual removed all my clothes, and put me in a bathtub that was filled with water.
Yani gerçekten suçlu değil miydiniz? Hayır, değildim. Doğal olarak inkâr ettim.
I tried to hold on, but I was handcuffed from behind. I turned my head around, but he punched me on the chin, So I sank to the bottom of the bathtub.
Hapishaneye beni almak için geldiler ve Lille Meydanı'ndaki bir binaya götürdüler ve içlerinden bir kişi tüm kıyafetlerimi çıkardı ve beni suyla dolu bir küvetin içine koydu.
- In Lille.
- Lille'de.
Anyway, I want to work, and going to Lille with you today isn't working.
Her neyse, ben çalışmak istiyorum ama bugün seninle Lille'e gideceğimden çalışmıyorum.
Sometimes I go to Lille... ... where I have friends.
Bazen Lille'e gidiyorum orada arkadaşlarım var.
At 35, technical director in a suburb of Lille.
# 35 yaşında, Lille kentinin varoşunda bir fabrikada teknik müdür.
Dad's at the plant in Lille.
Baban, Lille'de fabrikayla ilgileniyor.
Dad's always off in Lille.
Babam hâlâ Lille'deymiş.
Aunt Francia told me I was sent away to Lille
Francia teyzem söyledi. Beni Lille'e gönderdiler.
On the Brittany coast.
- Paris'e mi? Hayır, Lille körfezi taraflarına.
Driver was in the railways of Lille.
Tren makinistiydim. Lille'de çalışıyordum.
He was my foreman when I was foreman en Lille.
Ben makinistken o, Lille'de ustabaşımdı.
Last night, German bombers targeted Lille airport, causing air-raid sirens to be sounded in Paris.
Dün gece Alman bombardıman uçakları Lille havaalanını hedef aldı. ... bu Paris'te sirenlerin çalmasına sebep oldu.
Or was it a file on my desk at Lille Town Hall?
Ya da bu,'Lille Town Hall'daki masamda duran bir dosya mıydı?
You worked at Lille Town Hall?
Lille Town Hall'de çalışmış mıydınız?
What were you telling your mother about going to Lille?
Lille'e gitme konusunda annene ne anlatıyordun?
Bailleul or Lille, same thing.
Bailleul ya da Lille, aynı şey.
- Lille.
- Lille.
He's away, and I don't know anyone in Lille.
O gitmiş, ve tanıdığım başka kimse de yok Lille'de.
You've always lived in Lille?
Hep Lille'de miydin?
I was in Lille.
Lille'deydim.
In Lille they move in with the woman's mother until they find a house and a shop.
Lille de kadının annesinin yanına taşındılar bir dükkan ve ev bulana kadar.
SUBURBAN LILLE, NORTHERN FRANCE JANUARY 3RD 1980
Suburban Lille, Fransa'nın Kuzeyi Ocağın üçü, 1980
Especially with Lille and Paris on our backs.
Özellikle de Lille ve Paris arkamızdayken.
Lille and Paris are helping... but there's too few of us.
Lille ve Paris yardım ediyor ama sayımız çok az.
Lille's handling the case now.
Vakayı artık Lille ele aldı.
- no need, i'll take the train and call you when i get to Lille maximum safety measures!
Seni almamı ister misin? - Gerek yok, trene binerim, Lille'e gidince seni ararım.
Juana wants me to go to Lille with her.
Juana onunla beraber Lille'e gitmemi istiyor.
You know what? Tomorrow, I'm going to Lille with you.
Bak ne diyeceğim,... seninle yarın Lille'e geliyorum.
Come, come, come, lille princesso!
Gel, gel, gel, lille princesso!
One doctor in Lille pleaded with the German authorities.
Lille'deki bir doktor, Alman yetkililerine yalvariyordu.
Occupied France was run like a military state as this film of the German military police in Lille shows.
isgal altindaki Fransa askeri bir eyalet gibiydi ayni bu Lille'deki Alman askeri polisinin çektigi kayitta görüldügü gibi.
A doctor's daughter from Lille learned what her father was suffering.
Lille'den bir doktorun kizi babasinin basina gelenleri ögrenmisti.
We lived in Lille, in northern France.
Lille'de yaşıyorduk, kuzey Fransa'da.
You know Lille?
Lille'i bilir misin?
He's got. a project in Lille.
Lille'de bir işi vardı.
I don't know if she's home. We're just back from Lille.
Evde mi bilmiyorum, biz de Lille'den henüz döndük.
Mr. Courtois was away for the weekend. He left his house to a cousin from Lille, mr. Lavoignat, who was in the area and came to visit him.
Bay Courtois hafta sonu yokmuş ve evini, kendisini ziyarete gelen Lille'de oturan Kuzeni Bay Lavoignat'a bırakmış.
That means a total of 20 trains we'll have to send to Brussels.
Ya da Brüksel'den Lille'e 20 tane tren.
They've picked up increased mobile activity around Gare du Nord and at the Eurostar terminus in Lille.
Gare du Nord ve Lille'deki Eurostar terminali arasında yükselen bir cep telefonu aktivitesi saptamışlar.
In Lyon, it's the same as in Lille.
Lyon'da da aynı Lille'deki gibi.