Lissy tradutor Turco
115 parallel translation
- Photographs of my mother and father and a beautiful doll my mother gave me with a china face. Lissy Doll, I called her.
- Anne ve babamın fotoğrafları annemin bana verdiği porselen yüzlü oyuncak bebeği ona Lissy adını takmıştım.
- Where's Lissy Doll?
- Lissy bebek nerede?
Is that Lissy Doll?
Lissy bebek bu mu?
Lissy Doll, come on.
Lissy bebek, haydi.
Come, Lissy.
Gel Lissy.
Come on, Lissy.
Haydi Lissy.
Please ring these up And put'em in a bag so lissy won't see'em.
Şunları sarıp Lissy'ye çaktırmadan torbaya koy.
And lissy's says, " what do you want me to bring you back from the trip?
Lissy'ninkinde : " Dönüşte sana ne getireyim?
Lissy, unlock the door.
Lissy, aç kapıyı.
Lissy.
Lissy.
- What is the trouble, Lissy?
- Hayır. - Lissy, sorun ne?
Lissy, come out of there.
Lissy, çık dışarı.
Lissy, come on. Come out.
Haydi Lissy.
I'll go you one better than that. When Lissy was born...
Bende daha iyisi var.
Ron Cheals bet Mack $ 100... that he wouldn't have the guts to break into the colonel's office -
Lissy doğduğunda Ron Cheals Mack'le albayın ofisine giremeyeceğine 100 dolarına bahse girdi.
- Jared, Lissy, welcome.
- Jared, Lissy, hoş geldiniz.
It was Lissy.
- Lissy'miş.
Lissy?
- Lissy mi?
You mean, like, Lipworth's fiancée Lissy?
Yani, Lipworth'ın nişanlısı Lissy mi?
We... lissy and jen do it.
- Biz... - Lissy'yle Jen yapıyor.
You learn about praying last night at lissy and jen's?
Dua etmeyi Lissy'yle Jen'de mi öğrendin?
WHERE'S LISSY?
Lissy nerede?
NO, LISSY.
Hayır, Lissy.
And jen was in a play group with his other one, melody.
Kız kardeşi Amber Lissy'nin sınıfında, diğer kardeşi Melody'de Jen'in oyun grubundaydı.
This is her sister lissy.
Buda onun kız kardeşi Lissy.
Lissy's school project, and you're in it. What exactly did I agree to?
Lissy'nin okul projesi ve sende dahisin.
- Lissy must've left it open.
- Lissy açık bırakmış olmalı.
[Lissy] Would we have a different flag?
Farklı bir bayrağımız mı olacaktı? Betsy Ross, lütfen.
Hi, Lissy.
- Merhaba Lissy.
Come on, Lissy.
- Evet, efendim.
They got snacks.
Haydi Lissy.
- [Lissy] Come on.
- Hadi ama.
But Lissy was gonna show me her new bike.
Fakat Lissy bana yeni bisikletini gösterecekti.
Lissy?
Lissy?
I think Lissy has a crush.
Sanırım Lissy aşık oldu.
I made a promise to Lissy. And maybe I shouldn't have, but she's at a delicate age.
Lissy'e söz verdim ve belki de söz vermemeliydim belki de hassas bir dönemden geçiyordur.
And why make things worse with her mom when all Lissy wanted was a little taste of romance in a place that's in currently damn short supply of it?
Ayrıca bu imkanları kısıtlı olan, yetersiz yerde Lissy azıcık romantizm tatmak istedi diye neden annesi ile arası bozulsun ki?
Lissy, what's wrong?
Lissy, neyin var?
- Lissy...
- Lissy.
Lissy, what happened?
Lissy, ne oldu?
Uh, Lissy, go inside.
Lissy, içeri gir.
That picture of Lissy... You found it?
Şu Lissy'nin resmini bulabildin mi?
- Lissy.
- Lissy.
So, Lissy, be one, and stop scaring your sister.
Bu yüzden Lissy kibar ol ve kardeşini korkutmayı bırak.
"Lissy"?
"Lissy"?
- You're Lissy Harlowe.
- Sen Lissy Harlowe'sun.
- Lissy Harlowe Collier.
- Lissy Harlowe Collier.
- That was Lissy Collier on the phone.
- Telefondaki Lissy Collier idi.
- Lissy?
- Lissy?
I know billy. his daughter amber was in lissy's class,
Billy'i tanırım.
Lissy!
Lissy!