Livered tradutor Turco
73 parallel translation
We're not yet such lily-livered scum as to be afraid of Col. Bishop.
Albay Bishop alçağından korkacak kadar ödlek değiliz henüz.
- Yellow-livered welsher, sorry for them.
- Seni korkak, onlara üzülüyorsun.
What chicken-livered squid done this?
Hangi korkak yaptı bunu?
No yellow-livered job is going to keep me from doing my share or winning a bet, either.
Korkakça hazırlanmış hiçbir hile ne işimi yapmama... ne de kazanmama engel olabilir.
I ain't one of your weak-livered citizens... and I ain't gonna pay Kent's fancy prices.
Ben senin şu ödlek insanlarından biri değilim ve Kent'in süslü ödemelerini de yapmayacağım!
What a white-livered little coward you are!
Seni yüreksiz, korkak şey! Kalk çabuk!
So there you are, you white-livered elephant-stealing treasure hunter.
Demek buradasın, seni ödlek, fil hırsızı hazine avcısı.
You yellow-bellied, chicken-livered -
Seni adi, düzenbaz...
You're a bunch of lily-livered, chicken-hearted lickspittles.
Bir sürü korkak, işkembesiz, tavuk gibi herifler.
White-livered runagate, what makes he there?
Denizde ne yapıyormuş peki?
- And where is that yellow-livered skunk?
- Nerede bu ödlek herif?
Cotton, you chicken-livered, miserable...
Cotton, seni ödlek herif!
Or is everyone in Warlock chicken-livered?
Warlock'ta tavuk gibi yaşamaktan kurtulun.
Johnny, go for your gun, you yellow-livered coward.
Johnny, çek silahını, seni korkak herif.
I say that you're all chicken-livered, and I'm sick and tired...
Diyorum ki, siz korkağın tekisiniz, ve ben artık çok yoruldum...
The yellow-livered old skunk!
Seni korkak yaşlı kokarca!
He'll get that yellow-livered...
O korkağı yakalayıp...
Giving him money and asking him to leave - such lily-livered nonsense is out of the question.
Para verip göndermek -... böyle yüreksizce bir hareket mevz-u bahis bile olamaz.
Dirty yellow-livered rat!
Pis korkak sıçan.
Well, why don't you answer me, you damned, yellow-livered trash?
Niye cevap vermiyorsunuz, sizi lanet olası pislik torbaları?
Thou lily-livered boy.
Seni yüreksiz.
Them lily-livered lawbrokers won't risk their necks, or you wouldn't be here.
Bu dogrucular çok korkak, yoksa siz burada olmazdınız!
If you think I've got time to listen to any more of your hopeless lily-livered jellyfish lies...
Senin ümitsiz, ödlek denizanası yalanlarını... dinlemeye vaktim olduğunu sanıyorsan...
Wait, wait, you lily-livered scoundrel!
Bekle, bekle, ödlek herif! Geri gel ve bir erkek gibi savas!
That's frightened you, you lily-livered, caramel-kidneyed, custard-coloured cad.
Korkudan ödün patladı, seni korkak, karamel böbrekli, krema renkli aşağılık.
Draw, you tin-horned, lily-livered, side-winding snail!
Draw, seni yüksekten atan, yüreksiz, yan çizen salyangoz!
You don't think there ain't a day goes by that I don't get smacked by some thieving promoter or chicken-livered disc jockey,
Hırsız bir girişimci veya korkak bir jokey tarafından... her gün dövülmediğimi mi düşünüyorsun,
Why, you little lily-livered- -
Vay, sizi küçük ödlekler- -
'Swounds, it cannot be but I am pigeon-livered... and lack gall to make oppression bitter... or ere this I should have fatted all the region kites... with this slave's offal!
Ciğerim güvercin ciğeri safra salgılamıyor... kirlenip karşı çıkamıyorum haksızlığa... Oysa gökte uçan çaylakları... Bu sefilin bağırsaklarıyla çoktan semirtmeliydim!
Yeah, well, bye. You weak-livered puffball!
Seni ciğersiz ponpon topu.
When I say soda, I mean real soda, not this lily-livered diet stuff.
Gazoz dediğimde, gerçek bir soda demek istedim, bu diyet saçmalığını değil.
You yellow-tailed, chicken-livered wussy.
Ödlek muhallebi çocuğu, ne olacak.
All right, you chicken-livered schmeer.
Pekâlâ, seni ciğersiz herif!
For it cannot be but I am pigeon-livered and lack gall to make oppression bitter, or ere this I should ha'fatted all the region kites With this slave's offal.
Yapsın, razıyım! Karşı koyamam ki zaten, güvercin yüreklinin biriyim ezilmeyi acılaştıran öt suyu, kinin zehri yok ki bende olsaydı, çoktan yedirmez miydim çaylaklara o köpeğin bağırsaklarını?
You mewling little lily-livered, toffee-hearted little wuss of a crustacean!
Seni mızmızlanan, küçük ödlek yumuşak kalpli, iradesiz, zavallı kabuklu hayvan!
All right, you yellow-bellied, lily-livered...
Tamam, sen, sarı karın, mor ciğer (? )...
Yellow-livered, that's you!
Sadece bir korkaksın sen!
I am just trying to keep you from being infected by this lily-livered panty-twist.
Seni bu palyaço kılıklıdan mikrop kapmaman için, korumaya çalışıyordum.
Terrible when a man's lily-livered, isn't it?
Erkeğin tabansız olması çok kötü, değil mi?
Faster, you lily-livered traitor!
Daha hızlı korkak şey!
Allright you lilly livered cowards let's fly off the cliff!
Evet, sizi yüreksiz korkaklar! Hadi, uçurumdan uçup gidelim!
But you ease up on that little spic, she gonna peg you for a lily-livered gringo and buck you out of the saddle before you're in it.
Ama o küçük şıllığa karşı gevşersen, korkak bir yabancı olduğun için seni çifteler ve seni, daha semerine oturmadan aşağı atar.
- Lily-livered.
- Gölgemizden korkarız.
Maybe you're lily-livered.
Kaypak olduğundan olabilir mi?
Any one of you you lily-livered, bowlegged varmints care to slap leather with me?
Siz korkak, çarpık bacaklı serserilerden hiç biri benimle boy ölçüşebilir mi?
That's'cause you're a lily-livered, little chicken pants who sleeps on plastic sheets.
Çünkü uykunda altına kaçıran küçük bir hanım evladıydın.
Take that, you lily-livered coward!
Al sana, seni ciğeri beş para etmez korkak!
Lily-livered, snot-nosed lowlifes!
Yüreksiz, sümüklü, sefiller!
- Cotton, you chicken-livered, miserable...
- Cotton seni tavuk ciğerli, sefil...
Plus guilt by association. It's just the conservative purity police trying to purge the party of lily... livered republican moderates.
Korkak yenilikçi cumhuriyetçileri temize çıkarmak için yapılan tutucu bir numara işte.
Yeah, well, they're gonna have to decide, because I can't be lily-livered and Hitler all at the same time.
Ama artık karar vermek zorundalar çünkü aynı anda hem Hitler hem de korkak olamam.