English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Locals

Locals tradutor Turco

1,473 parallel translation
Well, we're having some problems with the locals.
Yerli halkla bazı problemler yaşıyoruz.
Believe it or not, it's cheaper than getting the locals to do the same job for 3 cents and a Bob Marley T-shirt.
İster inanın ister inanmayın aynı işi 3 sente ve bir Bob Marley tişörtüne yerlilere yaptırmaktan daha ucuz.
Our duty is to restrain and hold back the locals who are already giving... Greeks a taste of their own medicine. This assignment is a cover.
İşte biz, bölgede isyancı Rumlara karşı direniş başlatan yerli halkı dizginleyip kontrol altına almak için bölgeye gönderiliyoruz.
Don't get cocky, these locals only xx hours before us They must be doing something right.
Ukalalık yapma, adamlar cesedi bizden bir saat önce buldular ve doğru bir şeyler yapmaya çalışmışlar.
Don't hurt the locals.
Mahalleliye zarar gelmesin.
Otherwise, the locals might see us and then they'll denounce you.
Yoksa askerler bizi görebilir sonra bizi kınayabilirler.
The locals had, put on a dance there to welcome us.
Yerel halk bir balo düzenlemişti. Bize hoşgeldin demek için.
We're locals.
Buranın yerlisiyiz.
That's what the locals call the brick road.
Taş yola buranın yerlilerinin verdiği ad bu.
People of all sords, locals and foreigners, rich and poor alike, were trading in goods from mummies tombs.
Yerli ve yabancılar, zengin ve fakirler, her çeşit insan aynı şekilde mumya mezarlarından çıkan malları alıp satıyorlardı.
- Look, she wants to mix with the locals.
Bak, o halkın arasına inmek istiyor.
According to the locals, a few days after the culling, another hive showed up.
Yerlilere göre toplamadan birkaç gün sonra,.. ... başka bir kovan gemisi ortaya çıkmış.
Taking that girl out of the Gold Square, you pissed off a couple of locals.
O kızı meydandan alarak, oralı birkaç kişiyi kızdırdın.
I'll drop you at the police station. You could talk to the locals.
Ben onun evine giderim seni yerel karakola bırakırım, sen de oradaki halkla konuşursun.
The locals check out, too, so it's a dead end.
Buralı olanlarınsa tanığı var.
Last year in Brazil, an on-field scuffle turned so violent, locals say a statue of the Virgin Mary came alive... and beat the holy snot out of everyone.
Geçen sene Brezilya'da, sahadaki bu karmaşa öyle vahşileşti ki, yöre sakinleri bir Meryem Ana heykelinin canlandığını ve oradaki herkesin canına okuduğunu söylerler.
No problems with the locals, the commander told us, OK?
Komutan yerel halkla bir problem olmayacak dedi tamam mı?
Got to support the locals.
Yerelleri desteklemeliyim.
As long as it's quiet, we alternate with the locals.
Sakin devam ederse, bölge polisiyle dönüşümlü çalışacağız.
For locals only.
Sadece yerliler için.
Without the support of the locals, we stand no chance.
Yerel halkın desteği olmazsa hiç şansımız olmaz.
And if the locals don't trust us, they won't be able to forgive...
Bu büyük bir problem ve eğer yerel halk bize güvenmezse bağışlama olmayacaktır...
It shows what happened to the locals who were having trouble understanding us.
Bizi anlamayan insanlara. ... olanları gösteren bir video.
Locals only.
Sadece yerel sakinler.
- We're the new locals.
- Biz yeni yerel sakinleriz.
Wave to the locals.
Yerliler için yenilik.
You know, I don't know who unnerves me more- - the locals or Jack.
Beni en çok ne sinirlendiriyor bilmiyor musun? Yerliler mi yoksa Jack mi bilemiyorum.
They're locals.
Yerliler.
Locals are my problem.
Yerel güçlerle problemlerim var.
The locals had rather seen a Marshall with local blood in his veins.
Kasabalı, bir mareşalin onların işine karışmasını pek sevmez.
Locals don't hang out at tourist traps.
Yerel halk turistik yerlerde takılmaz.
I thought it would be better to have locals doing it near the house where the money was.
Bu işi, paranın olduğu evin yakınındaki yerel elemanların yapmasının daha iyi olacağını düşünmüştüm.
See if they know of any locals named Chuck who have cabins for rent.
Chuck isminde kabin kiralayan birisi var mı diye bakacaklar.
Here we are planning the new segment of the Separation Wall, with a promenade, as a treat for the locals.
Bu bölgede Güvenlik Duvarı'nın bir bölümünü daha tamamlamayı planlıyoruz. Bu bölüme mahalli halk için sürpriz olacak bir de yürüyüş yolu ekleyeceğiz.
Talked to Barb and a few locals who were there.
Barb'la konuştum, birkaç kasabalı da oradaydı.
Locals are afraid... to walk in the park at the moment... the police are stepping in
Yöre sakinleri parkta yürümeye korkuyor. Şu anda polis duruma müdahale ediyor.
It wasn't just me, mom was there, too, and a few nervous locals, one who seriously looked like Adrien Brody.
Sadece ben yoktum, annem de oradaydı ve birkaç endişeli yerli, birisi Adrien Brody'e çok benziyordu.
So named by the locals here because they believe that the weather and the mountains were created by God for the sole purpose of killing people.
Buradaki yöre sakinleri bu adı vermişler çünkü havanın ve dağların tanrı tarafından tek amacı insanları öldürmek için yaratıldığına inanırlar.
I would prefer not saying precisely. You see this is really the last population of the golden frog left in the wild. And historically the locals have been collecting out these animals as good-luck talismans.
Yerini tam olarak söylemek istemiyorum çünkü bu, gerçekten doğada kalan son altın kurbağa nüfusu ve tarih boyunca yerliler bu hayvanları iyi şans tılsımı olarak topluyordu.
Now I get him patched up and tell the locals that these are federal prisoners and we get them back to level five.
Onları biraz düzeltip, yerel çalışanlara, bunların federal suçlular olduklarını söyleyeceğiz. Ve onları Level 5'e geri götüreceğiz.
And historically the locals have been collecting out these animals as good-luck talismans.
Ve tarihi açıdan, yerliler bu hayvanları şans getiren muskalar olarak toplarlarmış.
Forcing the locals to buy its seeds, at prices four times higher than conventional varieties.
Geleneksel pamuk türlerinin dört katı fiyatla Monsanto tohumlarını almaya zorlanan yerel çiftçiler,..
They called the locals, but he burned us and opened fire.
Yerel polise haber vermiş, ama bizi fark etti ve ateş açtı.
The locals are Thinking terrorism
Yerel polis, terör olduğunu mu düşünüyor?
We need to be cautious With the locals.
Yerel polise dikkat etmeliyiz.
We're canvassing locals, and I put a call into Missing Persons.
Bölgeyi araştırıyoruz. Kayıp Kişiler Bürosu'na da haber verdim.
When keri received The first letter in maryland, She went to the locals For protection.
Keri, Maryland'de ilk mektubu aldığında polisten koruma istemiş.
They do have 4 agents Doing the work That locals should.
Polisin yapması gereken işi yapan dört ajanınız var.
Well, I guess with his own crew testifying against him, J-Light didn't wanna trust the locals to do the job.
Adam kendi çetesi aleyhine şahitlik ediyor J-Light işi yapması için yerlilere güvenmemiştir.
Locals up there can't handle the fight, sir? See, that's really the whole problem.
- Yerel halk baş edemez mi efendim?
it wasn't just me, mom was there, too, and a few nervous locals, one who seriously looked like adrien brody.
Sadece ben yoktum. Annem de oradaydı. Ve birkaç endişeli yerli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]