Look down there tradutor Turco
662 parallel translation
Look! Look down there!
Aşağıya bakın!
How does it look down there?
Orada durum ne?
Look down there.
Aşağı bak.
- Just look down there, brother.
- Aşağıya baksana, kardeş.
Take a look down there.
Şuradan aşağıya bir bak.
McClure, take a look down there.
McClure, aşağıya bir bak.
Look down there...
Aşağıya baksana...
Have a look down there. State troopers, your local law enforcement agencies and us.
Eyalet polisleri, kolluk kuvvetleri ve biz.
Look down there.
Şuraya bak.
Look down there.
İşte bak orada.
Do we have the right to look down there Lieutenant?
Buraya bakmaya hakkımız var mı Teğmenim? Teknik olarak, hayır.
Look, look down there!
Aşağıya bakın!
No. Look down there, my boy.
Aşağıya bak, evladım.
Take a look down there.
Şuraya bir bak.
You stop before that abyss and have a look down there.
Uçurumun kenarında durup aşağı bakıyorsun.
Swinging out over the stern of the ship, looking out over the waves and realising that all of a minute you're going to splosh down in there and the porthole is going to look like the inside of a washing machine.
Geminin kıçında sallanmak dalgalara bakmak ve bir dakika sonra oraya düşeceğini bilmek ve lombar bir çamaşır makinesinin içi gibi görünecek.
Down there, they look for you.
Oradakiler. sizi arıyorlar.
All right, right down there, look.
Pekala, tam burada, bak.
When the sun begins to go down, I - I look up the street, and there's no Juan.
Güneş battığı zaman sokaklara bakıyorum seni görmediğimde.
Down there, look at the lights of Mé
Şu aşağıda Menilmontant'ın ışıklarına bak.
Look at those automobiles down there.
Aşağıdaki şu arabalara bakın.
Now, look, why don't you all sit down? There are a lot of seats over there.
Neden oturmuyorsunuz?
Hey, uh, look, mister, it ain't none of my business... but we got a pretty good doctor down the street there.
Bakın efendim beni alakadar etmez ama aşağı caddede çok iyi bir doktor var.
- And look at those babies down there.
- Şu aşağıdaki bebeklere de bak.
You steer well enough, but you don't know nothing about the engine. Suppose she broke down on you out there? Wouldn't you look foolish?
Ama makineyi hâlâ bilmiyorsun, ya bozulursa, gidip o makine üzerinde bir iki şey yaparım, tekrar çalışmasını sağlarım, tükürürüm, tekmelerim ve çalışmaya başlar.
Just a word or two about Leo and the way things look to you down there.
Leo ve işlerin içeride nasıl göründüğüne dair bir iki kelime.
Every time you bed down you'll look back into the darkness and wonder if I'm there.
Her gece başını yastığa koyduğunda karanlığa bakıp orada olduğumdan endişeleneceksin.
Now, calm down and sit there, and let me look at you.
Sakinleş ve şuraya otur. Sana bir bakayım.
Look, everybody. The man down there gave him to me.
Bakın, şuradaki adam onu bana verdi.
BERNIE : Look, I've seen things you wouldn't believe. There's the old bridge down on Penfro Street.
Böylece insan olan elimi aldım ve göğsünden kalbini çıkarttım.
Look, there's a great big hunk of world down there with no fence around it.
Bak, aşağıda çevresinde çit olmayan çekici, dev bir dünya var.
Just look at the colors of the sea down there and the sky... and those little pink and green buildings on the hill.
Denizin, gökyüzünün ve pembe ve yeşil binaların rengine baksana.
I'd better get in down there and look at him.
Aşağı ineyim.
It doesn't look like they have more than 10D men down there.
100 adamdan fazla varmiº gibi gözükmüyor.
Then one night, you look down and there it is, shining in your hands.
Bir gece, bakarsınız ki orada, avucunuzun içinde parıldamaktadır.
Look at all them TV aerials sticking up like branches down there.
Şu kuru dallar gibi dikilmiş televizyon antenlerine bak.
Hey, look at that view down there.
Hey, şu manzaraya bakın.
I think we ought to take a look down here on the beach first to see if there's a good place where we can build and launch the boat.
Bence önce aşağıdaki kumsalın tekne yapıp yüzdürmek için... iyi bir yer olup olmadığına bakmalıyız.
We shall look up and there will be angels coming down from the sky and they will put food in front of us and perhaps new clothes to wear.
Kafamızı kaldıracağız ve gökyüzünden inen melekler... önümüze yemek koyacaklar ve bize yeni giysiler getirecekler.
And Jim said he didn't care too much for it neither so we both skedaddled down out of there and to this day I ain't never had a good look at the Rocky Mountains.
Jim ise abartılacak bir şey olmadığını söyledi sonra ikimiz de oradan ayrıldık ve bugüne kadar da Rocky Dağları'na hiç ısınamadım.
- Oh... - And down there, look, that's for shoes.
Şurada, bak, ayakkabılar için.
Look, down there.
Bak! Orada!
Down by the river. Have a look at some corpses down there.
Nehir boyunca aşağıya, oradaki bazı cesetlere bakmaya.
- Look, down there!
- Şuraya bak!
There's something camouflaged down there. I'll take a look.
Aşağıda kamuflajlanmış bir şey var. Bir bakacağım.
I'm gonna build my house right there, so I can look down at all them spotted ponies.
İşte evimi tam oraya yapacağım. Ki tüm benekli atları görebileyim.
Inspector, can we go down there and take a look?
Müfettiş, aşağı inip bir göz atamaz mıyız?
Look at all those trees down there.
Aşağıdaki şu ağaçların hepsine bak.
Look, by the way, there's a bunch of cops... down here looking for you.
Bu arada, burada bir sürü polis seni arıyor.
Look, it's kind of hard to hear what's going on from down there.
Dinle, aşağıdan buradaki sesleri duymak çok zor.
He took on 10 troopers down there, killed four of them and not a one of them got a look at him.
Aşağıda on askere saldırıp, dördünü öldürmüş.. ... ve hiçbiri ona bakamamış bile.
look down 118
down there 402
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
down there 402
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35