English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Lubricant

Lubricant tradutor Turco

252 parallel translation
- Lubricant for the airway tube.
- Solunum yolu kayganlaştırıcısı.
Yes, it acts as a lubricant in this world
Evet, yaşadığımız yerde bu işlerin daha hızlı yürümesini sağlıyor.
As of this date, lab report indicates presence of appreciable amount of tetralubisol, a highly volatile lubricant in use aboard ship.
Laboratuvar raporu önemli miktarda tetralubisol bulunduğunu gösteriyor, çok etkin bir sıvı.
We did not have the oil adjusted lubricant, for this war of Winter.
Kış şartlarına uygun yağlayıcımız yoktu. Ancak Ruslar buna sahipti.
The water was a lubricant. The tanks are adjusted more the muddy lands.
Su bir yağlayıcı görevi görüyordu ve paletler de çamurlu şartlarda daha kullanışlıydı.
All right. You're gonna need some lubricant for this vibrator.
Vibratör için kayganlaştırıcıya da ihtiyacın olacak.
But I'm tellin'ya, you're gonna need a lubricant for this vibrator.
Diyorum ama bak, vibratör için kayganlaştırıcıya ihtiyacın olacak.
Michelangelo, there's a barrel of silicone lubricant over there.
Michelangelo, şurada bir varil silikon yağ var.
This is a new silicon-based kitchen lubricant my company's been working on.
Bu, şirketimin ürettiği yeni, silikon bazlı bir mutfak cilası.
Is there a use for this? Like, as an industrial lubricant?
Endüstriyel yağ maddesi yapılabilir.
Any more people in here, we'll need a lubricant.
Biri daha girerse, çıkmak için yağlanmamız gerekecek.
A little social lubricant, Mr. Fink?
Biraz içki alır mısın Bay Fink?
You may also want to coat your palm with lubricant and then grasp his shaft and start to move your hand up and down.
Hatta isterseniz ellerinizi biraz yağlayıp, elinizi bu şekilde aşağı ve yukarı kolayca hareket ettirebilirsiniz.
( Woman ) Olive oil was mentioned as a sexual lubricant in texts dating back to 350BC.
Zeytin yağının cinsel yağ olarak kullanımı M.Ö 350 yılılına kadar uzanır.
Although it shouldn't actually be used as a lubricant as it can cause condoms to break.
Buna karşın zeytinyağı prezervatiflerde hasara yol açtığından kullanılmaması tavsiye edilir.
We're testing a glycerol trioleate here as an industrial lubricant.
Sanayi yağlama için glyceroltrioleate deniyoruz.
They must have used a lubricant.
Yağlayıcı kullanmış olmalılar.
Did you use any lubricant?
Yağlayıcı kullandın mı?
Looks like lubricant.
Yağ gibi bir şeye benziyor.
And all the half-truths and flattery and diplomacy are the lubricant that people spread on each other to get over the rough spots.
Tüm bu basit yalanlar, övmeler ve diplomasiler hayatı kolaylaştırmak için. İnsanlar zorlukları aşabilmek için bunu yapıyor.
There's traces of lubricant in the vaginal tract and under fingernails.
Vajinada ve tırnak altlarında krem izi var.
Yes, for a minimal franchise fee, you'll receive a pair of straightening gloves a canister of wall lubricant and a booklet of the most commonly asked questions you will hear including "Who are you?" And "What are you doing here?"
Evet, asgari hak ücretiyle iki çift düzeltme eldiveni bir şişe duvar yağlayıcı ve bir de "Kimsin sen". "Ne işin var burada" gibi soruları kapsayan sıkça sorulan sorular kitabı alacaksınız.
Ballistics prove it's been fired... and the lubricant from the mechanism... was found on his hands.
Balistik raporlarına göre silah ateşlenmiş, ve mekanizmanın oluşturduğu izler sanığın elinde bulunmuştur.
Look, I'm just saying, with the right guy and right lubricant- -
Tek söylemek istediğim, doğru adam ve doğru kayganlaştırıcıyla...
She yearned for the time when dinner was followed by dessert, not lubricant.
Yemekten sonra sadece tatlı yendiği, kayganlaştırıcı olmadığı zamanları özlüyordu.
That's the last thing I need to do is grease another asshole for the lubricant industry.
İhtiyacım olan son şey başka bir pisliğe yalakalık yapmak.
Understanding that it was... very important to our being here that we meet with and speak to Mr. Fuller concerning... the lubricant situation,
Burada bulunmamızın... Bay Fuller'la... kayganlaştırıcı konusunda konuşmamız açısından... son derece önemli olduğunu bile bile,
This one had lubricant from the UAV on his hands.
Bunun elinde UAV'ye ait makine yağı vardı.
One had lubricant from the UAV on his hands.
Birinin elinde UAV'nin makine yağı vardı.
It is not necessary to tie me, but be gentle and use lubricant.
Beni bağlamanız gerekmiyor, ama nazik olun ve kayganlaştırıcı kullanın.
Found lubricant in the condom and the traces of resin in Rachel Camden's hair is ethyl cyanoacrylate.
Prezervatifin içinde yağlayıcı madde buldum... ayrıca Rachel'in saçındaki reçine kalıntısı da "etil siyanoakrilat" mış.
There was more lubricant in the bathroom.
Tuvalette bile daha çok krem vardı.
To imagine an earth`s crust displacement, if you think of an orange and you take off the peel and then you reattach it, but if you had a lubricant in between, say the the peel and the flesh of the peel,
Dünya kabuğunun yer değişimini tahayyül etmek için, bir portakalı düşünün ve kabuğunu soyuyorsunuz... ve sonra tekrar iliştiriyorsunuz, ama eğer arada yağlayıcı bir madde var ise, diyelim ki... kabuk ve kabuğun eti, hareket eden de sadece kabuk,
I'll get the lubricant.
Yumuşatıcıyı getireyim.
- There's always time for lubricant!
- Yumuşatıcıya her zaman vakit vardır!
And the Stifmeister's provided us some complimentary lubricant.
Ayrıca Stifmeister da bize hediyelik vazelin sağladı.
I thought it was a lubricant.
Yağlayıcı maddeyle karıştırdım.
I was trying to use lubricant.
Yağlayıcı madde kullanmaya çalışıyordum.
And give me some of that fruit-flavored lubricant, too.
Ve şu meyve meyve tatlı yağlayıcılardan da ver.
Lubricant.
Krem.
It's a synthetic compound, primarily used as an industrial lubricant.
O bir sentetik bileşim, ilk olarak sanayi yağlarında kullanılmıştır.
I ALWAYS HAVE A CONDOM, SPERMI - CIDAL LUBRICANT...
Bende her zaman kondom, kayganlaştırıcı...
AND, UH, LUBRICANT, SPERMICIDAL FOAM.
bi de kayganlaştırıcıyla gebelik önleyici köpük.
Well, maybe if you ate some meat, you'd have a natural lubricant.
Belki de birazcık et yeseydin, doğal yağlayıcın olurdu.
Alcohol has been a social lubricant for thousands of years.
Alkol binlerce yıldır toplumsal bir kayganlaştırıcı olmuştur.
Some lubricant...
Biraz kayganlaştırıcı...
I'm going to prescribe a lubricant, just in case.
Yinede sana bir yatıştırıcı yazacağım.
Leaking lubricant.
Çarpışacaklar!
Ahh, maybe it's a sex lubricant, huh?
Yoksa am kayganlaştırıcısı mı?
We found traces of condom lubricant.
Prezervatif yağı kalıntısı bulduk.
I mean. the stench of Medicaid and thermometer lubricant.
İğrenç ilaç kokusu ve termometre kayganlaştırıcıları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]