Luscious tradutor Turco
189 parallel translation
Here's the news in one luscious word :
İşte tek tatlı kelimelik bir haber :
This nice, brown, luscious roast chicken.
Güzel, kara, sulu bir fırında tavuk.
A big luscious pearl.
İnciden bir şey olmalı.
The luscious Phyllis dances and sings to the sultry south sea strains of Lovely Luawana Lady!
İç gıcıklayan Phyllis dans edip şarkı söyleyecek güney sahillerinin havasını soluyacak "Lovely Luawana Lady"'i dinleyeceksiniz!
Who knows, I may find some luscious...
Kim bilir, bir kaç çekici bulabilirim...
As you might expect... before Mr. Goodfellow and Mr. Shanks had reached the street... they had walked into the inviting arms of... two luscious young ladies.
Tahmin ettiğiniz gibi... Bay Goodfellow ile Bay Shanks henüz caddeye varmadan iki enfes genç kızın davetkar kollarına düşmüştü.
Now you're gonna have Luscious LaVerne all to yourself.
Baldan tatlı LaVerne'ü artık tek başına nasipleneceksin!
He had me paroled to be the luscious and irresistible bait squirming on the hook he has prepared.
Hazırladığı oltadaki ağız sulandırıcı yem olmam için beni serbest bıraktırdı.
Got some real luscious cream pie for you tonight, Sam.
Bu gece senin için nefis kremalı turtam var, Sam.
A big tall... or husky, luscious looking female?
Uzun boylu... nefis görünen bir kadın?
The soft bodies of beautiful women with luscious skin.
Güzel kadınların tatlı tenleriyle yumuşacık bedenleri.
Easy, ripe, and luscious.
Rahat, kıvamında ve lezzetlice.
Her voice is quite luscious.
Sesi çok tatlıydı.
Being kicked and tolchoked by brutal warders and meeting leering criminals and perverts ready to dribble all over a luscious young malchick like your storyteller.
Gaddar gardiyanlar tarafından itilip kakıldım ve anlatıcınız gibi parlak bir cocuğa salyalarını akıtmaya hazır şehvetle bakan suçlular ve sapıklarla karşılaştım.
Six unusual ladies unveiling the secret of passion, found only a few years back in the Egyptian tomb of Queen Neferetti, and featuring the luscious Miss Trixie delight!
AIt kadn, bir yI önce Msr'da, KraIiçe Nefertiti'nin mezarnda buIunan tutku srrn açkIyor Bas roIde güzeI Bayan Trixie DeIight!
'I'll be back when I our luscious garden blossoms.'
'Bahçemiz çiçeklenince geri geleceğim.'
My luscious Linda, he's a brave soul who flew lead instead of us because of a port engine with the holiday spirit.
Tatlım, Linda, o bizim yerimize göreve giden cesur ve kahraman bir adam bizim motorlardan biri bugün tatile girdi de.
A heapin'bucket of giant jumbo shrimp, succulent chunks of fried fish, luscious bites of langostino. Mmm.
En irilerinden bir kova karides, yağda kızarmış lezzetli balık, leziz karides dilimleri.
Good night, luscious.
İyi geceler, yavrum.
Leni's heart was beating so fast, that her swelling breasts leapt out of her low-cut gown, like luscious hors d'oeuvres on a silver platter.
Leni'nin kalbi öyle hızlı atıyor ki, muhteşem göğüsleri, gümüş tabaktaki mezeler gibi, neredeyse elbisesinden dışarı fırlayacak.
Did you undress her slowly... first baring her big, luscious magoombas?
Onu yavaşça soydun mu ilk önce onun büyük, güzel göğsünü açtın mı?
Oh, Yeah, That's It- - Luscious Lust.
- İşte bu, nefis şehvet.
Mr. Luscious won't let me put on my construction hat.
Bay Luscious kaskımı takmama izin vermiyor.
That luscious tan those ruby lips and hair color so natural, only your undertaker knows for sure.
Bu nefis bronzluk parlak dudaklar ve saç rengi o kadar doğal ki sadece cenazenizi taşıyan kişi bilebilir.
With big luscious hooters And a pizza and a beer there
Kocaman memeleriyle, Bir pizza ve bira ellerinde.
Check out the luscious pair on that redhead.
Şu kızıl saçlıdaki lezzetli parçalara bak.
You're Beauty and the Beast in one luscious Christmas gift pack.
Süslü bir Noel hediyesi paketinde sunulan... Güzel ve Çirkin'sin.
Land which one day will be given names like Borneo, Sumatra, Java, Queensland, Thailand, Burma, India, Madagascar, Congo, Cameroon, the Amazon, the central isthmus of America, they all are covered by this luscious forest.
Günün birinde Borneo, Sumatra, Java, Queensland, Tayland, Burma, Hindistan, Madagaskar, Kongo, Kamerun, Amazon, Amerika'nın merkezi berzahları gibi isimler olacak karaların hepsi bu gür ormanlarla kaplıydı.
A drool nurse with luscious honkers wiping my chin shaking her heinie while she washes my dentures in the sink.
Şehvetli memeleri olan nefis bir hemşire çenemi silsin lavaboda takma dişlerimi yıkarken kalçalarını sallasın.
- Luscious hooters?
- Ağız sulandırıcı memeler?
- No. I was thinking of luscious hooters.
Ağız sulandırıcı memeleri düşünüyordum.
But then she brought over four of her best girlfriends with the most luscious hooters you ever saw.
Sonra, görebileceğiniz en ağız sulandırıcı memelere sahip en yakın dört arkadaşını getirmiş.
She was a magnificent young beast with a great body and luscious hooters.
Harika bir vücudu ve nefis memeleri olan, olağanüstü,.. ... genç bir yırtıcı hayvandı.
Let's give a big round of applause to the luscious Bobbie Dylon.
Tatlı Bobbie Dylon'a kocaman bir alkış.
You're luscious.
Çok tatlısın.
Luscious orange.
Tatlı oranj.
I have Dick "Luscious Lips" Steele on the line.
Dick "nefis dudaklı" Steele hatta.
" Stars and steel guitars and luscious lips
" Stars and steel guitars and luscious lips
Now what? Your intoxicating eyes, your pointed nose, luscious lips, your long neck...
Senin sarhoş eden gözlerin, senin sivri uçlu burnun, tatlı dudaklar, senin uzun boynun...
Not that I like big, luscious breasts.
Dolgun, ihtişamlı göğüsleri seviyorum diye demedim tabii...
How luscious, our creature has come to fruition.
Ne kadar da tatlı, yaratığımız meyvesini vermeye başladı.
I'm going to have you luscious youngsters do a play about the history of South Park.
Siz tatlı gençlerden, South Park'ın tarihi hakkında bir oyun oynamanızı istiyorum.
That is a luscious ass right there, isn't it?
Bu nefis bir kalça, öyle değil mi?
- I understand everything, Luscious.
- Her şeyi anladım, Luscious.
I know a bank where the wild thyme blows where oxlips and the nodding violet grows quite over-canopied with luscious woodbine with sweet musk roses and with eglantine.
Vahşi kekiklerin yetiştiği bir nehir kenarı vardır. Öküz dudağı ve titreyen menekşeler oldukça büyük, sakin ve arı gözlerinin bir araya toplandığı bir yer.
You're nice and clean, and smart and sexy, and firm and luscious, and...
İyisin, temizsin... akıllısın... ve seksisin... erotiksin...
Why Luscious Junior was still vice president, when I took over.
Çünkü ben burayı devraldığımda Liscious Jr hala başkan yardımcısıydı
You do not need Jackie... sweet, luscious Jackie.
- Senin Jackie'ye ihtiyacın yok. - Şirin, tatlı Jackie'ye...
The luscious Captain Leela.
Nefis Kaptan Leela.
You have the fullest, sweetest most luscious lips I have ever kissed.
Sen öptüğüm en dolgun en tatlı en nefis dudaklara sahipsin.
Luscious one!
Pek tatlı bayan!