Malfunction tradutor Turco
1,014 parallel translation
is the transporter malfunction tied in with the antimatter pod trouble?
Işınlamadaki arıza karşıtmadde bölmesindeki sorunla bağlantılı mı?
Bridge, transporter malfunction.
Köprü, ışınlama aracı arızası.
As far as we can determine with our equipment malfunction, it's just about dead centre of the Murasaki Effect.
Aletlerimizle tespit edebildiğimiz kadarıyla burası, Murasaki etkisinin tam merkezinde bulunuyor.
Instrument malfunction?
- Belki kullandığın cihaz bozuktur?
My recording computer has a malfunction.
Kayıt bilgisayarımın ayarı bozuldu.
Life-support malfunction.
Yaşam destek çalışmıyor.
I've never heard a malfunction threaten us.
Bozuk bir şeyin bizi tehdit ettiğini daha önce hiç duymadım.
Set malfunction on United States rocket.
ABD roketinde kusura yol açmak.
Progress of mission. Has the rocket been set to malfunction?
Arızalı çalışacak hale getirildi mi?
Standing by to begin malfunction as planned.
Plânlandığı gibi arızayı başlatmaya hazır.
Begin malfunction. Take it off course.
Arızaya başla.
Malfunction setting correct.
Rotadan çıksın. Arıza ayarı doğru.
- Malfunction.
- Ne oldu?
It's not an instrument malfunction.
Bir aygıt arızası değil.
Accidents can happen, cut-off, back-up systems can malfunction.
Kaza olabilir, sistemler arızalanabiliyor.
But you were able to navigate with this malfunction?
- Anlıyorum. - Ama seyir yapabiliyordunuz.
Must be a transporter malfunction.
Işınlamada bir aksaklık olmalı.
No transporter malfunction was responsible for the disappearance.
Bundan ışınlamadaki bir bozukluk sorumlu değil.
- Malfunction, Mr. Spock?
Arıza mı, Mr. Spock?
Have you located the malfunction, doctor?
Arızayı tespit ettiniz mi, Doktor?
As I suspected, it is not a malfunction.
Bir arıza olmadığından şüphelenmiştim.
- Malfunction, sir.
- Arıza, efendim.
A malfunction.
Bozulmuştur.
That's... no malfunction.
Bir arıza değil.
We have a malfunction of our instruments.
Aletlerimiz yanlış çalışıyor...
- No malfunction.
- Arıza yok.
- Malfunction?
- Arıza?
- Have you located the malfunction?
- Arızayı tespit ettin mi?
Captain, no malfunction indicated.
Kaptan, arızaya rastlanmıyor.
There has been an unidentified malfunction in directional control.
Geminin yön kontrolunda belirlenemeyen bir arıza meydana geldi.
Mr. Scott, have the transporter checked for possible malfunction. Aye, sir.
Bay Scott, ışınlama aletini olası bozukluklar için gözden geçirin.
Yes, Your Excellency. The ship's engineer was explaining that the malfunction, which did exist, has now been repaired.
Gemi mühendisi arızayı açıklıyordu, bu arıza şu an giderildi.
- I read no evidence of malfunction.
- Arıza yok.
Oh, well, that explains the malfunction.
Ah, tamam, bu çalışmamasını açıklıyor.
Every year, these energy cells have to be replaced or the pacemaker becomes erratic, causing the heart to malfunction.
Her sene bu enerji pillerinin değiştirilmesi gerekir. Yoksa cihaz düzgün çalışmaz, kalbin iş görmemesine yol açar.
It's not going to be better and better and better any more, but worse, your organism will being to malfunction.
Daha fazla iyiye gidecek değil. Daha da kötüsü bünyen teklemeye başlayacak.
Central malfunction.
Merkezi işlem bozukluğu.
There was no sign of mechanical damage or tampering and no clue to the malfunction.
Mekanik hasar veya kurcalamadan eser yok ve işlev bozukluğu de emaresi yok.
It is a malfunction. This is not a bomb run. We are in a crisis situation.
Şu an bombalama görevinde değiliz, acil bir durum içindeyiz.
There was a malfunction aboard ship during the asteroid storm.
Astroid geçişinde, gemide bir arıza oluştu.
Shall I contact you when I find out what the malfunction is?
Arızayı tespit edecek kişiyle temasa geçeyim mi?
Doolittle I do have a malfunction on this readout, but I can't pinpoint it exactly.
Doolittle, bu ekran bir sorun olduğunu belirtiyor, ama tam olarak nerede olduğunu tespit edemiyorum.
I'm sorry to interrupt your lunch, Sir, but I'm in the computer room and I've located the malfunction.
Yemeğinizi böldüğüm için kusura bakmayın, bilgisayar odasındayım ve sorunu tespit ettim.
I have finally identified the malfunction.
Hatayı tespit ettim.
It is crucial to attend to this malfunction before engaging primary bomb run sequence.
Herhangi bir bomba atma işlemine başlamadan önce bu arızanın giderilmesi çok önemlidir.
But I think this is important, Sir. I think I found the malfunction. I'm in the Emergency Air Lock...
Sanırım çok önemli efendim, galiba arızayı buldum, acil hava kilidi efendim...
- No computer malfunction.
- Bilgisayar arızası yok.
As I surmised, a slight malfunction with your phone which I repaired.
Özetlediğim gibi, teleförnünüzdeki önemsiz bir arızayı tamir ettim.
Michael, yellow reference, a malfunction.
Michael, sarı referans, işlev bozukluğu.
And although there was some evidence of circuit malfunction, it was well within the normal parameters.
Her ne kadarufak tefek devre arızaları görünüyor olsa da bunlar normal parametreler dahilinde olağan şeylerdi.
Begin malfunction of third stage.
Üçüncü evrede başla.