Mange tradutor Turco
91 parallel translation
"Les baisers sont comme des bonbons... qu'on mange parce qu'ils sont bons."
" Les baisers sont comme des bonbons... qu'on mange parce qu'ils sont bons.'"
Monsieur le General a mange quelque chose qui lui aurait fait mal?
General kendisine zarar veren bir şeyler mi yedi? - Evet.
Well, my lion got the mange and gave it to the monkeys.
Aslanım uyuz oldu ve bunu maymunlara da bulaştırdı.
Mange of dogs!
Uyuz bir köpek!
"the tingling fresh coffee " which brings you exciting new cholera, mange, sapportia " dropsy, the clap, hard pad, and athlete's head
" Tüyleri diken diken eden taze kahve sizlere heyecan verici yeni kolera uyuz, uyurgezerlik, ödem, frengi, kuduz ve baş mantarı getiriyor.
I'll mange.
Başa çıkacağım.
- It's got a touch of mange about it.
Lobi uyuz kapacak.
Well, what this famous guy, Casper De Mange did is, he put the snake... into a canvas bag, I believe... and then he stuck his wife's foot into it... and he held it there until she got bit.
Şu ünlü herif, Casper De Mange, yılanı bez bir çantaya... koymuştu galiba... sonra da karısının ayağını içine sokmuş... yılan onu ısırana dek orada tutmuştu.
She caught the mange in italy.
İtalya'da uyuza yakalandı.
I wouldn't wish this rotten life off on a one-eyed ferret with mange.
Düşmanımın bile böyle boktan bir ömür sürmesini istemezdim.
A kind of mange, I suppose.
Bir tür uyuz sanırım.
Qu'est-ce qu'on mange ce soir?
Bu akşam yemekte ne var? " diyen adam.
I didn't want to say this upfront, but I've got this really bad case of mange.
Bunu yukarıda söylemeyi istemedim fakat gerçekten kötü bir uyuza sahibim
The mange?
Uyuz mu?
- The mange?
- Uyuz mu?
Mange!
Uyuz!
Mange!
Mange!
Mange.
Mange.
Marvin Mange.
Marvin Mange.
I have a question for Officer Mange.
Memur Mange'ye bir sorum olacak.
Officer Mange, I'm from the free press.
Memur Mange, Ben özgür basındanım.
Over here, Officer Mange, please.
Bu tarafa lütfen, Memur Mange, lütfen.
You got one week of probation left, Mange... and I'm gonna be all over you.
1 haftalık deneme süren kaldı, Mange... ve benim gözüm üstünde olacak.
You're just a regular bad-ass, aren't you, Mange?
Sen sadece sıradan bir serserisin, değil mi, Mange?
Mange, shut up.
Mange, kapa çeneni.
Watch this, Mange.
şuna bak, Mange.
Super cop Marvin Mange has turned fugitive today.
Süper Polis Marvin Mange artık bir kaçak.
It can't be mange.
Uyuz olamaz.
That's why the creatures head for the oaks In the swampland'round the big water When the mange hits.
Bu yüzden hayvanlar, yaralandıklarında meşe aramak için büyük gölün çevresindeki bataklığa giderler.
Mange! I could get mange!
Uyuz olabilirim!
Yes, and I " ve got you some mange-tout.
Evet ve sana biraz da kuru bezelye aldım.
He's barking at my heels like a dog with the mange.
Ducky. Uyuz köpek gibi havlayıp duruyor.
I'm going to mange then hit the sack for the next 14 hours.
Yemek yiyip 14 saat uyuyacağım.
They get a little thing called the mange.
Sonra uyuz oluyorlar.
You're gonna need it for your mama, who's got mange.
Uyuz olacak olan annen için paraya ihtiyacın olacak.
"For your mama, who's got mange"?
"Uyuz olan annen için" mi?
Here is the River Meuse, and here, the River Rhine.
Burası Mange nehri, burası da Lorel...
Is that mange on Thunder?
Thunder uyuz mu olmuş?
Doesn't it have mange?
Uyuz olmasın?
Don't be stupid, where do you see mange?
Aptallaşma, uyuzu nerede gördün?
He needs eye drops at two, ear drops at three, and he may or may not have mange.
Saat 2'de göz damlasını, saat 3'de de kulak damlasını almalı. Uyuzu olabilir de, olmayabilir de.
Mange le doigt. No.
Gagan da kapanır böylece.
Mange your own bloody doigt, you daft bird.
Hayır. Sen kendi parmağını ye, salak kuş.
Are you telling me that that bloody parrot is a witness? Sir, the parrot said, "Mange le doigt,"
O lanet papağanın görgü tanığı olduğunu mu söylüyorsun?
Just as the dry season dragged on, they got mange, their skin was falling apart, the little female in particular looked as though she had no chance.
Kurak sezon çok uzun sürdüğünde, uyuz hastalığına yakalandılar, derileri döküldü. Küçük dişinin hiç şansı yokmuş gibi görünüyordu.
Or mange.
Ya da uyuz hastalığı.
Yet another bread-related pun "Je ne mange pas de ce pain là" literally "I don't eat this kind of bread" meaning "I want no part of it" basically. ]
Hayır teşekkürler. Senin acımana ihtiyacım yok.
Det kræver mange flere af jer for at dræbe mig.
Beni öldürmek için bundan fazlasına ihtiyacınız olacak!
I abandoned him like a stray dog with mange.
Uyuz sokak köpekleri gibi terk ettim onu.
Tuesday meant mange and all relatives in the mud.
İlk bakışta anlaşıldı.
"Mange le doigt" is "eat the finger" in French, sir.
Affedersin, ne?