Mark tradutor Turco
26,921 parallel translation
You know, I'm wondering if, uh, the reality of Mark's death has actually sunk in yet.
Mark'ın ölümünü henüz idrak edip etmediğini merak ediyorum.
And Mark was part of that routine.
Mark ritüelinin bir parçasıydı.
Every day, Neil would take the bus to Mark's house and they would drive to work together.
Her gün Neil otobüsle Mark'ın evine giderdi. İşten beraber dönerlerdi.
A disruption of that routine may be more difficult for him than Mark's death.
Böyle bir rutindeki aksaklık ona Mark'ın ölümünden daha zor gelebilir.
You know, Janet was just telling me that, uh, you go by Mark's house every morning before work.
Janet da bana senin her gün işten önce Mark'ın evine gittiğini söylüyordu.
Can you take me to Mark's house?
Beni Mark'ın evine götürür müsün?
What if you show me where Mark's house is, and I promise you I will get you to work before 9 : 00 p.m.
Beni Mark'ın evine götürürsen dokuzdan önce seni işe yetiştireceğime söz veriyorum.
Vic's name is Mark Walker.
Kurbanın adı Mark Walker'mış.
Did Mark say anything about you guys going to Los Angeles today?
Mark bugün Los Angeles'a gideceğinizi söyledi mi?
Yeah, we found out that Mark has an ex-wife and a daughter on the island.
Evet, Mark'ın eski karısının ve kızının adada yaşadığını öğrendik.
Yeah, but until we find out who murdered Mark or what he was into, we're gonna have to assume that Neil's in danger.
Evet ama Mark'ın katilini veya neyin peşinde olduğunu öğreninceye dek Neil'ın tehlikede olduğunu varsaymalıyız.
Mark had a bad gambling problem.
Mark'ın kumar sorunu vardı.
Mark showed up.
Mark geldi.
Well, I haven't gotten any paperwork yet, but, knowing Mark, it couldn't have been that much.
Elimde belge yok ama Mark'ı tanıyorsam, yüksek bir meblağ olamaz.
Mark wired a hundred grand into his daughter's account.
Mark kızının hesabına yüz bin dolar aktarmış.
Mark said not to talk about it.
Mark "Bu konuda konuşma." dedi.
So it looks like Mark used his key card to let the crew in every night at 9 : 00 p.m. for the last six nights.
Mark son altı gecedir akşam 9'da kartını kullanarak hırsızları içeri sokmuşa benziyor.
I think I might have an idea where Mark got the money for his daughter's trust.
Mark'ın kızının geleceği için parayı nereden bulduğunu sanırım anladım.
I'm thinking, at some point, Mark must have realized that he and Neil were both loose ends and that the crew was gonna clip them once the job was done.
Bence bir noktada Mark, Neil'la ikisinin açık uç olduklarını fark etmiş ve iş biter bitmez hırsızların kendilerinden kurtulacağını anlamış.
Which is why Mark wanted to skip town with Neil.
Bu yüzden Neil'la kaçmak istemiş.
Neil, we think those are the same men who killed Mark.
Neil, Mark'ı onlar öldürdü.
After that, Mark said I should not talk to him.
Ondan sonra Mark onunla konuşmamamı söyledi.
It doesn't change the fact that Mark was your friend and that he cared about you.
Bu, Mark'ın arkadaşın olduğu ve sana değer verdiği gerçeğini değiştirmez.
This is a brown mark on a white guy.
Beyaz adamı karartmışlar.
Did any of them have this mark?
Bu işaretlerden bıraktılar mı?
I'm Mark Twain, obviously. This is, uh,
Ben Mark Twain, tabi ki.
Wow, I don't usually bring up threesomes till the one-month mark when things start to go stale.
Ben genelde bir ay geçip işler sıkıcı olmaya başlayınca 3lü için birini çağırırdım.
She bore his mark.
Damgasını taşıyordu.
They mark all those who are prey.
Av olan herkesi boyarlar.
On your mark...
Yerlerinize...
Satoru. I was about to mark you as tardy.
Satoru neredeyse geç yazıyordum seni.
Mark it.
Başlat.
Expect incoming on my mark.
İşaretimle gelecek, bekleyin.
He used a period instead of a question mark.
Soru işareti yerine nokta kullanmış.
What if I were to tell you there's a way for me to transfer that mark to somebody a little bit more deserving?
Ne ı olsaydı söylemek beni transfer etmek için bir yol var. Birine biraz daha hak olduğunu işaret?
That mark on your chest... it's not just a scar, it's a... mystical connection.
Göğsündeki o işareti. O o var, sadece bir yara değil. Mistik bağlantı.
Apart from the strange mark on his ankle, there's no sign of trauma.
Bileğindeki garip iz haricinde başka saldırı izi bulamadık.
How do you mean "strange mark"?
Nasıl garip iz?
Weird mark on the ankle. That's it.
Bileğinde garip bir iz vardı hepsi bu.
I'm gonna make my mark on this world.
Bu dünyaya izimi bırakacağım.
Induce stitch neurosync on my mark in three, two...
İşaretimle bağlanıyoruz. Üç, iki...
one, mark!
bir, şimdi!
Induce stitch neurosync on my mark in three, two, one, mark.
İşaretlimle bağlanıyoruz. Üç, iki, bir, şimdi.
Induce stitch neurosync on my mark in three, two, one, mark.
İşaretimle bağlanıyoruz. Üç, iki, bir, şimdi.
Induce first stitch neurosync on my mark in three, two, one, mark.
İşaretimle ilk bağlama. Üç, iki, bir, şimdi.
Induce second stitch neurosync on my mark in three...
İşaretimle ikinci bağlanma. Üç...
Mark.
Şimdi.
Induce multiple stitch neurosyncs on my mark in three, two, one, mark.
İşaretimle çoklu bağlanma. Üç, iki, bir, şimdi.
Actually, I was giving you a hard time over your boyfriend Mark.
Aslında erkek arkadaşın Mark'la ilgili sataşıyordum.
Wait--how do you know about Mark?
Dur biraz, Mark'ı nereden biliyorsun?
Was Mark a bad person?
Mark kötü biri mi?
markie 16
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22