Matter tradutor Turco
92,554 parallel translation
- I appreciate that, Harvey, but what does that matter?
Teşekkürler, Harvey, ama ne önemi var?
- Well, what you think doesn't really matter.
Ne düşündüğün önemli değil.
- Louis, it doesn't matter what I see.
Louis, ne gördüğüm önemli değil.
- According to the city, that doesn't matter.
Kanuna göre bunun önemi yok.
- It doesn't matter.
- Fark etmez.
- What does it matter now?
- Ne önemi var ki artık?
Well, it's a sensitive matter, and you... you do know me pretty well.
Biraz hassas bir konu ve sen beni iyi tanıyorsun.
I spent my whole life acting like Mindy, me first, no matter what, and it literally took dying and being around a bunch of good people to realize that I was kind of a nightmare.
Bütün hayatımı Mindy gibi yaşadım kendimi her şeyden önce tuttum. Nasıl korkunç biri olduğumu anlayabilmem için gerçek anlamda ölüp de bu iyi insanlarla birlikte vakit geçirmem gerekiyormuş.
No matter what they decide, I'd bet you're gonna be in pretty hot water with your boss.
Ne karar verirlerse versinler kaynar suda patrona hesap vereceğin kesin.
Black is regular, orange is anti-matter.
Siyah olan sade turuncu olan karşıt madde.
Regular anti-matter's fine, why flavor it?
Sade, karşıt madde iyidir, aromaya ne gerek var ki?
Oh. But it didn't matter... because my motivations were corrupt.
Ama bu bir şeyi değiştirmezdi çünkü gerekçelerim yozlaşmıştı.
Chris, you'll stand by me no matter what, right?
Chris ne olursa olsun yanımda olursun değil mi? Sözünü unutma.
Doesn't matter.
Önemli değil.
What matter is I screwed him, and now I'm here in his backyard.
Önemli olan ona kazık atmış olmam, şimdiyse onun arka bahçesindeyim.
You would find your way back to sadness, no matter how far you run from it.
Üzüntüne geri dönmenin bir yolunu bul ne kadar uzak olduğunun önemi yok, peşini bırakma.
- As a matter of fact, I have six agents. Got plenty of white people in my life.
Hayatimda yeterince beyaz var.
- It doesn't matter if you can't dance.
- Fark etmez. - Sorun degil.
What's the matter, man?
Ne oldu dostum?
And you plug that into your phone line and you could send a document to another computer clear across the country in a matter of minutes.
Onu telefon hattina bagliyorsun ve ulkenin obur ucundaki baska bir bilgisayara belgeler gonderebiliyorsun. Dakikalar icinde.
I'm gonna love you no matter what.
Ben seni her koşulda severim.
Okay, but vintage clothes aren't gonna matter when her kind takes over.
Tamam ama onun türü yönetimi ele geçirince, vintage giysilerin bir önemi kalmayacak.
I can still keep talking, no matter how many times...
Hâlâ konuşabiliyorum, ne kadar denersen dene...
No matter how many Gunne Sax I do not sell, I'm never gonna give up.
Köylü kızı kıyafetlerinden ne kadar satamasam da asla pes etmeyeceğim.
No matter what I do, I can't change their perception of me.
Ne yaparsam yapayım, bana bakış açılarını değiştiremem.
Now, look, I never minded you guys taking pictures, but destruction of property is another matter.
Fotoğraf çekmenize aldırmamıştım, ama mülküme zarar vermeniz başka bir konu.
Well, it doesn't matter how talented you are.
Ne kadar yetenekli olduğunun bir önemi yok.
It doesn't really matter, because, you know, Nasty Gal no longer exists.
Aslında önemli değil çünkü Nasty Gal artık yaşamıyor.
Tonight doesn't matter.
Bu akşam önemli değil.
I don't want any bullshit. You're telling me that no matter what we do, Rachel's getting into the Bar?
Ne olursa olsun bu durum Rachel'ın avukat olmasını etkilemeyecek değil mi?
No matter what we sue them for, they're just gonna want to settle.
Ne dava açarsak açalım anlaşmaya gitmek isteyecekler.
I wasn't lying to him when I said these people's lives matter to me and I wasn't lying to either one of you when I said
Bu insanları önemsediğimi söylerken de yalan söylemiyordum.
- But no matter the tragedy, I still believe that people are good, and that's what helps me sleep at night.
- Ama trajedi ne olursa olsun hâlâ insanların iyi olduklarına inanıyorum böylece geceleri daha rahat uyuyorum.
No matter if it takes a thousand days or a thousand years.
Bin gün yada bin yıl sürse bile.
No matter what the pain or fear or solitude.
Acı, korku veya yalnızlık farketmez.
And your job is to, what, hmm, keep me here, no matter what?
Ve senin görevin de bu mu? Ne olursa olsun beni burada tutmak mı?
Like, no matter what.
Yani ne olursa olsun.
But by that logic, they're going to kill him no matter what we do.
Bu mantıkla, ne yaparsak yapalım onu öldürecekler.
As a matter of fact, I am.
Aslında eğleniyorum.
And second of all, what's the matter with you two chuckleheads?
Kahrolası bir robot. Ayrıca, siz iki budalanın derdi ne?
Android, robot... it doesn't matter what you call'em.
- Doğru. Android, robot, nasıl adlandırdığın önemli değil.
And it's only a matter of minutes till they bust down that door.
Ve şu kapıdan içeri girmeleri an meselesi.
Question... why does it matter if the original May is dead or alive?
Bir soru : Gerçek May'in ölü ya da diri olması neden önemli?
If only May... and you, for that matter... Could be... Happy.
May ve sen bu sayede mutlu olabilirsiniz.
That's what this is about. These people matter to me.
Bu insanlar benim için önemli.
Cut off my fingers, eat my liver, it doesn't matter.
Parmaklarımı kessen de, ciğerlerimi yesen de fark etmez.
Oh, is that a puppy? We've given him a Sedative Scenario to keep him relaxed while we map his cerebral matter.
Biz serebral maddesinin haritasını çıkarırken sakin kalması için ona yatıştırıcı bir şeyler gösteriyoruz.
That's why you'll make sure the U.N. backs our play, no matter how many grueling bureaucratic conference calls you have to make.
Bu yüzden Birleşmiş Milletlerin bizi desteklediğine emin olmalısınız. Ne kadar yorucu ve bürokratik konferans çağrısı yapmanız gerekiyorsa yapın.
- What does it matter?
Ne fark eder?
As a matter of fact, I just incorporated
Kiminle konuştuğunu zannediyorsun.
- What's the matter?
- Sorun ne?