Medals tradutor Turco
916 parallel translation
They give you medals.
Madalya veriyorlar.
and no medals, when we are brave
Cesurluk yaptığımızda takılacak madalyamız da.
You didn't get them medals for holding hands with Germans.
O madalyaları Almanlarla tokalaştığın için almadın.
Well, it seems to me that that box we dug up today, with the very peculiar gentleman, over there, is the only find we've made in the past two months that'll bring this expedition any medals from the British Museum.
Şu pek tuhaf beyle birlikte bugün kazıp çıkardığımız o kutu, bana kalırsa, iki aydır bulduklarımız içinde bu araştırmaya İngiliz Müzesi'nden madalya getirecek tek şey.
We didn't come to dig in Egypt for medals.
Mısır'da kazıya madalya almak için gelmedik.
In the crowd, a baby adorned with silver medals.
Kalabalığın arasında gümüş madalyalarla süslenmiş şu zengin çocuğu görüyoruz.
Pinning medals on Girl Scouts and pouring tea for the DARs... and rolling Easter eggs on the White House lawn.
İzci Kızlar'a madalyalar takıp Devrim Kızları için çay partileri verirler. Beyaz Saray bahçesinde paskalya yumurtası yuvarlarlar.
I bet you think I failed because I didn't come home with any medals.
Eve madalyayla dönmedim diye beni aşağılıyorsun.
I think I'll be a general. Then when I come home with my sword ad medals and maybe one leg off...
O zaman eve kılıcımla vardığımda ve madalyalarla ve belki bir bacağım eksik olarak...
I'll let you stand behind the bar with your medals on and tell the drunks how you won the war.
Barda madalyalarınla durup sarhoşlara savaşı nasıl kazandığını... -... anlatmana izin vereceğim.
You'll get medals for it.
Bunun için madalya alırsınız.
Hey, Alvin. How about your medals?
Hey, Alvin, ya madalyaların?
What are they for, to keep you from swiping medals?
Neden buradalar, madalyaları çalma diye mi?
There's Grunstadt and Holmes, Miss Bush, shot-put medals.
Grunstadt, Holmes, Bn. Bush, gülle atma madalyası.
Yeah, all we do is walk up that hill... and there's Vinegar Joe Stilwell, waiting for us with a fistful of medals.
Evet, sadece şu tepeye tırmanacağız... ve orada Ekşi Joe Stilwell, avuç dolusu madalyayla bizi bekliyor olacak.
Medals.
Madalyalar.
Say, these are citations for your medals.
Bunlar ordu takdirnameleri.
- Keep your medals on, fat boy.
- Sen madalyalarına bak şişko.
Hold these medals, Uncle Thad.
Şu madalyaları tut Thad Amca.
We're giving out the medals!
Madalyaları dağıtıyoruz!
We don't pay off in medals around here.
Ama yine de bize madalya takan yok.
Listen to the text of the USSR Supreme Soviet's decree on awarding orders and medals to Soviet teachers.
SSCB Metni Yüksek Sovyet Kararı Sovyet öğretmenlerinin emir ve madalya ile ödüllendirilmesi ile ilgili
- Get any medals?
- Madalyan var mı?
You'll get medals for it and citations.
Bunun için madalya ve övgü alacaksınız.
Medals have an emotional appeal for you, Sammy.
Madalyaların senin için duygusal bir çekiciliği var Sammy.
Nobody gets medals for having brains.
Kimse kafasını çalıştırdığı için madalya almıyor.
Two men on that detail ought to get medals for dumbness.
Bu işle ilgilenen iki adam aptallıklarından dolayı madalya almalı.
'Got a hatful of medals and a lot of newspaper friends.
Fazla sert olma, bir savaş kahramanı. Madalyalar kazanmış ve birçok gazeteci arkadaşı var.
I'd trade all my medals...
Bütün madalyalarımı satardım...
He retired with a sack full of medals.
Sonra bir çuval madalyayla emekli oldu.
Well, simmer down, General, before you melt your medals.
Öfkene hakim ol, General, bu ateş madalyalarını eritebilir.
Combat medals from here to here.
Savaş madalyaları burdan buraya.
No medals?
- Madalya alamadın mı?
I wanted to die, but I got medals instead.
Ölmek istedim ama tersine madalya aldım.
Over there you can knock over a whole platoon. Or a guy invents a bomb and kills 100,000 people just like that. And maybe he gets more medals.
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
So don't go winning any post-mortem medals.
Bu nedenle ölüm sonrası madalya kazanmağa çalışma.
Strike me, look at the medals on the bloke.
Vay be, şu adamın madalyalarına bak.
- Remind me to send them medals.
- Onlara madalya veririm.
Now it's phoney medals for the judge with my signature on the citation!
Yargıca üstünde benim imzam olan, sahte bir madalya yollayacaksınız!
But justice don't change nowhere... even in places where they give medals for killin'Indians, like out here.
Ama adlet hiçbir yerde değişmez... hatta öldürülen yerliler için madalya verildiği yerlerde, buradaki gibi.
Medals like that one you're wearin'!
Madalyalar, senin taktıkların gibi!
Don't pin any medals on me.
Takdir etmene gerek yok.
Medals are no defense.
Madalyalar savunma olamaz.
It's your medals, they're tickling me.
Sadece madalyaların gıdıkladı.
No. No medals.
Hayır, madalya falan istemiyorum.
He's covered in medals and scars. - Swell!
Adamın her yeri madalya ve yara kaplı.
last war weapons, last war medals.
Geçen savaştan kalma silahlar, madalyalar.
I want you, not the medals of a hero.
Seni istiyorum, madalyalar veya bir kahraman değil.
Just medals, no crosses for us.
DFC madalyası yerine yanlızca dandik bir madalya uygun görülürdü.
Of course, slacker George would've gotten two of these medals if he had gone.
- Kulak kötü. - Evet.
I mean, for a soldier. That's what they give you medals for.
Onun için madalyalar veriyorlar.