Meet us there tradutor Turco
349 parallel translation
Roger's gonna meet us there.
Roger karakola geliyor.
Tell Quatermass and Briscoe to meet us there.
Quatermass ve Briscoe'ye söyle oraya gelsinler.
Dr. McCoy and I are going to the Bridge. Meet us there.
Bizimle köprüde buluş.
- You'll meet us there?
- Bizimle orada mı buluşacaksınız?
Now, we gotta call Mr. Durk, ask him to meet us there.
Şimdi, Bay Durk'ü arayıp, bizimle orada buluşmasını rica edelim.
He can meet us there.
Orada buluşuruz.
It's settled, Eunice will meet us there.
Hallettim, Eunice bizimle orada buluşacak.
The police will meet us there.
Polis bizi orada karşılayacak.
You'll meet us there?
Bizimle orada buluşursun?
My mother's gonna meet us there.
Annem bizimle burada bulaşacaktı.
- Can't she just meet us there?
- Bizimle orada buluşamaz mıydı?
Laura's gonna meet us there.
Laura'yla orada buluşacağız.
- Is he gonna meet us there?
- Elli dakika yolumuz var. - Elli dakika sonra orada mı buluşacağız.
- He's gonna meet us there. - Oh.
Bizimle orada buluşacakmış.
What do you mean, meet us there?
Biz sizle orda buluşcaz, demek istedin?
I'll have her meet us there.
Toplantı odasında onunla buluşuruz.
Demmas and his advanced guard will meet us there.
Demmas ve öncü kuvvetleri ile orada buluşacağız.
Meet us there, Etts?
Orada buluşmak, Etts?
- He's going to meet us there.
- Bizimle orada buluşacak.
Alex is going to meet us there.
Alex bizimle orada buluşacak.
You'll have to meet us there.
Olur. Ama bizimle orada buluşmalısın.
- That would save us but what about the ships supposed to meet us there?
- Biz kurtuluruz ama ya bizimle buluşmaya giden gemiler?
It's hardly ever used. Our contact will meet us there.
Bağlantımız ile orada buluşacağız.
She's gonna meet us there.
Bizimle orada buluşacak. Her şey ayarlandı.
Says he'd meet us there.
Bizimle orada buluşacakmış.
He'll meet us there in about an hour.
Bir saat içinde bizimle orada buluşacak.
They're gonna meet us there.
Bizimle orada buluşacaklar.
- I'll have the chief meet us there.
- Şefi arıyayım da bizle orada buluşsun.
So meet us there.
Bizimle orada bululursun.
I invited Anya to join us, but she's having some trouble finding a scary costume, so she's just gonna meet us there.
Anya'yı davet ettim ama korkunç bir kostüm bulamadı. O yüzden bizimle burada buluşacak. Mükemmel.
I told her to come to the office to meet with us... there's a chance that we may have an exhibit from a well known artist this fall.
Bu yılki sanat festivalinde yetenekleri işe yarayabilir diye gelmesini söyledim.
- And to say that he was sorry, and to ask you to take me, Eleanor, to the Cotton Club, and that he, Blackie, would meet us, Eleanor and Jim, there later.
- Ve üzgün olduğunu söyledi. Ve beni yani Eleanor'u Cotton Kulübüne getirmeni istedi. Daha sonra o yani Blackie, bizi tanıştırabilir, yani Eleanor ve Jim'i, son.
What brought them there, unless it was to meet us?
Bizi karşılamaya gelmedilerse neden oradaydılar?
There, high above us was the man we'd ridden 2000 miles to meet Cole Smith.
işte orada tam üzerimizde... o adam bizim tanışmak için 2000 mil gittiğimiz adammı Cole Smith.
There's a young woman supposed to meet us.
Buraya gelecek olan genç bir kadın vardı.
3000 is a big sum We'll need to arrange it won't do any of us good if you wait here We'll meet you somewhere and pay you there
3000 çok fazla bunu efendimizle konuşmalıyız şimdilik burda beklemeyin ödeme yapacağımız zaman sizinle buluşuruz tamam mı?
There was no way for us to meet.
Karşılaşma fırsatımız olmadı.
Now, unless any of you have a better idea... the only course open to us is to go down there... meet them face to face on their own turf... and try to persuade them to talk.
Şimdi, eğer daha iyi bir fikriniz yoksa... yapabileceğimiz tek şey oraya inip... onlarla kendi sahalarında yüzyüze karşılaşıp... onları görüşmeye ikna etmeye çalışmak.
There will be lots of us. We'll meet you at the iron bridge.
Çok kalabalık olacağız ve sizinle demir köprüde buluşacağız.
No, There's no mistake. He told us to meet him here. We have a most important...
Biz Süleyman'ı arıyoruz, hangi odada kalıyor?
Meet us there.
Bizimle orada buluşun.
I'll have the National Guard meet us out there in full force.
Ulusal Muhafızlar'ın tam güç orada olmalarını isteyeceğim.
There are galaxies out there other civilizations for us to meet, to learn from.
Orada galaksiler var. Tanışacağımız, öğreneceğimiz başka uygarlıklar var.
Will there be angels there to meet us?
Orada melekler de olacak mı?
There'll be some people there to meet us.
Bizi karşılayacak insanlar olacak.
When we got back to the barracks... Mr. Fraser was there to meet us.
Kışlaya geri döndüğümüzde, Bay Fraser bizi orada bekliyordu.
At the hospital the doctor was right there to meet us.
Hastanede doktor bizi bekliyordu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.
Have a security detail meet us down there.
Güvenlik ekibi aşağıda bizimle buluşsun.
See, I mentioned that you'd be dropping us and he said... tell Catalano I'll meet him there, I got something I want to tell him.
Bizi bırakacağından bahsettim oda Catalano'ya söyle onunla orada buluşurum. Ona söyleyeceklerim var dedi.
- Elvis, meet us over there.
- Elvis, orada buluşalım.
- Yes, well - But we are surprised there is no one else here to meet us.
Ama bizi karşılamaya kimsenin gelmemesine biraz şaşırdık.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing to it 48
there's nothing here 275