Messy tradutor Turco
2,400 parallel translation
They know how to make something old look new again... how to make an embarrassing mistake disappear... how to make a poor showing look like a modest victory... and how to make a friend feel better after she's gone through a messy breakup.
Eski bir şeyi nasıl yeni göstereceklerini bilirler... Utanç dolu bir hatayı nasıl ortadan kaldırmayı Zayıf bir notu, mükemmel bir sonuca dönüştürmesini ve ayrılık sularına yelken açmış bir arkadaşı nasıl daha iyi hissettirmeyi bilirler.
They know how to cover the evidence of a messy breakup... to compensate for what their children might be missing... and to spare the feelings of a loved one whose taste they may not share.
Karmakarışık bir ayrılığın izlerini örtmeyi çocuklarının özlediği her şeyi telafi etmeyi... ve sevgilerini, damak tatlarını paylaşmadıkları kişilerle paylaşmayı iyi bilirler.
You're so messy, are you crazy?
Çok pasaklısın, deli misin sen?
It's messy.
Çok dağınık.
It's, like, so messy in here.
Burası çok dağınık.
Messy hair.
Saçların karışık.
Women are less messy.
Kadınlar daha az pislik yaratır.
I believe war is very messy, and unless you're in the middle of it, it's easy to point the finger.
Savaşın çok karmaşık olduğuna inanırım. İçinde değilsen, birini parmakla göstermek çok kolaydır.
Messy place, the mainland.
Karışık yer, anakara.
It just looks awfully messy.
Yılan hikayesi gibi.
Hugs, messy kisses.
Kucaklasmalar, pervasizca öpücükler falan.
I mean, because when I dumped her, it was messy, and I hurt her.
Yani, onu terk ettiğimde dağıImıştı garibim. Kalbini kırmıştım! - Max, bize söylüyorsun.
Primary's thinking romance-gone-bad, but those are always so messy.
Öncelikle düşünüyorum ki, bence kötü giden bir aşk üçgeni. Ama onlar hep dağınık olur.
This is getting messy.
Bu iş gittikçe karışıyor.
Man, you guys sure are messy!
Amma pasaklısınız be!
Like life, revenge can be a messy business...
Hayat gibi, intikam da karmakarışık bir iştir.
It always gets so messy here.
Burası her zaman çok dağınıktır.
Well, messy class-action lawsuit about a year ago.
Bir yıl önce tartışmalı bir dava olmuş.
Just a bit of a messy one, mate.
Ortalık fena oldu, dostum.
How'd you get her to do something so messy?
Böyle bir şeyi ona nasıl oldu da yaptırdın?
I know, it's a little messy, but you know what?
Biraz dağıttığımı biliyorum ama temizleyeceğim.
I was the messy one, which is why she broke up with me.
Kız da o yüzden terk etti beni zaten.
Oh, Cam! "Life is messy. I love chaos."
"Hayat karışık, kaosu severim."
It's dirty, and messy and full of loose double insulation.
Tozlu, dağınık ve gevşemiş çift katlı yalıtım köpüğüyle doluydu.
So unless you like it messy, now might be a good time to start arranging some restroom runs.
Ortalığın kirlenmesini istemiyorsanız tuvalet turu düzenlemek için iyi bir zaman olabilir.
But I can't remember. So messy.
Ama hatırlayamıyorum.... çok bulanık....
Yeah, I mean, I like your balling method, but it's just kind of messy.
Senin yumrulamanı seviyorum ama biraz pasaklı bir yol.
Messy stabbing... messy scene... clean getaway.
Dağınık bıçaklama... dağınık olay yeri temiz bir kaçış.
So, messy dog pound guy has three trophies from the three Taunter crimes.
Yani köpek barınağındaki pasaklı adamın üç Alaycı cinayetinden üç hatırası var.
If you try to box me out, Gemma, I swear to God, I'll get a lawyer and make this shit loud and messy.
Eğer beni dışarıda bırakmaya çalışıyorsan, Gemma, yemin ederim ki bir avukat tutar ve bu olayı gürültülü bir hale getiririm.
Firefighters get into some messy situations.
İtfaiyeciler kötü şartlarda çalışabiliyorlar.
It is so messy, sorry.
Çok dağınık, kusura bakma.
I don't know Kaan, I am so messy now.
Ne bileyim Kaan ya, ben ne dediğimi biliyor muyum?
It's a little messy
Ev biraz dağınık.
First it's hot, then it gets messy, and then it ends, and then it gets even messier.
İlk olarak çok seksidir, sonra işler karışır ve sonra bittiğinde işler daha çok karışır.
It's just... Messy.
Sadece durum biraz karmaşık.
The place might got a little messy but it was urgent, I'm after a big business.
Ortalık biraz dağılmış olabilir ama ne yapayım acil lazım oldu kızım yani. Büyük bir işin üzerindeyim.
It would get messy if we get found out.
Biri anlarsa, kötü olur.
Because of me, you've been pulled into this messy situation.
Seni bu karmaşaya sürüklediğim için.
Um, I'm not sure if you know it, But I'm going through a rather messy divorce at the moment.
Haberin var mı bilmem, ama şu anda çok zorlu bir boşanma sürecindeyim.
It's messy.
Pis bir durum.
This gets messy and I'm not going to have any choice.
Kötü bir sorunumuz var ve başka seçeneğim yok.
It's... it's messy.
Tüm bunlar karmakarışık.
So now we do it messy.
Şimdi orayı dağıtabilirim.
You would rather have some dirty, messy lump of wood that just sticks out of the ground?
Topraktan kirli, karmaşık kıymıklar çıkmasını mı tercih ediyorsun?
It's too messy.
Gerçek, çok karışık.
Lulu was about eight months old and things had started to get sort of... messy with Jack.
Lulu aşağı yukarı 8 aylıktı ve Jack'le ilişkimiz kopma noktasına gelmişti.
It's a bit messy right now.
Biraz dağınık.
Life is messy sometimes.
Hayat da bazen dağılır.
Aah! Body falls from this height, it's messy.
Bir bedenin bu kadar yüksekten düşmesi oldukça pis olur.
Sorry it had to be so messy.
Çünkü yere dizlerinin üstüne çöktün tıpkı ölmek isteyen bir köpek gibi.