Minimalist tradutor Turco
49 parallel translation
Perhaps innovative, in a minimalist way.
Belki azıcık da olsa, yaratıcı.
The ultimate minimalist.
En ulu minimalist.
I'm sort of cultivating this minimalist vibe.
Minimalist bir çizgi oturtmaya çalışıyorum.
As you can see the pseudo-facade was stripped away to reveal a minimalist rococo design.
minimalist rokoko tarzını ortaya çıkarabilmek amacı ile ön cephe sökülüp atılmış.
He's becoming a minimalist.
Minimalist olmaya karar vermiş.
I think Maris is rather attractive in a minimalist sort of way.
Bence Maris çekici bir kadın. Yani yüzüne bakılabilecek kadar.
So he starts this minimalist- - You ever hear this minimalist joke?
Hiç minimalistle başlayan şaka duydun mu? - Yo. - Öyle başlıyor.
With music and lyrics by New York minimalist composer Philip Glass!
Söz ve müzik New York'lu müzisyen Philip Glass'a ait.
- Very minimalist.
- Çok minimalist.
What do you think? Pretty minimalist. Isn't it?
Minimalize güzellik değil mi?
"Minimalist" I think is the word.
- Ben sadece- - - Sanirim minimalist deniyor.
Sarah, for the record you are kind of voluptuous in a minimalist sort of way.
Sarah, kayıtlara geçmesi açısından az da olsa şehvetlisin.
Look, I believe that your life is like a minimalist Japanese film.
Bak hayatının basit bir Japon filmi gibi olduğuna bahse girerim.
You know, one of those fancy, minimalist places where you barely have a stool to sit on while you drink your $ 8.00 bottled water?
Biliyorsun, böyle güzel, minimalist bir yerde bir şişe suya $ 8.00 verdiğin halde.. .. oturmak için bir sandalyeyi zor bulursun.
I like the minimalist direction your work's taking. I like the minimalist direction your work's taking.
Çalışmalarındaki minimalist yaklaşımı seviyorum.
You're going to hand him over to us, or I'm ordering Adam to use whatever force necessary to bring you and your cohorts back to sample the minimalist charms of our basement holding cells.
Onu bize teslim edeceksin yoksa Adam'a seni ve suç ortaklarını, sadelikten yana örnek teşkil eden bodrumdaki nezarethanelerimize getirmesi için ne tür kuvvet gerekirse uygulamasını emredeceğim.
It's quite, uh, minimalist.
Oldukça, uh, minimalisttir.
I think it should be very minimalist.
Bence gayet minimalist olmalı.
- A minimalist family room?
- Minimalist bir aile odası mı?
You said he leads a minimalist lifestyle.
Minimalist bir yaşam sürüyor demişsiniz.
Then we could get a more minimalist chair with it.
Yanına da daha minimalist bir sandalye koyabiliriz.
Simple, minimalist, serene.
Basit, minimal, huzurlu.
I wanted to subtly reference these medieval triptychs, but use a more contemporary, minimalist design.
.. ben bu örneklemleri yapmak zorunda hissettim kendimi.. ama çoğu qeçici ve sadece kafamda çizdiğim bikaç şey.
Harry Manfredini took the minimalist approach and it works to a perfect effect.
Harry Manfredini minimalist bir yaklaşım gösterdi ve mükemmel bir etki ortaya çıkardı.
Oh, um, we wanted a more, uh, minimalist life.
Oh... Hm. Biz daha çok sade bir hayat istedik.
The whole minimalist thing never really blew my hair back, but hey.
Minimalist akım beni hiçbir zaman heyecanlandırmadı ama olsun.
Was Webb a fan of minimalist decor?
Webb minimalist dekor hayranı mıymış?
Minimalist.
Minimalist.
She was a minimalist.
Minimalist değildi.
He is the master of pared down décor.
Minimalist dekorların ustasıdır.
People say that realistic acting began with Marlon Brando in America, but look at Ruan here, her weariness, her understated gestures, her body language.
İnsanlar gerçekçi oyunculuğun Marlon Brando'yla başladığını söyler. Ama bir de Ruan'a bakın, bıkkınlığına minimalist mimiklerine, vücut diline.
- It's minimalist.
- Bu minimalist.
Denis films the fight minimally without testosterone.
Denis kavgayı minimalist bir şekilde, testosteron yaymadan çeker.
Something minimalist, like...
Basit bir şey, mesela...
His furniture is upscale minimalist.
Mobilyaları en lüksünden minimalist.
Lead a more minimalist lifestyle.
Daha minimalist bir hayat tarzı edinebilirim.
Thank you, Wade, for that, uh, minimalist performance! Very post-modern.
Bu küçücük post modern performans için çok teşekkür ederiz Wade.
Maximum brain, minimalist body.
Maksimum beyin, minimum vücut.
Minimalist.
- Sadelikten yana demek.
Beautiful, simple lined architecture.
Güzel, minimalist ve mimari yapısı iyi.
I admire the minimalist touch.
Minimalist tarzı takdir ederim.
It is a more minimalistic kind of arrangement, yes.
Bu biraz daha minimalist türde bir düzenleme, evet.
Still going for a minimalist vibe?
Hâlen minimalist mi takılıyorsun?
You know, I see you're going for the small, minimalist approach to the balcony.
Bu arada, balkon için küçük, minimalist bir yaklaşım içinde olduğunuzu fark ettim.
Not so small and minimalist now, is it, big boy?
Küçük ve minimalist değil artık, değil mi koca oğlan?
Your colleagues often take refuge in a more intimate cinema, more minimalist but you've always set your stories in the present.
Meslektaşlarınız daha samimi filmler yapıyorlar minimalist ama sizin filmleriniz hep günümüzde geçiyor.
~ No, minimalist.
- Hayır minimalist.
But I really like the minimalist.
Aksi halde mutlu minimalizmim.
04, 00 : 32 : 14 : 04, the cinema's acknowledged masters of transcendental simplicity.
Dizinin yaratıcısı ve yıldızı Jack Webb her bir bölümü, ancak Ozu ve Bresson gibi sinemanın en önemli... minimalist ustalarıyla kıyaslanacak bir özenle çeker.