Minnow tradutor Turco
66 parallel translation
Now, the night liftman, Minnow...
Şimdi, gece asansörcüsü, Minnow...
I'll turn him into a minnow.
Şimdi onu bir golyan balığına çevireceğim.
"An outraged minnow battling against the tides of injustice."
"Küçük bir balık adaletsizliğe karşı mücadele veriyor"
- That's a minnow.
- O küçük bile.
Except... the S. S. Minnow, James.
Ancak... SS Minnow, James.
The S. S. Minnow.
SS Minnow.
'Skipper's OK but sometimes I feel like I'm on that island'and Gilligan can be so stupid sometimes...' If it wasn't for the courage of the fearless crew, the Minnow would be lost, and you are too.
Kaptanlar iyi ama bazen kendimi o adadaymışım gibi hissediyorum Gilligan da bazen çok salakça olabiliyor korkusuz ekibin cesareti olmasaydı Minnow da sen de kaybolabilirdiniz.
Well this year I am not going to be a minnow.
Eh bu sene ben yem balığı olmayacağım.
The USS Minnow was no bigger, and it fit Mr. Howell's money the Professor's tools, Ginger's clothes- -
"The USS Minnow" büyük değildi, ve içine Bay Howell'ın parası profesörün aletleri, Ginger'ın giysileri sığdı.
Where are you guys takin'the Minnow?
Çocuklar Minnow'u nereye götürüyorsunuz?
- The S.S. Minnow Johnson.
- S.S. Minnow Johnson.
- The S.S. Minnow Johnson? Funny.
- S.S. Minnow Johnson mı?
A minnow can get entangled in underwater snags...
Yapay balık yemi, su altındaki ağaç parçalarına takılabilir...
It's very hard for the grouper to isolate a single minnow.
Hani balığının tek bir tane galyon Balığı bile yakalaması zordur.
It's OK, Minnow.
Senin adın ne? Mavi Balık.
- What's your name? - Blue Minnow. When I ask your names, I want the ones your parents gave you.
Tamam millet, size isimlerinizi sorduğumda ailenizin size koyduğu isimleri istiyorum.
- ( Booth ) Blue Minnow.
Mavi Balık.
Did you, Abigail, have a relationship with Warren Granger? Or did the Blue Minnow have a relationship with Citizen 14?
Abigail, senin Warrenla bir ilişkin var mıydı, veya Mavi Balık'ın Yurttaş 14 ile bir ilişkisi var mıydı?
I'm a minnow.
- Ben bir balığım.
This thing looks like a real minnow.
Bu şey gerçek bir balık gibi.
You've flipped the minnow, so you can catch the big fish, right?
Yem gibi davranıp, büyük balığı yakalayacaksın, değil mi?
You playing a minnow, there, Connie.
Yapma balık gibi o Connie.
Gus, if Larry's a minnow, you must be a shrimp.
Gus, Larry yapma balıksa sen karides olmalısın.
To a minnow in the atlantic.
Atlantik'de küçük bir balık.
I was showing a minnow!
küçük bir balık gösteriyordum!
Minnow.
küçük bir balık.
He was just showing me a minnow.
bana sadece küçük bir balık gösteriyordu.
In this world you're either the barracuda or you're that little minnow swimming around like this.
Bu dünyada ya avcı balıksındır ya da ortalıkta böyle dolanan yem balığısındır.
My brother come up here today to borrow my minnow bucket, because he's going fishing with Bobby Bell this afternoon.
Kardeşim bugün buraya kovamı almak için uğradı. Balığa gidecekti. Bobby Bell'le, öğleden sonra.
If catching fish in the dark is impressive imagine eating a slippery minnow ( Ã × ÅµÓã ) with no hands while hanging upside down
Karanlıkta balık yakalamak sizi şaşırtıyorsa bir de bu kaygan balığı baş aşağı sarkarak ellerinizi kullanmadan yediğinizi hayal edin.
- We're the minnow.
- Biz ufak balığız.
What's wrong with the S.S. Minnow back there?
S.S. Minnow'un nesi var?
Oh, and Kylie, thank you for the minnow.
Ha Kylie, sazan için teşekkürler.
When I look down this table, with the exquisite feast set before us, I see two terrific lawyers, a skilled pediatrician, a wonderful chef, a savvy real estate agent, an excellent tailor, a crack accountant, a gifted musician, a pretty good minnow fisherman, and possibly the best landscape painter working on the scene today.
Muhteşem bir ziyafetle donanmış masada oturanlara baktığımda iki mükemmel avukat, yetenekli bir pediatrist ve harikulade bir şef, becerikli bir emlakçı, muhteşem bir terzi, görkemli bir muhasebeci, yetenekli bir müzisyen, iyi bir balıkçı ve dünyanın en iyi manzara ressamını görüyorum.
Minnow, you will lead the processional.
Minnow, bu işle sen ilgileniyorsun.
Minnow?
Minnow?
- Minnow!
- Minnow!
Minnow!
Minnow!
- Minnow?
- Minnow?
Make sure you're a shark too. And not a minnow.
Sen de bir köpekbalığı ol hamsi değil.
Does that make me a minnow? Am I a minnow?
Hamsi mi oldum yani?
- [sobbing] I'm a minnow.
Gerçekten hiç bilmiyorum.
Because I'm a minnow on the inside.
Boyumdan ötürü değil her şeyimle bir hamsiyim ben!
Been a while since that minnow been swimming.
Bu küçük balık da yüzmeyeli bayağı oldu.
That's a big fish. It's a minnow, but it's our minnow.
Levrek diyelim, ama bizim levreğimiz. *
And all he did was bring us to the SS Minnow here.
Tek yaptığı bizi bu eski balıkçı teknesine çağırmak. Evet, sattı resmen.
You give me a minnow and I'm all over it.
Elime golyan balığı veriyorsun.
Okay, Minnow.
Tamam, küçük balık.
Hey, Minnow.
Selam, küçük balık.
If the minnow's under the size limit, I'll go fish for the whale.
Golyan balığının nesli koruma altındaysa, ben de balina avına çıkarım.
♪ the minnow would be lost ♪
Aman Tanrım.