Motivation tradutor Turco
991 parallel translation
It has been the strongest motivation for human actions... throughout centuries.
Aşk, yüz yıllar boyunca, insan davranışlarının ardındaki en güçlü neden olmuştur.
We have no possible idea of the motivation.
- Nereden başlayacağımızı bilmiyoruz.
You want to know the ( what do you call it ) motivation?
Bunu neden yaptığımı biliyor musun?
Now the construction is motivated by the characters reaction to the motivation...
Düzenleme karakter motivasyonu ile motive edilir.
I suggest Krasnogorski's Primary Violence Motivation, or Serov's The Unilateral Suggestion to Self-Destruction.
Krasnogorski'nin "Temel Şiddet Motivasyonları" nı öneririm, Ya da Serov'un "Tek Taraflı Kendini Yok Etme Telkinleri" ni...
Was the motivation absolutely clear?
Motivasyonum apaçık belirgin değil miydi?
Completely accidentally without even an unconscious motivation, I have no doubt at all.
Tamamen kazara bilinçli bir hareket değildi, bundan hiç kuşkum yok.
I've never met one who has Charly's motivation.
Charly'deki motivasyonu bugüne kadar başka kimsede görmedim.
You mean love as motivation?
Yani, motivasyon olarak aşk mı?
In order to provide what is termed "further motivation" this group have been told that they will find water half-way to the American flag
motivasyonlarını arttırmak için bayrağın yarı yolunda su bulacakları söylendi
I'm a motivation research specialist.
Ben yönelim araştırma uzmanıyım.
"Motivation Research And Its Value In Advertising,"
"Yönelim Araştırması ve Reklamcılıkta Değeri,"
I just thought that with your knowledge of behavior and motivation...
Bunu senin davranış ve yönelim bilginden hareketle düşündüm...
I would like to understand the basic motivation
Ben temel güdüyü anlamak istiyorum.
Plenty of motivation there, I should think.
Bence cinayet için yeterince motivasyon var burada.
False consciousness maintains its absolute power... only by absolute terror, where any true motivation is ultimately lost.
Bu yanlis bilinç tüm gücünü yalnizca tüm gerçek sebeplerin nihai olarak gizlendigi tam bir terör yönetimiyle saglayabilir.
And Marlo had no motivation.
Marlo'nun bunu yapması için nedeni yoktu.
And yet he speaks of something called synchronicity - events having a coincidence in time, creating the feeling that a deeper motivation is involved.
Şimdi "Senkronizasyon Kuramı" diye bir şeyden bahsediyor. Olaylar zaman içinde bazı tesadüflere yol açar. Bu yüzden daha büyük güçlerin işin içine karıştığını hissedersin.
Two stiff fingers, a little motivation.
İki kazık gibi parmak motivasyon olur.
Just gives you the motivation to train harder.
Kendine antreman yapabilecek motivasyonu sağla yeter.
They could easily have won, but they lacked... the motivation and inspiration.
Kolaylıkla kazanabilirlerdi ancak motivasyon... ve ilham konusunda sıkıntıları vardı.
I decided to include this story in my study because it supports an unusual human motivation.
Çalışmama bu örneği de dahil etmeye karar verdim çünkü alışılmadık bir insan hevesi içeriyor.
If a bypass exists, piranha haven't the intelligence or the motivation to find it.
Eğer bir geçit varsa, piranhalar onu bulacak kadar zeki varlıklar değillerdir.
No training, no education. And motivation? Forget it.
Eğitimleri yok, bir motivasyonları yok.
When our own internal investigation revealed the truth, naturally we understood Mr. Steele's motivation.
Soruşturmamız gerçeği ortaya çıkardığında doğal olarak Bay Steele'in amacını anladık.
And anyway, you got a lot better motivation than I do... your ass.
Sizin motivasyonunuz benimkinden güçlü. Kıçınız.
Some people, you know, they they can distract themselves with ambitions and motivation to work, you know, but it's not for me.
Bazı insanlar vardır hırsları ve çalışma konusundaki motivasyonlarıyla kendilerini oyalayabilirler. Ama bu bana göre değil.
Perhaps you need a little more motivation.
Belki birazcık motivasyon iyi gelir.
Motivation's your department.
Bunu araştırmak sizin bölümün sorunu Şimdi nerede?
In fact, his relationship with... The killer's motivation is to eliminate what he calls corruption.
Ancak kurbanın sapkın eğilimi, katili motive edip baştan çıkartıyor.
I'm a black man. You do not understand or get... the motivation of the black man, you understand? "
" Siyah adamın neyi neden yaptığını anlayamazsın sen.
The oldest motivation known to mankind.
İnsanlığın bilinen en eski dürtüsü.
Motivation. # # It's the lure of easy money # #
Dürtü.
I assumed there was a bit of motivation...
Ben bir motivasyon biraz oldu varsay? l? r...
That they, without any motivation, hit my wife... and other of our fellow neighbours.
Onlar ki, herhangi bir motivasyon olmadan, Kar? ma vurdu... ve bizim dost kom? ular?
See what you can do with the proper motivation?
Uygun sebeplere sahip olunca neler yapabildiğinizi görüyor musunuz?
All they need is a little motivation.
Biraz tahrik edilmeleri gerekli, tabii.
He lacked the motivation
Onun motivasyon eksikliği vardı.
What was your motivation?
Motivasyonunuz nedir?
You people have not given Private Pyle the proper motivation!
Sizler... Şaban'a gerekli motivasyonu veremediniz!
Please. I'll give her a motivation.
Lütfen onu canlandırmalıyım.
I think we all understand your real motivation here, Vera.
Bu hareketinin gerçek nedenlerini sanırım biliyoruz, Vera.
Feeling, bri- - Motivation!
Hisset, Bri! Motivasyon.
You haven't said anything about character or motivation!
Karakterle ya da amaçlarıyla ilgili hiçbir şey söylemedin.
What type of motivation do you require?
Ne gibi bir motivasyon istiyorsun?
I can't help but believe... that some of the motivation behind that decision... was a fear that... Adams may be vindicated at a retrial.
İster istemez, bu kararın arkasındaki motivasyonun Adams'ın mahkemede aklanabileceği korkusundan kaynaklandığına inanıyorum.
I must be able to question this witness regarding motivation.
Bu tanığı, motivasyonuyla alakalı sorgulamak zorundayım.
The motivation seems improbable to me if that married couple were really Catholics.
Eğer amaçları buysa ve o çift gerçekten Katolik ise böyle bir şey yapmazlardı.
This is the only motivation I know. It seemed quite genuine that evening.
Bildiğim tek amaçları vardı, bana yeterince sahici göründü.
Reason and motivation for this film were the experiences of the student from Passau
Bu film, Anju Rasmus ve ailesinin başlarından geçen olaylara dayanmaktadır.
Your motivation and the motivation of the...
Bir senin motivasyonun vardı, bir de karakterin motivasyonu.