Mover tradutor Turco
219 parallel translation
The mover might know where he is
Belki nakliyeci nerede olduğunu biliyordur.
She's a real slow mover.
O gerçek bir kanı ağır.
The mover phoned me.
Nakliyeci telefon etti.
Mr. Sears, Joanna Camden... is waiting over here by the Earth Mover, so why don't we have the pictures taken?
- Bay Sears, Joanna Camden buldozerin yanında bizi bekliyor. Gidip bir fotoğraf çektirelim mi?
William slade, Prime mover in these atrocious crimes, Who set them on from some misguided loyalty to the royal family he served,
William Slade bu suçların birinci derecede faili hizmet ettiği kraliyete sadakati yanlış yönlendirilmiş ya da tamamen bilinçli bir ajandı.
I was a furniture mover, unemployed.
Mobilya taşıyıcısıydım, şu an işsizim.
This must be one mother of a mover.
Harika bir alet olmalı. Ne düşünüyorsun, Ford?
Just sent some mover this morning to get the rest of his things.
Sadece bu sabah eşyalarının kalanını almaya geldi.
A mover named Costelada.
Costelada adında bir taşıyıcı.
He`s a mover, who lives with his mom
O nakliyeci. Annesiyle yaşıyor.
A mover, a shaker.
Ortalığı sallayacağım.
Mover : WATCH YOUR BACK.
Arkana dikkat et.
Second mover :
Tamam.
Mover : THIS FOR THE LIVING ROOM?
Bu oturma odası için mi?
Second mover : YEAH.
Evet.
A mover. A shaker.
Aktif, dinamik, canlıyım Erkeğim.
Fast-mover bogey at heading 070.
070'e doğru çok hızlı bir düşman var.
We've got a fast-mover, coming hot and heavy.
Çok hızlı bir düşmanla temas kurduk.
Fast-mover at your 1 : 00.
1 : 00 yönünüzde çok hızlı düşman var.
They almost made off with our mover and shaker, Max Shreck.
Neredeyse bizim şu müthiş Max Shreck'i kaçıracaklardı.
We'll get a boat mover.
Bir tekne transfercisi ile anlaşırız.
- Why doesn't he just pay a mover?
- Ne diye bir nakliyeci tutmuyor ki?
Yes, but my father was a piano mover, so....
Evet, ama babam evlere piyano nakliyatı yapardı, yani...
Um, you're a lovely mover.
Cıvıl cıvılsın sen.
You're a lovely mover.
Seni tatlı hırsız.
- No, really. I've hired a mover.
- Hayır gerçekten taşıyıcılarla anlaştım.
I'm going to be a mover and a shaker.
Gidişata yön veren biri olacağım.
He's a fast mover.
Hızlı harekete geçen biri.
I'm sorry. No, I mean as a mover.
Yani taşıyıcı olarak.
Meet your new piano mover.
Yeni piyano taşıyıcısıyla tanışın.
This is our file on your man, Francisco Cindino, son of Eduardo... prime mover of narcotics from Colombia.
Adamımızın dosyası, Francisco Cindino, Eduardo'nun oğlu... Kolombiya'nın en iyi uyuşturucu tüccarı.
- A mover.
- Nakliyatçı.
Well, time is money, Dad... and my time is worth a lot more than a mover's... so I'm afraid the cheque is gonna have to do.
Vakit nakittir, baba ve benim zamanım bir kaç şeyi taşımaktan daha önemli korkarım bunu gönderdiğim çekle yapacaksın.
- You were a mover?
- Sen nakliyeci miydin?
You're just gallivanting around in my suit, pretending to be a mover and a shaker.
Benim elbisemi giyip, büyük adam havalarında gezip tozuyordun değil mi?
Churn it up with your lawn mover, sweep it off your porch there. - Pain in the neck.
Bahçenizi, verandanızı sürekli temizlemek oldukça zahmetli olmalı.
This guy's a real mover and a shaker, Sarge.
Adam çok hızlı ve çevik çavuş.
Tell you what, you're a bloody good mover, you, aren't you?
Bir şey diyeyim mi? Çok iyi dans ediyorsun.
What a hard-working mover.
Oraya geçmek için çok mu çabaladın?
I mean, are we dealing with a salesman, maybe a mover?
Adam satıcı olabilir mi, ya da taşımacı falan?
Not only are you a bad mover, but also a terrible baker!
Sadece kötü bir nakliyeci değil, aynı zamanda berbat bir ekmekçisin!
- And I'm a mover.
- Ben de nakliyeciyim.
There was a Z-Mover video game on the floor next to the vic.
Yerde, kurbanın yanında Z-Oynatıcı bir video oyunu vardı.
Murder by Z-Mover.
Z-Oynatıcı ile cinayet.
We went up there to party'cause the boss was out of town, and I saw the Z-Mover first, but Teddy...
Patron şehir dışında olduğundan, oraya parti için gitmiştik ve Z-Oynatıcı'yı ilk önce ben gördüm ama Teddy...
Z-Mover.
Z-Oynatıcı.
- The earth-mover.
- Toprak kamyonu.
He's a mover.
Ortalıkta gezer.
This is the Midnight Mover.
Midnight Mover konuşuyor.
I thought I was a fast mover.
Ben de kendimi bu işlerde hızlı sanıyordum.
I HEAR HE'S A REAL MOVER.
Allah yürü ya kulum demiş.