Mutilated tradutor Turco
504 parallel translation
He cures deformed children and mutilated soldiers.
Deforme çocukları ve sakatlanmış askerleri iyileştiriyor.
In a bank in Arizona, a man's face was mutilated, burnt.
Arizona'da bir bankada, bir adamın yüzü mahvoldu, yanarak.
They mutilated him and tortured him.
Ona işkence edip sakat bıraktılar.
You've never seen men killed and mutilated and bodies of women burned... and babies dragged from their mother's arms and dashed against -
Siz adamların nasıl öldürüldüğünü ve parçalandığını görmediniz ve kadınların yakıldığını... annelerinin kucaklarından alınan bebeklerin nasıl deşildiğini...
MAN'S HORRIBLY MUTILATED BODY FOUND AT'PORT OF SHADOWS'
GÖLGELER LİMANI'NDA PARÇALANMIŞ BİR VÜCUT BULUNDU
In what way was the body mutilated?
Ceset ne şekilde parçalanmıştı?
Whenever there was a funeral of some old chap in the neighborhood they dug up the body and dressed it in the clothes of all their members, then they staged a fake death and mutilated the body beyond all recognition.
Her ne zaman çevrede yaşIı bir dedenin cenazesi olursa, mezarını kazıp, cesedini çıkarıyorlar, kendi üyelerinden birinin giysilerini ona giydiriyorlar, sonra da olmayan cinayeti sahneleyip cesedin uzuvlarını keserek tanınmaz hale getiriyorlardı.
They threw my child in the trash and mutilated me!
Bebeğimi alıp çöpe attılar ve beni kısır bıraktılar.
Meanwhile, any time you need me... Mutilated his left ear.
Bu arada, eğer bana ihtiyacınız olursa sol kulağını kesmiş.
His body was mutilated horribly.
Vücudu korkunç şekilde parçalara ayrılmış.
The woman inside was mutilated, without head or arms.
İçindeki kadının kolları ve kafası kesilmiş.
A mutilated body in a trunk.
Sandıktaki doğranmış ceset.
The old man did not look at the fish anymore since it had been mutilated.
Balık artık şeklini kaybettiğinden yaşlı adam artık ona bakmıyordu.
His body's been mutilated.
Bedeni parçalanmış.
I am afraid so, she was terribly mutilated.
Korkarım doğru, çok kötü parçalanmış.
I've seen the mutilated bodies, the torn flesh of three poor young girls.
Ben, üç zavallı genç kızın, doğranmış bedenlerini, parça parça etlerini gördüm.
Agent Norman has found the body of the other girl, horribly mutilated.
Ajan Norman diğer kızın cesedini buldu, korkunç bir şekilde parçalanmış.
On Day of the Race, in Salamanca, in the amphitheater of the university the francist Gen. MiIan Astray, mutilated in the war, injured in Catalonia and the Basque provinces, hears his supporters shout :
Salamanca Üniversitesindeki amfi tiyatroda, ırkdaş gününde Franko destekçisi, savaşta sakat kalan Katalonya ve Bask bölgesinde de yaralanan General Milan Astray destekçilerinin haykırışlarını duyuyordu : "Yaşasın Ölüm!"
Yomoshichi's been mutilated!
Yomoshichi'yi biçmişler!
Mutilated by a recent space disaster, now a shell of a man, unable to speak or move.
Son uzay felaketinde kötürüm kalmış, şu anda bir iskelet gibi, konuşamaz ve de hareketsiz bir halde.
And mutilated with this, stabbed through the heart.
Ve bununla kalbinden bıçaklanmış.
After delivering a Montagnard baby, on his way back to camp a month ago his friends found him about 3 clicks out beheaded, mutilated.
Bir Montagnard bebeğini teslim ettikten sonra, bir ay önce arkadaşları onu kampa dönüş yolunda 3 km ötede kötü şekilde yaralanmış ve kafası kesilmiş halde buldular.
At the bottom of the well, is hidden a mutilated red person.
Kuyunun dibinde, sakat kırmızı bir insan saklı.
Decapitated, mutilated, cut to pieces, not just in one place, but everywhere...
Baş kesmek, parçalamak, doğramak, buraya özgü değil, her yerde var...
Olsson found eight of his sheep killed and mutilated.
Olsson, koyunlarından sekizini sakatlanmış ve öldürülmüş hâlde buldu.
No man would have mutilated the bodies that way.
Kimse bir bedene böyle davranamaz.
I feel mutilated.
Sakat gibi hissediyorum.
I can't stand it this way, I feel... mutilated.
Bu şekilde tahammül edemem. Sakat gibi... hissediyorum.
And were severely mutilated.
Ciddi şekilde sakatlandılar.
They were just a little, you know... severely mutilated.
Sadece ciddi şekilde sakatlandılar.
All three victims mutilated with vitriol.
Üç kurban da kezzap ile parçalandı.
She must be lying there a few days, mutilated like the others, with gaping wounds in her neck.
Birkaç gündür orada öylece yatıyor olmalı, diğer kızlar gıbı yaralanmış, boynunda açılmış yarıklar.
a man, a woman and two children, horribly mutilated.
Bir adam, bir kadın ve iki çocuk, korkunç şekilde parçalanmış.
mutilated, mangled, torn.
yaralı, ezilmiş, parçalanmış.
But the terrible idea pairava of that it would have poisonous gas, horrible bombings, deaths, and that the children they would be mutilated.
Ama bir yandan da, işin korkunç boyutu vardı. Kimsayal silahlar veya hava saldırıları... Bunların neticesinde ölüm ve yaralanmalar.
Two chaps are mutilated and beheaded, another stabbed and thrown in a pit, and to cap it all some queen is made to eat her children baked in a pie.
İki kişi parçalanıyor ve kafaları kesiliyor, bir tanesi de bıçaklanıp bir çukura atılıyor. Ve tüm unların üstüne bir kraliçe pişirilip pasta haline getirilmiş öz çocuklarını yiyor.
Therefore, I would be greatly obliged if you could duplicate the mutilated entry of your passport there. Precisely.
Kesinlikle öyle.
I won't let my music be mutilated by those greaseballs!
O yağ topları tarafından müziğimin içine edilmesine izin vermem!
The woman's nude body was found lying on the dining room table. Badly mutilated.
Kadının çıplak vücudu yemek odasındaki masada fena halde deforme halde yatarken bulundu.
Bodies strewn around, horribly mutilated.
Cesetler ortalığa saçılmıştı, vahşice parçalanmışlardı.
He still... thinks he may learn something from our... mutilated genes.
Taybor'un verdiği veda hediyesini göstermek istedi.
Most is tedious stuff of Laureen Hobbs and two fatigue jackets muttering mutilated Marxism.
Görüntülerin çoğunda Laureen Hobbs ve Sakat Marksizm görüşünü benimsemiş iki hastalıklı adam var.
When the game warden was pulled ashore, his mutilated body represented a violent retaliation from a creature which has suffered continual abuse from mankind.
Bekçi suya çekildiğinde, parçalanan vücudu insan ırkı tarafından sürekli acıya maruz bırakılan bir yaratığın şiddetli intikamını kanıtlar nitelikteydi.
Viewing the bodies mutilated beyond recognition, I had the painful realization this disaster could be the most gruesome face of death.
Tanınamaz haldeki vücutları gördükçe bu korkunç ölüm yüzünün, en acı felaket olabileceğinin farkına vardım.
Was she mutilated in the same way?
- Aynı şekilde mi kesilmiş?
That poor woman's body was mutilated in just that savage way.
O zavallı kadının bedeni de aynı yöntemle parçalanmıştı.
Identified as prostitute Cindy Chow the mutilated corpse was found in an alley behind the City Lights Bookstore.
City Lights Bookstore'un arka sokağında bulunan parçalara ayrılmış cesedin hayat kadını Cindy Chow'a ait olduğu belirlendi.
Loss of loved ones the legions of the burned and blinded and mutilated the absence of medical care disease, plague long-lived radiation poisoning of the soil and the water.
Yanmış bir kalabalık ve kör ve sakat tıbbi bakım yokluğu hastalıklar, veba toprak ve suyun uzun ömürlü radyasyon zehirlenmesi.
They mutilated him with knives while he was still alive.
Adamı daha canlıyken bıçakla doğramışlar!
They mutilated him!
Adamı doğramışlar!
He was mutilated.
Doğranmıştı.