My gift tradutor Turco
2,387 parallel translation
- No, I think My gift will please them.
* - Hayır, Bence hediyem herkesin hoşuna gidecek birşey.
Consider it my gift to you.
Benim sana bir hediyem... olduğunu farz et.
These are my gift to you to boost morale and...
Bu hediyeler de, hepinize moral olması için.
All my entire life, I have been looking for my gift to mean somethin'.
Hayatım boyunca yeteneğimi kullanacak bir amaç aradım.
My gift to you.
Sana hediyem bu.
As far as the rest of the rent... it's my gift to you.
Kiranın kalanına gelirsek, o da benim sana armağanım olsun.
Well, that's my gift.
Tanrı vergisi işte.
This is my gift to you.
Bu da benim size hediyem.
He was marrying you, so this is my gift to him.
O seninle evleniyordu, bu ona düğün hediyem.
That was my gift to myself.
Bu da kendime hediyemdi.
Did you get my gift baskets?
Hediye sepetimi aldın mı?
I've got my purse and my gift and my gloves and my selective serotonin re-uptake inhibitor and my monoamine oxidase inhibitor.
Çantamı ve hediyemi aldım, eldivenlerimi taktım. Selektif serotonin geri almalı engelleyicimi monoamin oksidaz engelleyicimi ve anksiyolitik ilacımı da aldım.
That's always my gift to bernie's mother.
Bernie'nin annesine en iyi hediyem bu olmuştur.
I am so psyched about my gift idea.
Hediye hakkında çok iyi bir fikrim var.
I used to wonder where my gift would take me.
Eskiden, yeteneğimin beni nereye götüreceğini merak ederdim.
But there's always a cost when I use my gift.
Fakat yeteneğimi her kullanışımda bir bedel oluyor.
But he has yet to see my gift.
Ama daha benim hediyemi görmedi.
Does she like my gift?
Hediyemi beğendi mi?
My wedding gift to you.
Sana düğün hediyem.
Well, my mom's deviousness is the gift that keeps on giving.
Annemin dürüst olmaması ceremesini çektiğimiz bir kabiliyet.
Russell's parting gift to me was a story about my father.
Russell'ın bana ayırdığı hediye, babam hakkında bir hikayeydi.
- Thanks so much for coming. - A little gift. Oh my God.
- Ufak bir hediye getirdim.
That device was a gift from my ancestors. Go on.
O icat atalarımdan bir hediyedir.Devam et.
Just came to give my boy a gift.
Oğluma hediyesini vermek için geldim.
Gift from my boy.
- Oğlumdan bir hediye.
This is my gift to you, son.
Bu benim sana hediyem, evlat.
My parting gift. Caleb, chill.
Teşekkür maiyetinde.
Uh, it's a gift for my mom.
- Annem hediye etti.
It was a gift... from my mother... before she died.
Bir hediye annem vermişti ölmeden önce.
I mean, we're at my favorite restaurant, and you got me a gift.
Yani... en sevdiğim restorandayız ve bana bir hediye aldın.
My birthday gift's wearing off.
Hediyemin etkisi geçiyor.
And it was a gift from my Mother.
Ve annemin hediyesiydi.
As a token of my goodwill, I present to you a gift, these two droids.
İyi niyetimin göstergesi olarak, size bir hediyem var, bu iki droid.
S gift and my parish is not measured the size of the church.
Sana verilen takva hissi bir kilisenin boyutları ile ilgili birşey değildir.
A guy like me with a... a beautiful woman like you is... is a fantastic gift which has made my life.
Benim gibi bir adam.. sizin gibi güzel bir kadınla.. Hayatta aldığım en güzel hediye.
Think of it as my birthday gift to you.
Bunu doğum günü hediyen olarak düşün.
By the way, know where I can get driving gloves? A gift for my mechanic.
Bu arada...,... motorcu eldivenlerinden bulabilir miyim?
It's my secret gift of love to Roman.
Roman'a olan gizli sevgimin hediyesi.
But the truth is, when I look at him, I am reminded that he is the guy who gave me the single greatest gift in my life.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse ona baktığım zaman bana verdiği en güzel hediyeyi hatırlıyorum.
If I could wrap my childhood up in a bow and give it as a gift, I would.
Çocukluğum bir hediye paketi olsa alabileceğim en güzel hediye olurdu.
It's my gift, thank you.
Gözlerimle gördüm ya.
Larry, this is my first gift for kate, okay?
Larry, bu Kate'e vereceğim ilk hediye.
It was a gift from my mom.
Annemden hediyedir.
Ah, those terrapins were a parting gift from this Skidmore chick who sucked me off like I had diamonds buried in the bottom of my ball sack.
O kaplumbağaları da Skidmore diye bir hatun vermişti. Taşaklarımda elmas varmış gibi emmişti.
Keep my moves as a gift.
Hareketlerim sende kalsın, hediyem olsun.
My mom would say everybody's got their own gift ; she never did tell me how I got mine.
Annem herkesin kendisine ait bir yeteneği vardır derdi benimkini nasıl kazandığımı hiç söylemedi.
My lord, please enjoy this humble gift and steer it in the right direction.
lordum, lütfen bu mütevazi hediyemizin tadını çıkarın ve doğru yönde kullanın.
In 50 years, the car you gave me will be scrap metal, but my little gift to you will be priceless.
50 yıldır, bana verdiğin araba bi metal yığını, ama benim küçük hediyem paha biçilmez.
The artistry lays in the fact that even though the composer was German, I gave him the gift of inspiration from my own various travels through- - Well... everywhere.
Esas sanatsal niteliği bestecinin Alman olmasına rağmen tüm dünyayı gezerken edindiğim tecrübelerin ona verdiği ilhamda saklı.
It could be my, my, my birthday, Christmas, Passover gift all rolled into one!
Bu, benim doğum günü, Noel ve Hamursuz Bayramı hediyelerimin bir araya toplanmış hali olabilir.
My dear process, the poor folks would rather have dull food on their table then beautiful music for their gift.
sevgili dostum güzel müzik onların hediyesidir.