My necklace tradutor Turco
505 parallel translation
What the... that's my necklace, it's my necklace,
- Evet. - Bu benim gerdanlığım.
Give me back my necklace. And... get lost.
Kolyemi bana ver ve defol!
- I only want my necklace.
- Kimseyi suçlamıyorum. Sadece kolyemi istiyorum.
Nevertheless, he's dead because of my necklace.
Yine de benim gerdanlığım yüzünden öldü.
But I crossed you up by paying Amboy off with my necklace.
Ama Amboy'a kolyemle parayı ödeyerek planını bozdum.
The way you looked at my necklace, I didn't know.
Kolyeme baktın, bilmiyorum.
Give me back my necklace.
Gerdanlığımı geri ver.
My necklace!
Kolyem!
My necklace, you think?
Kolyem mi? Bunu mu satayım?
My necklace is broken.
Kolyem koptu.
My necklace!
Gerdanlığım!
Take my necklace.
Kolyemi al.
My necklace on Casanova!
Kolyemi Casanova üzerine oynuyorum.
- My necklace is in it.
- Kolyem.
He grabbed my necklace and twisted it.
Kolyemi yakaladı ve çevirdi.
You don't even notice that I lost my necklace and that I shortened my dress!
Altın bilekliğimi kaybettiğimin bile farkında değilsiniz.
Somebody's just stolen my necklace.
Çünkü birisi kolyemi çaldı.
That was my necklace.
Bu benim kolyem.
- Miss Piggy stole my necklace.
- Bayan Piggy kolyemi çalmış.
My necklace.
Gerdanlığım.
My necklace has been swiped.
Gerdanlığımı çalmışlar.
Where's my necklace?
Kolyem nerede?
Why do you have my necklace?
Kolyem neden sende?
If necessary, we could sell my necklace.
Ciddiyse durum, kolyemi satabiliriz.
No, but the beads on my necklace didn't shine. They're the ones that I dropped.
Hayır ama boynumdakiler de parlamadı.
Get rid of your wife and get my necklace.
Karından kurtul ve kolyemi getir.
And one more thing. Since he told me to believe whatever I want to believe... tell him that I believe that the lost necklace wouldn't be found in my father's possession.
Ayrıca neye inanmak istersem inanmamı söylediğinden beri o kolyenin onun elinden hiç çıkmadığına inandığımı söyle.
Do you remember the pearl necklace I got for my birthday?
Geçen sene doğum günümde aldığım inci kolyeyi hatırlıyor musunuz?
My favorite necklace!
Favori kolyem.
If you do, I'll print in my columns you're suspected of smuggling in a pearl necklace.
Sen hiçbir şeysin o zaman. Dua ettiğin yok, perhiz yaptığın yok.
I thought at the time that that was a very strong word to use just because you and my mother were quarreling over a necklace.
O zamanlar bunun yerinde bir söz olduğunu düşünmüştüm... çünkü sen ve annem bir gerdanlık için çekişiyordunuz.
This is the necklace my mother wore, the night my father proposed to her.
Bu annemin, babam ona teklifte bulunduğu gece taktığı kolyeydi.
My pearl necklace.
İnci kolyemi!
My pearl necklace is in that bag!
İnci kolyem çantadaydı!
Where's my daughter's necklace?
Kızımın kolyesi nerede?
If that is so, I can control that necklace with this power of my ring.
Eğer böyleyse, boyunluğu yüzüğümdeki güç ile kontrol edebilirim.
- lt was your necklace, my dear.
- Gerdanlığa bakıyordu, canım.
- My diamond necklace.
- Benim elmas kolyem.
This necklace is a token of my affection...
Bu kolye bağlılığınızın bir sembolü olacak...
At 7 PM, the necklace was in my pocket
Saat 19.00 de gerdanlık benim cebimdeydi.
Then he can keep his necklace and I'll keep my Sacred Heart.
O zaman kolyesi onun olsun, kutsal kalp de benim.
I dropped my chain necklace back in the village.
Kolyemi köyde düşürdüm.
I'm really tempted to take you along with me... but I'm just afraid that I'd awaken some morning... and find you'd made a necklace with my teeth.
Seni beraberimde götürmek için can atiyorum aslinda. Bir sabah uyandigimda... diºlerimden bir gerdanlik yaptigini görürüm diye korkuyorum.
Where I keep the necklace is no one's business but my own.
Kolyeyi nerede sakladığım benden başkasını ilgilendirmez.
A gold necklace, from my father.
Beşi bir yerde. Babam takmıştı.
- I got my eye on that necklace there.
- Şu kolyeyi beğendim.
He tore the necklace from my neck with such force, I was pulled over.
Kolyeyi boynumdan öyle kuvvetlice çekti ki yere yığıldım.
Oh, my God, the necklace!
Tanrım, kolye!
Among the jewels my father inherited from his mother was a necklace which he planned to give me on my 18th birthday, March 22.
Babama annesinden kalan mücevherler arasında 22 Mart'taki 18. doğum günümde bana vermeyi düşündüğü bir kolye vardı.
The day before my birthday, the necklace disappeared.
Doğum günümün arefesinde kolye ortadan kayboldu.
The day before my birthday Dad asked me if I'd seen the necklace.
Doğum günümden önceki gün babam bana kolyeyi sordu. Gergin görünüyordu.