English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ M ] / My parents

My parents tradutor Turco

14,493 parallel translation
The asylum was a cause close to my parents'hearts.
Akıl hastanesi ebeveynlerime çok şey ifade ediyordu.
After he left the GCPD, I retained Mr. Gordon to look into my parents'deaths.
Gotham Polis Departmanı'ndan ayrıldıktan sonra Bay Gordon'ı ebeveynlerimin cinayetini araştırması için tuttum.
You want to know if I wish my parents were alive?
Ebeveynlerimin hayatta olmalarını ister miydim?
Hugo Strange said that all this time I've been searching for the man who killed my parents... when really it was my own father.
Hugo Strange bunca zaman ebeveynlerimin katilini aradığımı ama ama o adamın aslında kendi babam olduğunu söyledi.
I saw memories from my childhood when I was a kid when my parents... no, an accident had happened.
Çocukluğumdan hatıralar geldi gözümün önüne... Annemle babam... Yok, yok, bir kaza olmuştu.
Look where all that learning got him. My parents tried to raise me Catholic,
Ailem beni bir Katolik gibi yetiştirmeye çalışıyordu ben de onlara günahlarını içlerinde saklayabileceklerini söyledim.
You called my parents?
Ailemi mi aradınız?
"because my parents are gonna teach me to respect myself " and stay away from guys like you. "
Ben aile terbiyesi aldım ve ben ve senin gibilere yüz vermem! "
My parents said if I got another parking ticket,
Ailem, başka bir park cezası daha yersem...
I dyed my hair green, got a tattoo, and told my parents we were in jail.
Saçımı yeşile boyayıp dövme yaptırdım, ve ailemize hapiste olduğumuzu söyledim.
- My parents were German. But I was born and grew up in South America.
Ailem Almanyalı ama ben, Güney Amerika'da doğup büyüdüm.
My parents followed the founder from Munich.
Ailem, Münih'ten yerleşkenin kurucusunun peşinden oraya gitmişler.
Schà ¤ fer made an exception for my parents. - Why?
- Schafer, ailem için istisna yapmış.
You asked me why my parents were allowed to have children...
Ailemin çocuk yapmalarına neden izin verildiğini sormuştunuz.
When I was a kid, my parents used to let my sister and I dip our fingers in their champagne as a treat.
Annemle babam ikizimle parmaklarımızı kadehlerine batırmamıza izin verirlerdi.
My parents were agitators.
Ebeveynlerim provokatördü.
I took revenge on someone who destroyed my parents'lives.
Ailemin hayatını mahveden birinden intikam aldım.
No, I wanted to, but my parents don't really let me watch R-rated movies. You're darn right we don't.
İzlemek istedim... fakat ebeveynlerim yaş sınırlamalı filmleri izlememe izin vermiyor.
My parents were of the Mere.
Ailem Mere'liydi.
It used to be my parents or my brother, you know?
Eskiden annemlere derdim, ya da kardeşime.
My parents were the ones that called the police.
Polisi arayan ailemdi.
Oh, thanks. My parents left it to me.
Teşekkürler, ailemden miras.
My parents have basically disowned him.
Annem-babam onu evlatlıktan reddetti.
Well, you know my parents, right?
Bizimkileri bilirsin.
My parents passed away when I was 13.
Ben 13 yaşındayken ailem öldü.
My parents!
Ailemi!
After my parents died, They left George the townhouse. Edward got the cottage, and I got this.
Ailem öldükten sonra George'a konağı bıraktılar.
The only thing my parents invented was a wand to push the buttons on the microwave from the table, so you don't have to get up.
Benim ailemin icat ettiği tek şey asaydı. Ayağa kalkmadan mikrodalga fırının tuşlarına masanın diğer ucundan basabiliyordun.
Now my parents were extremely diligent, responsible, practical people.
Annemle babam son derece titiz, sorumluluk sahibi ve mantıklı insanlardı.
Then my parents came back to Los Angeles, and I was born in'56.
Sonra annemle babam Los Angeles'a dönmüşler ve 56'da ben doğmuşum.
My parents.
Ailem.
I already emailed my parents about it.
Ben aileme söyledim bile.
I think my parents knew I needed to see the world, you know?
Sanırım ailem dünyayı görmem gerektiğini biliyordu.
My parents aren't rich.
Ailem zengin değil.
Both my parents are teachers.
Anne babam ve öğretmenlerim de.
My parents are here.
Annemler evde.
Oh, if Mrs. Wheeler tells my parents...
Bayan Wheeler annemlere söylerse...
And those are my parents.
Onlar da annemle babam.
- My parents are gonna murder me!
- Annemler beni öldürür!
- Have you met my parents?
Ailemle tanıştın mı?
I don't think my parents ever loved each other.
Bence benim annemle babam birbirlerini sevmemişler.
See, I was thinking, once all this is over and Will's back and you're not a secret anymore, my parents can get you an actual bed for the basement.
Diyorum ki, bu iş bitince Will dönünce, sen de artık bir sır olmayınca bizimkiler sana bodrumda bir yatak verir.
OK, but you cannot leave the room and you must be silent when my parents are leaving for work.
Tamam ama odadan çıkamazsınız ve ailem işe giderken sessiz olmalısınız.
My parents said that we didn't have enough money for new shoes.
Annemler bana yeni ayakkabı alacak paramız olmadığını söyledi.
When my parents get back from upstate, my brothers wanna tell them the salon got looted.
Ailem dönünce kardeşlerim güzellik salonu yağmalandı diyecekmiş.
And my parents are happy.
Ailem de mutlu.
My stupid parents are borking each other.
Aptal büyüklerim birbirini gondikliyor.
I was 5. My... parents were still alive.
5 yaşımdaydım ve ailem hala hayattaydı.
I rent an art gallery, or more accurately, my parents rent one for me.
Daha doğrusu anne babam benim için kiralar.
His parents had recently died, my grandparents, within six months of each other.
Anne babası, ninemle dedem altı ay arayla yeni vefat etmişlerdi.
You just tell your parents you're gonna stay at my place afterwards.
Sizinkilere sonra bende kalacağını söylersin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]