Nailed it tradutor Turco
835 parallel translation
If you hadn't nailed it to the perch, it would be pushing up the daisies.
Tüneğe çivilemesen ruhu şada ermiş olacaktı.
If I hadn't nailed it there, it would have muscled up to those bars and boom.
Eğer çivilemeseydim, o parmaklıkları kırardı, sonra da püf.
If you hadn't nailed it to the perch, it would be pushing up the daisies.
Eğer tüneğe çivilememiş olsaydın, çoktan gömülmüş olurdu.
You nailed it.
Onu çiviledin.
I think you woulda nailed it.
Bunu başaracağını düşünüyorum.
But there is no pattern or the computers would have nailed it.
Burada desen yok olsaydı bilgisayar ortaya çıkarırdı.
You nailed it, Jobe!
Onu çiviledin, Jobe!
You nailed it!
Çiviledin onu!
You really nailed it.
Taşı tam gediğine koydun.
Oh, I think old Frank nailed it with that stroke.
Sanırım Yaşlı Frank yine bir baş yapıt yarattı.
He nailed it... A +.
Adam yırttı, A +.
He nailed it.
Adam yırttı, A +.
Why, that barrel had wooden slats... nailed down on the top and the bottom... and there were steel bands all around it... and they left it in the middle of the desert.
Fıçının üstüne ve altına çivilenmiş tahta çubuklar vardı etrafı çelikten bantlarla sarılıydı ve onu çölün ortasına bırakmışlardı.
Yeah, but it's still a desk job. - I don't want to be nailed to a desk.
Ben masabaşı işi istemiyorum.
Mohei, why is it that men have the right to commit adultery, yet if a woman is caught, she's nailed to a cross?
Mohei, erkeklere zina yapmak serbestken kadınlar neden cezalandırılıyor?
It's like being nailed in your own coffin.
Sanki kendi tabutumuzu çiviliyor gibiyiz.
Trussed, tied and nailed to the wall, but those idiots down in Norfolk decided it'd be more sporting this way.
Bağlandı, düğümlendi ve duvara çakıldı ama Norfolk'taki salaklar bu şekilde daha sportmen davranacaklarını sandılar.
Better you should be nailed to it!
O sandalyeye mıhlanmalıymışsın!
You don't make it, I'll figure you got nailed.
Gelmezseniz yakalandınız demektir.
This house has ten rooms, two flights of stairs... and one woman to keep it all nailed down. JESSIE : That's me.
Bu ev iki katlı, on odası var... ve her şeyi yerli yerinde tutan bir kadın.
This one is nailed shut because it won't go for viewing.
Bu tabut çivilenerek kapatılmış, çünkü kimse tarafından görülmeyecek.
The coffin's nailed because it goes right to the oven Monday.
Bu tabut çivilenmiş, çünkü o Pazartesi doğruca fırına gidecek.
I discovered that the only reason it had been sitting on its perch in the first place was that it had been nailed there.
Tünekte oturmasının tek nedeni oraya çiviyle çakılmış olması.
Of course it was nailed there.
Çakılması normal.
Look, I took the liberty of examining that parrot and I discovered... the only reason it had been sitting on its perch in the first place... was that it had been nailed there.
Papağanı biraz inceledim de, ilk başta tünekte oturuyor görünmesinin tek sebebi oraya çivilenmiş olmasıymış.
Oh, well, of course it was nailed there.
Elbette oraya çivilenmişti.
If it isn't nailed down, it's mine.
Eğer o batmamışsa, o benimdir.
Then one day her husband nailed the lid on dug a hole and dropped her into it.
Derken bir gün kocası kutunun kapağını çiviledi bir delik açtı ve onu kutuya kapattı.
If anybody's to blame, it's me,'cause I oughta nailed him on that first shot.
Suçlanacak biri varsa o da benim. Çünkü o rakunu ilk vuruşta vurmalıydım.
I want it cut off and nailed to a post!
Kesip tahtaya asacağım!
Good thing we nailed him when we did, because if we had done it within the last 50 years, we'd have to contend with generations of parochial schoolkids with little electric chairs hanging around their necks.
İyi ki öldürdüğümüzde onu çarmıha çiviledik çünkü bunu geçen 50 yıl içinde yapmış olsaydık şimdi boyunlarına haç yerine minik elektrikli sandalyeler asmış dini bütün okul çocuklarıyla uğraşıyor olurduk.
'And then, one day,'nearly 2,000 years after one man had been nailed to a tree'for saying how great it would be to be nice to people for a change,'a girl sitting on her own in a small café in Rickmansworth
Ve sonra, bir gün, insanlara iyi davranmanın ne kadar güzel olacağını söyleyen bir adamın bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık 2000 yıl sonra,
'This time it was right, it would work,'and no one would have to get nailed to anything.
Bu sefer doğruydu, işe yarayacaktı ve kimse hiçbir şeye çivilenmeyecekti.
It's the same plan we nailed that Cong general with outside Khe San.
Khe San'ın dışında Vietkong generalini çivilediğimiz zamankiyle aynı plân.
Well, it sounds like we've got just about half the lid nailed down, doesn't it?
Görünüşe bakılırsa, olayın yarısı açıklığa kavuştu gibi, öyle değil mi?
They did it. MacGyver nailed that sucker.
MacGyver o aptalı mahvetti.
I've got it nailed.
Hepsini okudum.
He couldn't hack it, so he got nailed.
Başa çıkamıyordu, bu yüzden şişlendi.
We got it nailed right down to the typewriters.
Şimdi daktilo ettirdik.
It's about time they nailed that little psychopath.
O sapığı hapse atmalarının zamanı geldi.
No good, it's been nailed up
Çivi çakmış.
Well, it's a catchall for everything that isn't nailed down.
İçine her şeyi atabileceğiniz bir torba.
If it wasn't for me, your ass woulïve been nailed to the wall.
Ben olmasaydım, duvara çivilenmiş olurdun.
The debate and the game, I nailed the guy, it was a shoe in, the election.
Tartışmada ve oyunda o parlak züppeyi çiviledim, seçimi kazanacağım!
I'd nailed the compulsories, so this is it : the finals.
Zorunlu hareketleri yaptım ve işte finale kaldım.
I nailed one and it cost four and a quarter.
Ben birini hakladım. 4 dolar ve bir çeyreğe mal oldu.
Father loved it when I nailed them with some subtle point of logic.
Babam onları ustaca bir mantıkla çivilememi severdi.
Is the neck. It is as if I nailed a skewer.
- Boynuma diken batıyormuş gibi.
He nailed him. It was like "It's in his pocket" or "He's palming it."
Bildi. "İşte cebinde" veya "Avcunda saklıyor" dedi.
Question was, "How come the Daily Planet hadn't nailed down... " the Superman story since it literally dropped in our laps? "
Soru şuydu, "Daily Planet nasıl oldu da Süpermen hikayesini kucağımıza düşmeden önce yakalayamadı?"
Not that it's anywhere near as exciting... as the stories you covered on The Smallville Press... but Superman was in the newsroom, and I just about nailed down the exclusive.
Senin Smallville basınında yazdığın haberler kadar heyecanlı değil... ama Süpermen haber odasındaydı, ve ondan özel haber aldım.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72