Namus tradutor Turco
251 parallel translation
Last spark of decency, that's all.
Son bir namus kırıntısı, o kadar.
Look, Bruce, this is a debt of honor with me.
Bak Bruce, bu benim için bir namus borcu.
Self-respect matters, and decency.
Özsaygı ve namus da önemli.
- It's a debt of honor.
- Namus borcudur.
If hell can rise up in a matron's bones, to flaming youth let virtue be as wax.
Yaşlı bir kadının kurumuş damarlarını böyle azdırıp tutuşturabiliyorsan, bırakalım fazilet, namus balmumuna dönsün coşkun gençliğin elinde.
I could look the same. Except I've got ideas about modesty.
Ben de öyle görünebilirim, ama namus anlayışım buna izin vermez.
In the tent of Jethro there is dignity, honor, freedom and beauty.
Yetro'nun çadırında namus, onur, özgürlük... ve güzellik var.
I have the unwritten law on my side.
Namus kanunları benim yanımda.
The unwritten law is a myth.
Namus kanunları bir efsanedir.
There is no such thing as the unwritten law.
Namus kanunları diye bir şey yoktur.
For a chaste teacher, and daughter of a colonel, right?
Namus timsali, bir albay kızı için, doğru mu?
Poverty, chastity, and obedience are extremely difficult.
Yoksulluk, namus ve itaatkarlık oldukça zordur.
Oh, it's the same old stupid story...
Her zamanki aptal mesele. Namus meselesi.
They think it's so important. What's a poor girl to do?
Namus meselesiymiş onlara derdimi bir türlü anlatamıyorum ne yapayım yani öleyim mi?
Truth and honor, above all.
Gerçek ve namus her şeyin üstündedir.
In these parts, when a man loses at poker, he's expected to pay up.
Buralarda kumar borcu namus borcudur.
No, it was a matter of honor.
Bir namus cinayeti. - Korkmana gerek yok.
I ain't pretending'to be deserving'.
Burda namus taslamıyom.
Where I come from, we don't engage in dueling unless there's a point of honor involved.
Benim geldiğim yerde ortada bir namus meselesi olmadıkça biz düelloya başvurmayız.
It's a question of honor.
Namus davası bu.
It's always a question of honor.
Namus davaları hiç eksik olmaz.
HONOR AND FAMILY
NAMUS VE AİLE
Stop being so prudish and you could have yourself a merry old time.
Bu kadar namus düşkünü olmayı bırak, eskiden hep neşe içindeydin.
Sick with desire they mortify their flesh for pleasure... and turn on those who won't share their guilt
Tutkularının tetiği düşer de böylelerinin kanlı canlı birini görünce birden namus ehli kesiliverirler.
That may be, Chastity, but it came back up.
Olabilir, Namus Abidesi, ama ay yeniden çıktı.
It's a matter of honor, let's take him to the station.
Bu bir namus meselesi, onu merkeze götürelim.
The basis for all good is in holding the spirit in check, in humility and in piety, and above all in chastity, in patience and modesty.
Tüm iyiliklerin temeli, ruhunu kontrol altında tutmak, alçakgönüllü olmak, dindarlık ve namus her şeyden önce gelir. Sakın unutma!
- Virtue is a relative term, Doctor.
- Namus göreceli bir kavram.
♪ It's a fine, fine life! ♪ Who cares if straight-laces Sneer at us in the street?
hayat çok güzeldir... sokakta namus budalalarının bizi aşağılaması kimin umurunda?
You had to take your revenge on the virtue of this boy, show him what an ugly town this really is.
İntikamını bu çocuğun namusundan aldın. Namus mu? Ve ona buranın ne kadar adi bir kasaba olduğunu gösterdin.
Have you no sense of decency, no shame?
Namus, utanma gibi duyuların yok mu?
One has to lose all sense of decency to save oneself.
Birilerini kurtarmak için birisinin namus duygusunu kaybetmesi gerek.
Don't be so damn self-righteous with me... after all that stuff you told me about watching your brother.
Bana böyle namus taslama. Erkek kardeşini gözetlediğini anlatan sen değildin sanki.
That chastity table was givento her
Bu namus taşı üzerine kimseyle birlikte olmaz
Ms. Virgin! I'm an honorable person.
Bir kere ben ehli namus kadınım.
First, I'd begin... given that I'd be in government... first, I'd set up a work service and land project for unemployed youth.
Düzen ve namus, evet. Farz edelim, ben hükümdar olarak... İlk önce, işsiz gençleri zorla taşradaki çalışma kamplarına sokardım.
Our school has 1 2 commandments which include compassion, self-enrichment, chastity preserving the innocent, respecting elders knowing right from wrong, associating with righteous... and so on lt's all written here, read it
Okulumuzun 12 sarsılmaz prensibi vardır ; Şefkat, kendini geliştirme, namus... küçükleri koruma, büyükleri sayma... Doğru ve yanlışı ayırma, Hep adil olma ve sayre ve sayre....
I was afraid... I'd be stuck with one of those prudes.
Çok korkmuştum... o, sözde namus timsali kalacağım diye ödüm patlamıştı.
Not that I'm some paragon of virtue.
Namus timsali olduğumu söylemiyorum.
I never welshed on a bet in my life.
Kumar borcu, namus borcu.
Young women no good these days.
Genç kadınlarda namus kalmadı artık.
I guess. The honor will not wait.
Tahmin edebiliyorum, çocuklar, Namus meselesi beklemez.
It is a matter of honor!
Bu bir namus sorunuydu.
All those Stall-fed tenderfeet With their eastern Shinplaster And their sunday wives And their sunday dresses
Bütün o evcimen çaylaklar, kağıt paraları ve... pazarlıklarını giymiş kiliseye giden karılarıyla... arka kapıda hazır bekleyen bir vaizle... ancak kıçlarının namus bekçiliğini yapar onlar!
And the law is man's feeble attempt to set down the principles of decency.
Kanunlar da... insanın, namus ilkelerini... oturtmak için gösterdiği zayıf bir çabadan ibarettir.
Decency.
Namus.
And decency is not a deal!
Namus bir anlaşma değildir!
Decency....
Namus...
Decency is what your grandmother taught you.
Namus ninelerinizin size öğrettiği şeydir.
- Honor?
- Namus mu?
The girl is ours. She's the one dishonored.
Babam dedi ki ; "Lekelenen namus sadece Seyit'in namusu değil hepimizin namusudur." dedi.