English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Nanites

Nanites tradutor Turco

315 parallel translation
I studied the nanites in the sickbay supplies.
Revir stoklarındaki nanitleri inceledim.
There are nanites loose?
Gemide başıboş kalmış nanitler mi var?
You made better nanites?
Daha iyi nanitler mi yaptın?
Nanites.
Nanitler.
- These are not ordinary nanites.
- Bunlar sıradan nanitler değil.
I allowed two of the nanites to interact for a school project.
İki nanitin okul projem için etkileşime geçmesine izin verdim.
Dr Stubbs, these nanites are now working with a new collective intelligence.
Dr Stubbs, bu nanitler şu anda... yeni bir ortak bilinçle çalışıyorlar.
We can bypass the part of the computer that's affected, but if the nanites are spreading through the whole ship...
Bilgisayarın etkilenen kısmını atlayabiliriz, ama nanitler tüm gemiye yayılıyorsa...
The nanites in the upper core are all dead.
Üst çekirdekteki tüm nanitler öldü.
When you destroyed the nanites, they responded by interfering with our life support.
Nanitleri yok ettiğinizde, yaşam destek sistemimize müdahale ederek yanıt verdiler.
You may have proven that the nanites have a collective intelligence.
Nanitlerin ortak bilince sahip olduğunu kanıtlamış olabilirsiniz.
I can furnish the nanites with a schematic design of my neurological structure.
Nanitlere sinirsel yapımın... şematik bir detayını sunabilirim.
Propose it to the nanites.
Bunu nanitlere sun.
With the help of the nanites, our computer has been reconstructed in time for the experiment.
Nanitlerin yardımıyla, bilgisayarlarımız, deney zamanına kadar yeniden kuruldu.
With our experience in nanotechnology, we could introduce destructive nanites into the Borg.
Nano teknolojideki şu an ki tecrübemizle Borg'ları içten yıkacak yıkıcı cins nanitler üretebiliriz.
Nanites?
Nanitler mi?
By then, nanites may be all that's left of the Federation.
O zaman, nanitler federasyondan geriye kalan tek şeyler olabilirler.
Like nanites.
Nanitler gibi.
They were retrieved from inside the head wound by nanites that I designed to recognize unusual DNA patterns.
Benim dizayn ettiğim nano robotlar tarafında, başta bulunana yaradan çıkardığım, farklı bir DNA.
Nanites.
Nanobotlar.
Someone's injected nanites into Bruce's body.
Birisi Bruce'a nanobotlar enjekte etmiş.
The nanites are dissolving away on their own.
Nanobotlar kendi kendilerine yok oluyorlar.
- She has nanites in her blood?
- Kanında nanitler mi var?
I want to know how far the nanites have spread.
Bu nanitlerin ne kadar yayıldıklarını bilmek istiyorum.
These nanites were created by Orbanians in an Orbanian laboratory 49 years ago.
Bu nanitler Orbanlılar tarafından bir Orban laboratuarında 49 yıl önce yaratıldılar.
Urrones are given millions more nanites at birth because we are required to learn vast amounts of information quickly before neural pathways are established.
Urrone'lara doğumda milyonlarca nanit verilir çünkü çok fazla bilgiyi oldukça çabuk öğrenmemiz gerekir sinirsel yollar kurulmadan önce.
So... these nanites act as additional synapses?
O halde... bu nanitler ek sinapslar, öyle mi?
In the ceremony, an Urrone's nanites are removed, then distributed.
Bu bir Urrone'nun nanitlerinin alınıp dağıtılması törenidir.
It becomes part of their synaptic network, adding to nanites received previously.
Daha önce alınmış nanitlere eklenerek sinaptik ağın bir parçası haline gelir.
- Yes, but they can't receive new nanites.
- Evet, ama onlar yeni nanit alamazlar.
Have you ever tried teaching them without nanites?
Onlara hiç nanitler olmadan birşey öğretmeyi denediniz mi?
If the nanites have taken over the learning process and prevented normal brain development, then there's a chance their removal would make these children infant-like.
Eğer nanitler öğrenme işlemini devralmışlarsa ve beynin normal gelişimini engellemişlerse, onların çıkartılmasının bu çocukların zekalarını okul öncesi hale getirme şansı var.
So once Merrin returns, she will have this Averium and her nanites will be removed?
O halde Merrin dönünce, bu Averium'dan geçecek ve nanitleri alınacak, öyle mi?
OK, why don't we just try asking Kalan not to harvest Merrin's nanites?
Tamam, neden doğruca Kalan'a gidip Merrin'in nanitlerini hasat etmemelerini istemiyoruz?
If it were possible, I would give you one of my nanites, and then you would know that it's all right.
Eğer mümkün olsaydı, nanitlerimden birini size verirdim, ondan sonra bunun sorun olmadığını anlardınız.
- Like nanites, sir.
- Nanitler gibi, efendim.
You see how the nanites have positioned themselves along his central nervous system.
Nanitelerin merkezi sinir sistemi boyunca nasıl konumlandığını görüyormusun?
That is the nanites triggering his adrenal glands.
Işte bu nanitelerin adrenalin bezesini tetiklemesi.
I mean, the nanites simply enhance all of his existing functions.
Kısaca naniteler.. onun mevcut tüm organlarının performansını arttırıyor.
I'm working on that, but you have to understand that the nanites are molecular computers, which makes him susceptible to the same kinds of things as, well, your average desktop
Yani onu bir tür çabucak etkilenen masaüstü bilgisayarına çevirebilir.
I am doing everything that I can to help you, but you just, you can't rely on me to make this happen, and you can't rely on the nanites.
Sana yardım edebilmek için elimden gelen herşeyi yapıyorum. Ama sen sadece.. bana ve nanitelere güvenemezsin.
Hey now, you don't understand. I am messing up out there, and the only reason I'm still here is'cause of the nanites.
Bak anlamıyorsun, dışarda herşeyi batırdım ve hala burda olmamın tek nedeni lanet olası naniteler.
Sonny, get the nanites.
Sonny Nanitleri al.
We need to open that dome to inject the nanites.
Nanitleri enjekte etmemiz icin su kapagi acmamiz lazim.
We'd have to figure out a way to climb down 30 stories to inject the nanites directly into her brain.
Nanitleri direk beynine enjekte etmenin bir yolunu bulmaliyiz.
But I must apply the nanites.
Fakat Nanitleri enjekte etmem lazim.
We should be able to halt the rapid-growth effects of the nanites.
Nanitlerin hızlı büyüme etkisini durdurabiliriz.
Even if we halt the nanites'rapid-growth effect, you didn't isolate the gene with the Goa'uld genetic knowledge.
Nanitlerin hızlı büyüme etkisini durdursak bile Goa'uld'un genetik bilgisini taşıyan geni izole etmedin.
I don't know how many nanites it takes to kill a human, but eventually, I imagine they'll spread themselves too thin.
Bir insanı öldürmek için ne kadar nano gerekiyor bilmiyorum ama sonunda, az sayıya dağılacaklar.
It was laced with explosive nanites.
Patlayıcı nonetlerle doldurulmuştu.
- Because interfacing wirelessly, especially when the nanites are operating at this many computations per second, it's very taxing.
Çok karışık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]