Narrator tradutor Turco
2,458 parallel translation
Telling you that if you were standing where this disk was, You'd encounter physical injury. Narrator :
Naylonla sarılmış bir bardak kolayı 210 km hızla fırlatacağız, işte başlıyor.
Narrator : Well, it's time to put that theory to the test
Bence herşey kütleyle âlâkalı.
[laughs] good morning. Narrator : Yep, that should do it.
Dudaklarını masmavi yaptı.
Narrator : It's looking good for the myth.
Bir film kahramanının burada tutunabildiğini görmek isterdim.
Against these higher-powered weapons. Narrator :
Parmaklarım bile 5 cm değil ama kesinlikle hazırım.
So it looks like two phone books Is all you would need to stop a deer slug. Narrator :
Testimizin yarısını bitirdik.
Narrator : Well, hold the phone,'cause it looks like tory may have been wrong.
5 cm o kadar kötü değildi.
Narrator : Plus the one nestled inside the door, That's still only two phone books to stop an m14 bullet.
2,5 cm'de gerçekten parmak güçlerine ihtiyaçları var.
Narrator :
Bir saniye bile değil.
Narrator : With a bomb about to blow and no escape but down,
Adam ve Jamie...
That will give us the measurements we need, Both above and below water. Narrator :
İki arabayı karşı karşıya koyacağız ve atlı dövüş misali birbirlerine doğru yüksek hızlarda ilerleteceğiz.
I don't know. Narrator :
Daha da ciddileşebiliriz.
I'd want to get underwater'cause I wouldn't get burned. Narrator :
Jamie'nin ne diyeceğini dinleyelim.
Narrator : The team has their data
Ama er yada geç bir delik açacağız.
Yeah, that should buy us some phone books. Narrator : Clearly, bulletproofing this car
Bu bize, helikoptere tutunurken oluşan baskının alanını simule edecek.
So you bulletproof the car, make your getaway to freedom. Narrator : And that getaway will be far too dangerous
Fakat sigorta, bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi.
And this is gonna be what's steering our car. Narrator :
Sadece üstünde dururken 50-80 gram basınç oluyor.
Hey, if it's bulletproof enough, It doesn't need to go any faster. Narrator :
Hatta Jessie'nin aldığı taklit helikopterimiz bile var.
[high-pitched voice] ready. Narrator :
Gerçek bir helikopter gibi.
Narrator : Grant flicks a switch,
Ama bu gerçek bir aksiyon filmi.
It was like a shooting gallery. Narrator : There's no doubt the bullets hit their mark,
Adam ve Jamie atışlara başladı...
Narrator : Against the shotgun and the m14,
Çok dikkat edin...
At this point, the myth is looking very good. Narrator : The guys are understandably psyched.
Manken ve ben bu testin, arabadan bardak fırlatanlara iyi bir ders olacağını umut ediyorum.
Folks, welcome to the gun show. Narrator :
Şimdi hasara bakalım.
This should be fun. Narrator : Fun could be an understatement.
Jessie, Grant ve Tory hâyâllerindeki sahneyi canlandıracaklar.
Narrator : There's no denying that the phone books bit the bullet,
Saçlarım savruldu, pantolonum kaydı bluzum az kalsın çıkıyordu.
Narrator : Up next, the "dive to survive" finale
Fakat birden rüzgarı görünce yapamayacağım diye düşündüm.
Narrator : Jamie and adam are having a blast... The platform is gone.
Kokpite ulaşmak için çabalıyor birazda düşme tehlikesi yaşıyor...
In the shock-wave propagation in air as opposed to water. Narrator : Well, all is about to be revealed
Sırada, sıkı bir final Adam ve Jamie yeni bir silah getiriyorlar.
Narrator : That's right - -
Sonunda, camı vuruyor.
Narrator : Ready for detonation.
Çünkü camlar tükeniyor.
Narrator : Underwater at 5, 10, and 20 feet,
Bu takımın son camı.
NARRATOR : Reports of UFO sightings come from all corners of the globe.
Dünyanın her köşesinden UFO gözlemlerine dair raporlar geliyor.
LINDA HOWE : NARRATOR :
Fikir şu ki gerçekte bizi etkileyen bir veya daha fazla dünya dışı varlık olmuştur.
NARRATOR : Roswell, New Mexico.
Roswell, New Mexico.
NARRATOR : Today, public opinion polls indicate more than half the world's population believes aliens have either come here in the past or are coming here now.
Bügün, kamuoyu yoklamaları dünya nufusünün yarısının geçmişte uzaylılarca ziyaret edildiğimize veya hala ediliyor olduğumuza inandığını gösteriyor.
Narrator :
Namluyu dolduralım.
Narrator : And a look at the high-speed confirms jamie's suspicions. This high-speed shot tells the whole story.
Sanırım kütleden olmalı,... yada buzlu su karışımından dolayı,... buz parçacıkları,... daha fazla enerji... transfer etmesine sebep olmuş... olabilir.
Narrator :
Bir... gibi kanamam var.
Lots of pieces to cut. Narrator :...
Bunun iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum.
And you'll get to see it all. Narrator : Well, actually,
... oturtmaya koyulur.
Narrator :
Ve yanımdakine şöyle bağıracağım... " Hey!
Narrator :
Kahramanımız bir helikopter tarafından kurtarılacaktır.
Narrator :
Elbiselerin bile daha ağır.
It's time for science. Narrator :
Bakın!
Narrator :
Çünkü tekrar başladılar.
Dang, look at how many hits we got in this time. Whoa. Narrator :
Cam, sürücüyü iyi biçimde koruyor.
But she's one lucky blow-up doll. Narrator : And she's not the only one.
Camı delip sizi öldüremiyor.
Narrator :
Pekala, şimdi ne yapacağımızı açıklıyorum.
And, basically, it was that shot that stopped the vehicle. Man, these weapons are incredible. Narrator :
Becerikli, hızlı ve tekniği sanki kullanma kılavuzundan çıkmış gibi.
[laughs] Narrator :
Jamie, daha iyi isabet ettirecek bir... planı olduğunu söylüyor.