Needle tradutor Turco
3,664 parallel translation
No needle.
İğne yok.
No needle, Storm.
İğne yok, Storm.
Not a needle.
İğne değil.
Not a needle.
İğne yok.
I must get needle and thread to stitch Wiz up
Bir iğne lazım, Wiz'e dikiş atacağım.
Besides, finding ock is a needle in a haystack.
Ayrıca, Ock'ı bulmak samanlıkta iğne aramak gibi.
The source of the discomfort you're feeling is an exquisitely tooled diamond needle, the titular Widow's Tear.
Hissettiğin bu nahoşluğun kaynağı, zarifçe işlenmiş elmas bir iğne. Dulun Gözyaşı.
Long after they put that death needle in your arm, he's gonna be right here with me.
O ölüm iğnesini senin koluna sokacaklar, o da burada benimle birlikte olacak.
He has the needle.
Quesadilla!
Uh, categorize needle-movers by type of user.
Ah, kullanıcı türüne göre iğne-Movers sınıflandırır.
They told me you sought out the black canyon, went under knife and needle to slay your dreams.
Siyah vadiyi araştırdğını söylediler. Rüyalarını katletmek için bıçak altına yatmışsın.
Bullshit. That's probably a hypodermic needle.
Aşı iğnesi falandır herhalde.
Yes, you just had your skin stabbed about 100,000 times with a needle.
Evet. Az önce bir iğne derine yüz bin kere falan batırıldı da ondan.
It is much harder for a rich person To enter the kingdom of god, Than it is for a camel to go through the eye of a needle.
Devenin iğne deliğinden geçmesi zenginin Tanrı Egemenliğine....... girmesinden daha kolaydır.
To try to shift the needle of government policy is very difficult.
Hükümetin belli bir politikadaki durumunu değiştirmek zordur.
Traces of the victim's blood in the needle, and we pulled one of Diamond's prints off the plunger.
İğnede kurbanların kan izlerine rastladık ve şırınga pistonundan Diamond'un parmak izini aldık.
Bombay is a haystack and Manya is the proverbial needle.
Bombai bir samanlık gibi Manya ise muamma bir iğne.
Some clock-tower guy or have me sit on a poisoned needle or something, you know?
Saat kulesine bir nişancı koyup... veya beni zehirli bir iğnenin üstüne oturtarak öldürmek için?
No, you just offered me a needle and pipe instead, didn't you?
Tabii, onun yerine vur damara, yak cigaranı dedin değil mi?
His picture's out to every police department in the country, - but it's a needle in a...
Resmi ülkedeki her bir karakola asıldı ama samanlıkta...
Last thing I remember, someone was sticking a needle in me from behind.
Son hatırladığım, biri sanki arkamdan bir iğne batırıyordu.
There's no such thing as a needle that big.
O kadar büyük iğne mi olurmuş.
Like, putting the Obamas in the eye of a needle.
Obama ailesini iğne deliğine yerleştirme işi gibi bir şey.
A needle the size of a sword.
Kılıç kadar bir iğne.
This needle, was it... some kind of drug?
Bu iğne, bir çeşit ilaç mıydı?
Now... all it takes a narrow needle to pierce it right through there and...
Şimdi... tek yapacağımız şey buradan minicik bir delik açmak...
Some needle-neck like Alex here'll "get" me?
Alex gibi iğne boyunlu biri beni haklayacak mı?
He was doing a needle drop.
İğneli iniş yapardı.
But what he's really doing is sticking the needle in a little rubber ball he's got tucked into his arm.
Ama aslında kolunun içindeki küçük kauçuk topun içine enjekte ederdi.
This is a tiny needle in a big motherfucking haystack.
Kocaman samanlıkta iğne aramaya benziyor anasını sikeyim.
We both have needle marks on our arms, it's fucked.
Aynı zamanda kollarımızda iğne izleri var.
Finding your killer would be like finding a needle in a whore stack.
Katili bulmak, orospu yığınında iğne aramak gibi olacak.
You know, the next time your girl is gonna see you, they're gonna be sticking a needle in your arm.
Bi dahaki sefere bunu bi daha düşün
Yeah, but it's... a little different when it's your pen pal getting the needle.
Evet ama cezayı çekecek olan mektup arkadaşınsa işin rengi değişiyor.
We have a better chance of finding a needle in a haystack.
Samanlıkta o iğneyi bulma ihtimalin bile bundan daha yüksek.
Was it about the needle?
O zaman iğne hakkında?
You asked me about my needle after the bank robbery.
Banka soygunu sonrası bana iğne hakkında sormuştun.
You, you're an angel with the sewing needle.
Sen dikiş iğnenle bir meleksin.
Well, we gave his name and his photo to local police, and the FBI's department of missing persons, but it's like finding a needle in a stack of needles.
Adını ve fotoğrafını yerel polisler ile FBI'ın kayıp bürosuna verdik ama samanlıkta iğne aramak gibi.
You'll feel a little prick and then a needle.
Önce batma hissi duyacaksın, sonra da iğneyi hissedeceksin.
Look, your God brought abra to us, where a needle can cure the problem.
Bakın, Tanrınız Abra'yı bize getirdi bir iğnenin hastalığı tedavi ettiği yere.
It's the man who speaks softly and carries a big needle.
Elinde kocaman iğneyle sessizce konuşan adam söylüyor bunları.
Bloody needle in a haystack.
Samanlıkta lanet bir iğne.
Usually introduced from a dirty needle.
Genellikle pis bir iğneden bulaşır.
The needle is...
- İğne... - Yapın.
Apparently, some do-gooder doctor found you, performed a needle thoracostomy on you in the field, with a pocket knife.
Görünüşe göre çok iyi bir doktor seni buldu ve bir çakıyla sana kazanın olduğu yerde torakostami yaptı
I was there, you know, when they put the needle in his arm.
Ordaydım..
The first needle was a paralytic.
İlk iğne felç içindi.
One needle.
Bir iğne.
Why, because you're sober for five minutes, you want her to know? Why don't you go stick a needle in your arm, and leave Mia- -
Niye gidip koluna iğneni saplayıp Mia'yı da rahat- -
I'm going to thread the needle through the pipe. 5 by 5.
Babam aşağıda kaldı.