Newspapers tradutor Turco
2,432 parallel translation
It was in the Vatican newspapers and everything.
Vatikan Gazetesinde falan haberi yapılmış.
I don't care how many pizza boxes or newspapers are piled on it.
Yatağının üstünde kaç pizza kutusu ve gazete olduğu umrumda değil.
The Germans took over our newspapers and filled them with propaganda.
Almanlar, gazetelerimizi ele geçirip, içlerini propagandalarıyla doldurdular.
We can't win this war by printing newspapers, boys!
Gazete basarak bu savaşı kazanamayız, çocuklar!
I don't want to get caught for making newspapers.
Gazete basmak için yakayı ele vermek istemiyorum.
Propaganda is much more than newspapers.
Propaganda sadece gazeteden ibaret değil.
It's under the newspapers.
Gazetenin altında.
You've always shunned newspapers, dad.
Gazetelerden hep uzak dururdun, baba.
Call The Newspapers He's Got Fingers
Hemen gazeteleri çağır, parmakları var diye...
You been reading all them damn newspapers, that's how you know all this stuff?
Bütün gazeteleri okursun, o yüzden mi her şeyi biliyorsun?
Can you bring us back the newspapers?
Dönerken bize gazeteleri getirir misin?
Well, apparently newspapers have taken to calling me a one-time Marxist.
Görünüşe bakılırsa gazeteler bana bir zamanların marksisti demeyi tercih ediyor.
Now I don't read newspapers, but my impression is that the modern practice is for the journalist to write the story before the encounter.
Gazete okumam ama bence gazetecilerin günümüzdeki görevi, rakiplerinden önce yazmaktır.
No, there's no newspapers in here.
Hayır, burada gazete yok.
But to do so would mean that no source would ever speak to her again, and no source would ever speak to her newspaper again, and then tomorrow when we lock up journalists from other newspapers,
Bunu yapması, hiçbir kaynağın bir daha onunla ve onun gazetesiyle konuşmaması anlamına geliyordu.
If it beams, you will leave tomorrow in the newspapers tomorrow in the morning.
Gelirsen, polisler yarın sabah beynini duvar kağıdından kazır!
Of security, they are in newspapers.
Ben güvenlik görevlisiyim. Ben bu civarın kiralık polisiyim.
There's nothing in here but a few hundreds and some newspapers.
İçinde birkaç yüzlük ve bolca gazete kağıdı var.
This better not be old newspapers.
Eski gazeteler olmasa iyi olur.
As Ben's life could exist, coffee and read newspapers with Samantha, it would be blissful existence.
Eğer Ben'in tüm yaşamı Samantha ile beraber kahve ve gazetelerden oluşsaydı ömür büyük bir mutluluk olurdu.
Put them on buses, bars, newspapers.
Otobüslere, barlara, gazetelere koyalım.
I know he's been good to you two, newspapers, privileges, whatnot.
Sizinle iyi anlaştığını biliyorum. Gazeteler, ayrıcalıklar, falan.
Didn't you see the article in the newspapers?
Haberi gazetede görmedin mi?
Newspapers and things like that.
Kitap işte.
Newspapers, DVD rental subscription, my husband's monthly gym membership.
Gazeteler, DVD kiralama aboneliği kocamın, aylık spor salonu üyeliği.
"Free newspapers dot com". "Keen snappers don't come".
Keen Snapers gelmedi.
All the newspapers read,'Lakhan of Punjab.'
Bütün gazetelerde Punjab'ın Lakhan'ı yazıyor.
He was gonna write a story about the World Trade Center for the French newspapers and he had two photographers with him, and I thought that was pretty good publicity.
Fransız bir gazete için Dünya Ticaret Merkezi hakkında bir hikaye yazacaktı ve yanında iki de fotoğrafçı olacaktı, ben de bunun iyi bir tanıtım olacağını düşündüm.
The truth can't be found in history books nor newspapers.
Gerçek ne tarih kitaplarında ne de gazetelerde bulunabilir.
News of K-20's arrest is all over the newspapers and television.
K-20'nin yakalanma haberleri tüm gazete ve televizyonlarda.
When the... - when the newspapers and the magazines and the books talk about you and little girls, is there anything in it?
Gazetelerde dergilerde ve kitaplarda sizden ve küçük kızlardan bahsettiklerinde bunun aslı astarı var mı?
And I remember picking up Sunday newspapers.
Pazar gazetelerini aldığımı hatırlıyorum.
I was already reasonably aware of how the press functions, and their business is selling newspapers.
Medyanın nasıl işlediğinden iyi kötü haberdardım sonuçta işleri gazete satmak.
I mean, this was actually in the newspapers, in the headlines.
Yani bu gerçekten gazetelerde, baş sayfadaydı.
Oh, this goes way beyond the newspapers. This thing's worldwide.
Bu haber gazetelerle kalmayacak, dünya çapına yayılacak.
- According to the newspapers.
- Gazetelere göre.
- Did you see the newspapers?
Gazeteleri gördün mü?
I used to look at the newspapers, what they said you did to my family.
Eskiden gazetelere bakardım. Senin, aileme yaptıkların hakkında ne yazdıklarına.
He distributes newspapers. I have worked for him and Lorna too.
Gazete satıyor.
I'll need you to get me some newspapers, George.
Bana biraz gazete getirmeni istiyorum, George.
And he would get newspapers that my dad used to read, and books that my mom would like, and he'd go there and read to them, sit with them for hours.
Babamın eskiden okuduğu gazeteleri, annemin hoşlanacağı kitapları alır, oraya gider ve onlara okurdu. Onlarla saatlerce otururdu.
Newspapers are full of stuff.
Gazeteler dopdolu oluyor.
Took a look at some yearbooks and school newspapers.
Bazı yıllıklara ve okul gazetelerine göz attım.
Gotta be far away, no French newspapers.
Olabildiğince uzak, Fransız gazetelerinin günübirlik ulaşmadığı bir yer.
You have no newspapers of any description?
Hiçbir gazete yok mu?
You have no newspapers of any description? !
- Sizde hiçbir gazete yok mu?
The withholding from Lady Boynton of the newspapers that would keep her ignorant of the panic that you yourself had inspired to ensure the destruction of her empire.
Leydi Boynton'a hiçbir gazete verilmeyecekti. Böylece onun imparatorluğunu yıkmak için başlatmış olduğunuz panik dalgasından da haberi olmayacaktı.
We heard about everything in the newspapers.
Gazetede yazanları duyduk.
dead birds were so much fun, we took it up a notch, and found a place at the mall that made fake newspapers.
Ölmüş kuşlar çok eğlenceliydi. Sonra da mağazanın birinde, sahte gazete basılabilen bir yer bulduk.
Cups... newspapers... bottles... tricycle... lawn chair... un-cashed checks.
Bardaklar. Gazeteler. Şişeler.
Just from the newspapers.
- Evet ama gazetelerden okuduğum kadarıyla.