Niche tradutor Turco
231 parallel translation
What is even more interesting to think about is the warmth of this area and the sort of niche it might have created for bacteria, for example, to be swimming around.
Düşünmesi daha da ilginç olansa, bu bölgenin sıcaklığı ve bakterilerin, mesela yüzebilmesi için ne tür bir niş yaratmış olabileceği.
- And as you leave the foyer, there is a little niche.
- Fuayeden çıkarken duvarda ufak bir oyuk var.
- I know that niche.
- Biliyorum.
- And in that niche there is a statue of Venus.
- O oyuğun içinde de bir Venüs heykeli duruyor.
I was nowhere near that niche.
O oyuğun yakınlarına gitmedim.
But if you think you'll carve yourself some sort of niche with these Germans. Let me point out that we too tried to do business with them.
Fakat bu Almanlarla bir çeşit işler çevirmek istiyorsan izin ver, onlarla iş yapmak için çok çaba sarf ettiğimizi hatırlatayım.
It probably survived by eating deep sea organisms occupying a specific niche.
Özel bir çevreyi kaplayan derin deniz organizmalarını yiyerek hayatta kalmış olmalı.
Well, maybe you want my little niche, too.
Şey, belki benim küçük oyuğumu da istersin.
It's putting down roots in the community. Making a niche for us.
Hem topluma kök salmak, hem de iyi bir mevki edinmek.
To carve his niche in the edifice of time.
Zaman tünelinde kazılar yapmak.
We've selected a private niche for your brother in our Garden of Remembrance.
Anı Bahçemizde özel bir hücre seçtik.
But, doctor, a niche with a flame.
Ama doktor, güzel bir yer.
They built this ceremonial calendar so that the sun's rays would penetrate a window and enter a particular niche on this day alone.
Yılın sadece bir günü Güneş'in ışınlarının pencereden girip, burada bir iz oluşturmasını sağlayan bu törensel takvimi hazırladılar.
For example the accidental alignment of a window and a niche but there are other devices, wonderfully different.
Örneğin... şans eseri bir oyuk ya da pencere raslantı eseri burada mevcut değil.
We've carved a niche for you.
Bu senin çalışma masan.
I guess you finally found your niche... and stopped living out of that old suitcase.
Sanırım kendine uygun yeri buldun... ve o eski elbiseyle yaşamayı bıraktın.
In the absence of a repressive milieu, your societal niche has been co-opted.
Çevresel baskı olmayınca, herkes senin toplumsal mevkini yeğledi.
Alongside, an array of other herbivores coexist, all accommodated by the rich... and varied vegetation of the Serengeti, each seeking out a different niche of the food supply.
Diğer otçullarla birlikte Serengeti'nin çeşit yönünden zengin besleyici bitki örtüsü içinde yaşarlar. Her biri beslenebileceği farklı bir yer arar.
You find your niche, you stay there, you stay cool... and you be the man into your 50's and 60's.
Uygun işi bul, öylece devam et, rahat et 50'lerin ve 60'ların kahramanı ol.
Some, like Frank Capra, Cecil B. DeMille or Alfred Hitchcock, carved a niche for themselves... by excelling in a certain type of story and being identified with it.
Frank Capra, Cecil B. DeMille ya da Alfred Hitchcock gibi yönetmenler hikâye anlatımının bir türünde mükemmelleşmek ve onunla özdeşleşmek suretiyle kendilerini uygun bir mevkiye taşımış oldular.
Fuller had found a niche in "B" films and genre pictures, but when the studio system collapsed,
Ve biz bu tür propaganda filmleri yapmayız. " Fuller B filmlerde ve tür filmlerinde kendine bir yer edinmişti.
Home plate is dug up to find a niche... in the Baseball Hall of Fame at Cooperstown.
Kale işareti levhası Cooperstone'daki yerini almak üzere götürülüyor.
In the last three years, Nova communications... have carved a widening niche in the telecommunications market.
Nova iletisim, son üç yilda... telekomünikasyon piyasasinda giderek genisleyen özel bir alan yaratti.
- So you're saying she's had trouble finding her niche?
Yani uygun bir iş bulmakta zorlandığını mı söylüyorsunuz?
I'm all for representing a client zealously but arguing the morality of murder really isn't my niche.
Müvekkili şevkle temsil etmeye lafım yok ama bir cinayetin manevi yönünü tartışmak pek tarzım değil.
It's my niche.
Tam benlik iş.
You have me in a niche.
Beni belli bir yere oturttun.
I got knocked into a niche in a wall.
Ben bir duvardaki girintiye takıldım.
In doing so, it now fills an important niche itself.
Ve bunu yaparak kendisi önemli bir yemek olmuş.
It seems you've found your proper niche.
Görünüşe göre size uygun mevkii buldunuz.
People find their niche.
İnsanlar kendilerine uygun yere gelir.
But my lawyer told me it could happen. His niche is trademark law.
Ve avukatım, dün bana bunun mümkün olduğunu söyledi.
- I found my niche :
- Bana uygun işi buldum.
Find me a little niche somewhere?
Bana uygun küçük bir iş mi bulacaksınız?
Magic's a small niche market, but... well, think about it.
Biliyorum, büyü pazarı çok küçük ama.
- Hm. - Well, we found our own niche.
Biz de kendimizinkini kurduk.
Keep this grimy little ribbon with you... and come back to your niche, my little saint.
Bu kirli küçük kurdele sende kalsın ve ait olduğun mevkiye geri gel genç azizim.
Cygnus supported Free Software, filled a very essential niche because we had this great software, you could get it for nothing but you couldn't get support - they made their money by charging for support.
Cygnus Serbest Yazılıma destekti haklı esaslı bir mevkiye sahipti çünkü bu harika yazılım bizimdi onu bedavaya alabilirsiniz ama destek alamazsınız - onlar para ister destek için para gerekir.
We're becoming a niche firm on annulments.
Fesih davalarında iyi bir yere geliyoruz.
With all due respect, do you really think being a judge is your niche?
Ling, saygısızlık etmek istemem ama sence gerçekten yargıçlık yapabilecek misin?
I don't see how the university can condone this kind of niche marketing.
Üniversitenin böyle uygunsuz bir reklama nasıl izin verdiğini anlamıyorum.
You're a couple of half-bucket smalltimers, and you, because of your physical attributes, you found a niche.
Sizler amatörsünüz ve sen, fiziğin sayesinde iş buldunuz.
I've got a perfect little niche for you here in Tirania.
Sizin için Tirania'da mükemmel bir yerim var.
In all churches, there is a niche facing Jerusalem.
Bütün kiliselerde, Kudüs'ü gösteren bir girinti bulunur.
The central windows point in the direction ofJerusalem, just as that niche there points to Mecca.
Ortadaki pencereler Kudüs yönünü gösteriyor. Şuradaki küçük girinti ise Mekke yönünü gösteriyor.
But I could tell he was finally finding his niche.
Ama söyleyebilirim ki sonunda aradığı yeri buluyordu.
It seems you've found your proper niche at last.
Görünüşe göre size uygun mevkiyi buldunuz. Bu hoşuma gitti.
- Niche.
- Oyuk.
No Good finally found his niche.
No Good sonunda uygun işi buldu.
"Lo! In yon brilliant window-niche " How statue-like I see thee stand! "
İşte oradaki pırıltılı pencere nişinde nasıl da bir heykel gibi duruyor.
I found a nice little niche.
Küçük bir yer kurdum.