Nickels tradutor Turco
383 parallel translation
A dollar, please, or four quarters, ten dimes, 20 nickels.
Bir dolar, lütfen, ya da dört quarter *, on dime *, yirmi nickel *.
I guess he got fired for snatching too many nickels.
Fazla bozuk para aşırdığı için kovulmuştur bence.
- I haven't got any nickels.
- Bozuk param yok.
Forget the nickels, there you are.
Boşver bozuk parayı, telefon orada.
A steady flood of pennies, nickels and dimes drained from the purses of the homeowner, the laborer and the housewife.
Düzenli bozuk para akışı, ev sahipleri, işçiler ve ev kadınlarının cüzdanlarından.
Well, last time you told me, you were getting nickels and dimes.
Son söylediğinde beş on kuruş kazanıyordun.
It's so penny-ante she's cleaning up 12,000 a week just around a few neighborhood stores and most of the bets are dimes and nickels.
Üç kuruşluk piyango haftada 12 bin veriyor. Birkaç mahalle dükkanından. Çoğu da beş ve on sentlik.
There are lots of wooden nickels in circulation.
Etrafta çok fazla sahtekar var.
- Don't you take any wooden nickels.
- Aman ayağını denk al.
Six nickels and two slugs.
Altı tane beş, iki tane bir sent.
Right there. All those nickels.
5 sentleri dökülün.
- And then the boys pay it back by sending pennies and nickels.
devlet bize parayı vermeli çocuklar daha sonra bozuk para gönderip bu borcu öder.
He'd laid plans to make an enormous profit out of the nickels and dimes - - Scraped together by the boys of this country.
Bu ülkenin çocuklarının topladığı bozuk paralardan büyük bir kazanç sağlamaya çalıştı.
When a man like Senator Joseph Paine gets up and swears - - That I've been robbing kids of nickels and dimes.
Joseph Paine gibi biri, çocukların paralarında gözüm olduğunu söyleyip yemin edebiliyorsa...
Like you did when you worked for my dad, and he caught you stealing nickels?
Babam için çalıştığında hırsızlık yaptığını bulduğu zaman gibi mi?
You'll get it back, if I have to give it in nickels and dimes.
Geri öderim, kuruş kuruş ödemem gerekse bile.
- You wouldn't bring in two nickels.
Hemde iki dansçı. - Beş para etmezsiniz.
You'd like to have a nose like that full of nickels, wouldn't you?
5 sentlerle dolu bir burnun olmasını istersin, değil mi?
Give me some nickels, Barney.
Birkaç bozukluk ver, Barney.
Yes, that's what he deserves throwing nickels around like that.
Evet, hak ettiği de bu zaten - 5 sentleri bu şekilde harcaması.
It's been collected here and in Mexico from the pennies and nickels of poor people who don't like fascism and who believe in the work we do.
Burada ve Meksika'da faşizmi sevmeyen ve bizim yaptığımız şeye inanan fakir insanların kuruşlarıyla toplanan para.
I can even put nickels in a jukebox.
Müzik kutusuna para bile atabiliyorum.
I'm down to nickels.
Sadece bozukluğum kalmış.
Hey, send us some of those picture postcards, will you, George? Hey, George, don't take any plug nickels.
Bize fotoğraflı kart gönder, George!
I'm sorry, Pop. I didn't mean that, but I... lt's this business of nickels and dimes and spending all your life trying to figure out how to save three cents on a length of pipe.
Özür dilerim baba, öyle demek istemedim. Bu küçük paraların ve ve boru başına birkaç sent kurtarma işi.
I was tired of being pushed around for nickels and dimes... so I decided I'd write about murder.
Üç kuruş için itilip kakılmaktan bıkmıştım. Bu nedenle cinayet hakkında yazmaya karar verdim.
Tomorrow, the nickels and dimes And pennies of every sucker Goes on 776, right?
Yarın, her bir enayinin cebindeki beşlikler onluklar ve kuruşlar 776 numaraya yatar, doğru mu?
Don't you take the nickels, and dimes and pennies From people who bet, Just like every other crook,
Bu dolandırıcılıktaki büyük küçük diğer tüm sahtekârlar gibi bahse giren insanlardan beş, on sentleri ve penileri almıyor musun?
They call this racket "policy" Because people bet their nickels on numbers Instead of paying their weekly insurance premium.
İnsanlar haftalık sigorta primini yatırmak yerine rakamlar üzerine bahse girdiği için bu dolandırıcılığa "poliçe" diyorlar.
Let's have some nickels, huh?
Şunu bozabilir misin?
I just noticed those nickels in your hand, that's all.
Elinde bozuklukları gördüm de, ondan.
One good thing about Dix, you can get him for nickels and dimes.
Dix'in iyi tarafı, onu üç beş kuruşa tutabilirsin.
I'm fresh out of nickels, Jeannie.
Bozuk param bitti Jeannie.
Nickels he's complaining about.
Şikayet ettiği şey bozuk para.
- Would you have change for this in nickels?
- Bunu bozukluk yapar mısın?
We haven't used all the nickels.
Daha tüm bozuklukları kullanmadık.
Nickels and dimes.
5-10 sentlik bozukluklar.
I got myself ten nickels and started sending out a general SOS.
1 0 tane jeton aldım ve etrafa imdat sinyalleri yaymaya başladım.
What I think doesn't matter a roll of nickels.
Ne düşündüğümün hiç önemi yok.
Let me tell you about the one I used to use. A handbag full of nickels... anybody got fresh...
Ben de bir el çantası dolusu bozuk para kullanırdım.
So whenever you can, you just put your nickels and your dimes in this tin can.
Mümkünse bu kutuya biraz para atın.
We are putting in the haystack $ 1 25 in nickels, dimes and quarters.
Saman yığınının içine 125 dolar koyuyoruz 5, 10 ve 25 sentlik olarak.
Don't let him take any wooden nickels.
Tahtadan ödül Kazanmasına izin verme.
Without you, I'm just nickels and dimes, you know that?
Biliyorsun, sensiz beş kuruşa muhtacım.
If you have nickels, will you prime the machine?
Bozukluğun varsa makineyi de çalıştırsana.
You can pick up a few nickels and dimes playing your accordion.
Sen akordionu çalarsan on sent ve birkaç nikel alabilirsin.
For five years I've played that thing for nickels and dimes thrown into a hat.
Ben, beş yıl boyunca bir şapkaya atılan nikel ve on sent için bu şeyi çaldım.
Things get tough, he can always play the accordion for nickels and dimes.
Her zaman on sent ve nikel için akordiyon çalabilir.
He'll even give you six nickels change for a quarter if you don't watch out.
Bakmasan da bir çeyrek karşılığı size altı nikel bozukluk verecektir.
I'm nickels and dimes. You put me in an alley, i do a mug job, but i got to do it from behind.
Bana bir görev verdiğinde eşkıyalık yapıyorum ama senin gölgene saklanarak.
They may not have enough money to rub two nickels together, but drink they're gonna do. Black folks.
Zenciler.