Niece tradutor Turco
3,229 parallel translation
You said you saw a movie with your niece on November 9th
Yeğeninizle 9 Kasım'da sinemaya gittiğinizi söylemiştiniz.
The niece could've swiped the card and says she didn't
Yeğeni kartı çekip, çekmediğini söylemiştir.
On Nov. 9th, you actually did dine out and see a movie with your niece
9 Kasım'da gerçekten dışarı çıkıp yeğeninizle sinemaya gittiniz.
Your help? We are all aware that anything that ever has been achieved here has been achieved by your niece.
Başarılan her ne varsa sebebinin yeğenin olduğunun buradaki herkes farkında!
The dressmaker's niece.
- Terzinin yeğeni.
And my 13-year-old niece would be heartbroken if you say no.
Ve eğer hayır derseniz 13 yaşındaki yeğenimin kalbi kırılacak.
It's for your niece.
Yeğenin için.
I'll tell my niece it was a success.
Yeğenime iyi gittiğini söylerim.
I should've been tipped off by the whole "pretending to be your niece" thing.
Tüm o yeğenin gibi davranırken yaptıklarından anlamalıydım.
Jess was my niece.
Jess benim yeğenimdi.
I'll get it for my niece.
Yeğenim için alacağım.
- That Zola's the cutest niece ever and she's wondering if you're visiting for Christmas,'cause there should be snow.
- Zola'nın dünyanın en tatlı yeğeni olduğunu söyledi ve Noel'de ziyarete gidecek misiniz diye sordu. Kar yağabilirmiş de.
I promised my niece I would go to her college graduation.
Yeğenime, üniversite mezuniyetine katılacağıma dair söz verdim.
[Chuckles] That is my niece Maria.
- Şu benim yeğenim, Maria.
your niece?
Alice Séguret ile konuşabilir miyim? Yeğeninizmiş sanırım.
Your niece might be involved.
Yeğeninizin konuyla bir ilgisi olabilir.
Tell your niece to come to the police station.
Yeğeninize söyleyin karakola gelsin.
Ah, well, I can't have my favorite niece not talking to me, And if I gotta leap onto a pterodactyl and punch him in the face,
Ah şey, en sevdiğim yeğenimin benimle konuşmamasına dayanamazdım, ve eğer bir pterozorun sırtına binmişsen, onun suratından yumruklamak zorundasındır.
He married your mother's niece Julie last April.
Geçen nisan ayında annenin yeğeniyle evlendi.
I lost my niece to it a year ago.
Ben de bir sene önce yeğenimi kaybettim.
She's also my niece.
-... aynı zamanda da o benim yeğenim.
his favorite niece, and the only surviving family. "
En sevdiği yeğeni sensin
My niece, the oldest of my sister, was a good girl.
Yeğenim, ablam en eski, iyi bir kızdı.
It's his niece from out of town.
Şehir dışından yeğeniymiş.
I happen to know for a fact that you're Macon Ravenwood's niece.
Aslına bakarsan senin Macon Ravenwood'un yeğeni olduğunu biliyorum.
The accusations against my niece are all spurious lies.
Yeğenime yapılan suçlamalar katiyen yalandır.
So my niece will go back to the institution... that Gatlin presumes to call educational.
Yani yeğenim Gatlin'in eğitim kurumu sandığı o kuruma geri gidecek.
- The niece of Lord Capulet?
Lord Capulet'in yeğeni olan?
I saw you with my niece.
Seni yeğenimle birlikte görmüştüm.
Something from your niece.
Yeğeninden bir şey.
- You are my dearest and only niece.
Sen benim bir tanecik ve en degerli yegenimsin.
My niece was raped in October.
Yeğenim Ekim ayında tecavüze uğradı.
My niece must come with me.
Yeğenim benimle gelmeli.
My niece gave it to me for Christmas.
Yeğenimin yılbaşı hediyesi.
Good morning, Your Honor. Jeffrey Desange murdered my niece. And abandoned his daughters in the forrest.
Jeffrey Desange kuzenimi öldürüp kızları ormanda terk etti.
Your friend's young acquaintance is my niece, Sir.
Arkadaşınızın genç tandığı benim yeğenim, efendim.
You have a very pretty niece.
Çok güzel bir yeğenin var.
Alise, who is also Nicolas's niece.
Alise, aynı zamanda Nicolas'ın yeğeni.
I can't see my niece and nephews and...
Yeğenlerimi, kuzenlerimi göremeyeceğim ve...
But don't forget... I lost a niece and her little one.
Ama sakın unutma ben de yeğenimi ve yavrusunu kaybettim.
Her niece Freda Clay was accused of her poisoning but there was evidence insufficient to prosecute.
Yeğeni Freda Clay onu zehirlemekle suçlanmıştı, fakat mahkemeye çıkarılması için yeterli kanıt yoktu.
Overdose of morphia finished her off and her niece, Freda, said it was a slip-up.
Aşırı morfin onu öldürmüştü. Yeğeni, Freda, bir aksilik olduğunu söyledi.
Norah Sharples - poisoned by her niece, Freda Clay.
Norah Sharples - yeğeni, Freda Clay tarafından zehirlendi.
The only thing at Imagine that Kitty blew was smoke up the skirt of the young woman who hired her, Michael's niece, Maeby, who was then working as a film executive.
Kitty'nin Imagine'de yaladığı tek şey kendisini işe alan genç bir kadının... yani Michael'ın yeğeni Maeby'nin kıçıydı. O zamanlar Maeby orada film müdürüydü.
If you screw up this project for me, I will bury you farther underground than I did your illiterate little niece!
Eğer bu projeyi berbat edersen, cahil yeğenini bitirdiğim gibi seni de bitiririm!
Of course, Gob meant it in the showbizzy way his niece had always used when she was accused of being too young.
Tabii Gob bunu şov dünyasındaki anlamıyla kullanmıştı. Tıpkı çok genç olduğundan kuşkulanıldığında yeğeninin kullandığı gibi.
It's Taryn, your niece and cousin.
Yeğeniniz ve kuzeniniz olan ben Taryn.
My niece, Hattie Sutton, is missing, and I'm organising a search.
Yeğenim Hattie Sutton kayıp ve ben de arama düzenliyorum.
After we close the shop, we will help you find your niece, huh?
İş yerini kapattıktan sonra yeğeninizi bulmanıza yardım edeceğiz.
They say the Duke deflowered his niece.
Dük'ün yeğeninin bekaretini aldığını söylüyorlardı.
I was looking through the list of questions and answers our patissier made about my niece.
Sıfır aldı.