English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / No nonsense

No nonsense tradutor Turco

406 parallel translation
No nonsense!
Akıllıca.
Sometimes I have wondered whether life wouldn't be much more amusing if we were all devils, and no nonsense about angels and being good.
Bazen hepimiz birer şeytan olsaydık,... meleklerin ve iyiliğin bir değeri olmasaydı yaşam daha hoş olmaz mıydı diye merak ederim.
No nonsense, Lizzie!
Anlamamazlıktan gelme, Lizzie!
No nonsense between Isabelle and Paul.
Isabelle ile Paul arasında hiçbir saçmalık olmayacak.
No nonsense like tonight.
Bu geceki gibi saçmalıklar olmayacak.
No nonsense.
Saçmalamayı kes.
No nonsense with those guns.
Şu silahlı saçma şeyi yapmayın.
No, ma'am. No nonsense at all.
Hayır, ma'am.
There'll be no nonsense about it, Pollyanna.
Burada yanlış birşey yok Pollyanna.
No nonsense about him, unlike you.
Senin gibi kapris yapmıyor.
Firm, respectable, no nonsense.
Ciddi, saygın, saçmalık yapmayan.
No nonsense, girl.
Saçmalık yok, kızlar.
No nonsense. I'm armed.
Aptallık etme, silahım var!
There will be no nonsense, sir.
Hiçbir olay olmayacak efendim.
Don't say nonsense such as there's no other way than using Arang.
Arang'ı kullanmaktan başka bir yöntem olmadığını söyleme.
Aagh! Nonsense! No, no.
Vücudunu evet, ama cansız vücudunu değil.
- The kind of people she runs around with. - Oh, nonsense. There's no such thing as kinds of people.
Bobby, Manhattan sosyetesindeki herkesi tanıyordu.
Now, no more nonsense.
Şimdi, daha fazla saçmalık yok.
- No more of this nonsense!
- Bu kadar saçmalık yeter!
No, you're not talking nonsense, Peter.
Hayır, saçmalamıyorsun Peter.
This is no time for nonsense.
Saçmalamanın sırası değil.
- No, but I had no time for nonsense.
- Hayır ama bunlara vaktim yoktu.
And no more nonsense.
Başka saçmalık istemiyorum.
No, it isn't nonsense, Jenny.
Gerisi boş. Hayır. Değil, Jenny.
- Think so? No, you're a no-nonsense lady.
Hayır, sen akıllı bir kadınsın.
No preliminary nonsense with him, no ceremonial phrasing.
Beaufort. Gereksiz konuşmalara, törensel deyimlere bir son versin.
No more nonsense.
Daha fazla saçmalık istemiyorum.
No nonsense now.
Saçmalamak yok.
- No, not the romantic nonsense.
- Hayır, romantik anlamda değil.
No more nonsense about it.
Bir daha tek söz edilmeyecek.
No more of this high-flying nonsense.
Bu şaşaalı saçma şeylere son veriyorum artık.
- It stands for no nonsense.
- Saçmalığa yer yok demektir.
- No, nonsense.
- Olmaz.
No, you still talk nonsense.
Hayır. Hâlâ boş konuşuyorsun.
- She has no key. - Nonsense.
- Anahtar yanında değil.
Oh, no, nonsense.
Saçmalama.
Or no, that's nonsense.
Saçmalık bu.
No damn nonsense.
Saçma salak iş.
Nonsense. You'll forget about it in no time.
Çok vakit geçmeden onu unutursun.
I have no time for that sort of nonsense.
Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok benim.
I run a no-nonsense organization.
Saçmalıklara sabrım yok.
I run a no-nonsense organization!
İş saatleri içinde saçmalıkları hiç sevmem.
Nonsense no doubt, but there it is.
Burada zina yazıyor. Şüphesiz saçma ama öyle.
No more nonsense
Boş konuşmayı bırak
I have no time for all that nonsense.
Bu saçmalığa vaktim yok.
Let's have no more of this nonsense.
Bu saçmalığı daha fazla çekemeyeceğim.
We've no need for writing or the other nonsense.
Okur-yazarlığa ya da diğer saçmalıklara ihtiyacımız yok.
No, that's nonsense.
Hayır, bu çok saçma.
- Zhenya, no time for that nonsense!
- Jenya, bu kadar sallanmak yeter!
So, no more of this spooky nonsense.
Bu acayip saçmalıklar olmayacak artık.
No, it's all nonsense!
Hayır, hepsi saçmalık!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]