No purse tradutor Turco
185 parallel translation
Locked, no purse, no third party prints.
Kilitliydi, çantası ve üçüncü bir resim yok.
She had no purse, nothing with her name on it.
Henüz değil. Cüzdanı yok, ismiyle ilgili hiçbir şey yok.
No id, no purse, nothing.
- Ne kimliği var, ne de çantası.
No purse.
Cüzdanı yok.
Not yet, no purse or anything.
Hayır. Çantası falan yoktu.
- Yes. No purse, cell or keys.
Cüzdan, cep telefonu ya da anahtar yok.
There's just absolutely no purse that will go with this outfit.
Bu kıyafetle uyacak bir tane bile çanta yok.
- No purse, wallet, anything. - What happened?
- Çanta, cüzdan gibi herhangi bir şeyi yoktu.
No purse, no car.
Çanta yok, araba yok.
- No, this is my purse.
- Hayır, benim çantam bu.
I trust she understood I've no intention of being strangled by her purse strings.
Eminim cüzdanının bağcıklarıyla boğulma niyetimin olmadığını anlamıştır.
There's no making a silk purse out of a sow's ear.
Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir.
No money in purse.
Cüzdanda para yoktu.
- No, you have to purse your lips.
Gösterebilir miyim?
I have no money with me, I left without my purse.
Yanımda para yok, çantam yanımda değil.
No I have it in my purse
Hayır, çantamda.
Uncle, you have such a tight hold on purse strings. How can we discuss? No need to discuss anything
Amca, sen kesenin ağzını böyle sıkarsan nasıl konuşabiliriz?
I had left my purse... at a piano lesson. I had no papers. One of the men, he had a long scar on the left side of his face.
Çantamı piyano dersinde unutmuştum.
No, Gino, that's my purse.
Yapma, Gino, o benim cüzdanım.
- You're not a purse snatcher? - No!
- Yani kapkaççı değil misin?
- No. Get off my purse.
Çantamdan uzak dur.
- What do you got in that purse of yours, rocks? - Oh, no.
- Çantanız da ne taşıyorsunuz kaya mı?
Some years ago, never mind how long precisely having little or no money in my purse and nothing particular to... "
Birkaç yıl önce, tam olarak ne kadar olduğu önemli değil cüzdanımda çok az veya hiç para yokken...
No, it's a purse.
Hayır, çanta.
This is no time for that knight crap, just give him the purse!
Şu an, şövalye zırvasının sırası değil. Çantayı ona ver.
Several years ago, never mind how long precisely, having little or no money in my purse... grim about the mouth...
Yıllar önce, tam kaç yıl önce olduğu önemli değil cüzdanımda hemen hiç para yokken ağız desen tatsız...
My purse was just stolen and I'm pregnant and I have no way home.
Biraz önce çantam çalındı ve hamileyim. Ve evimden çok uzaktayım. - Yaralandınız mı?
- No. My purse got stolen at the bus station.
- Hayır, otobüs durağındayken çantam çalındı.
I hope there are no office supplies in your purse!
çantanda bir dosya olmadığını umarım!
- No, she didn't forget her purse.
Hayır, çantasını unutmadı.
Oh, no, she's forgotten her purse and everything.
Ah, olamaz, herşeyini unutmuş.
Henry, no, not the purse.
Henry, hayır, cüzdan olmaz.
I have no friends, and it's all because of this stupid purse!
Hiç arkadaşım yok, ve hepsi şu aptal çanta yüzünden!
There's no room in my car for your big, ugly purse.
Arabamda senin o büyük ve çirkin çantan için yer yok.
No, you forgot your purse for the second time... because you were in such a hurry to strand me...
- Hayır. Çantanı ikinci kez unuttun. Çünkü beni yine sap gibi ortada bırakmak için acele ediyordun.
No place for a sidearm, but I imagine you could bludgeon someone to death with that purse.
Silah koymak için cebi yok ama elindeki cüzdanla birilerini öldüresiye dövebileceğinden şüphem yok.
Door locks automatically, and there are no keys in her purse.
Kapı kendiliğinden kilitleniyor. Çantasında anahtar da yok.
You want to kick and scream, that's fine, but if you ever yell at my friend again over nothing, then I will wipe that scary smile off your face, and keep it in my purse until no one around here is any more scared of you than I am.
Eğer öğrencilerinin canına okumak istiyorsan benim için sorun yok, ama eğer bir daha arkadaşıma boş yere bağırırsan ; o korkunç gülümsemeyi yüzünden bizzat kendim söker, çantama koyar, ta ki herkes seni, benim bulduğumdan bile daha az korkunç bulana dek saklarım.
In every life, no matter how full or empty one's purse... there is tragedy,
Her hayatta, birinin cüzdanının ne kadar dolu ya da boş olduğu... trajedi vardır.
No, it's nothing but high-end purse-snatching.
Yaptığımız, parayı kap-kaçtan başka birşey değil.
Now, why would this poor thing travel with a purse and a suitcase and no ID?
Bu zavallı kadın neden bir çanta ve bavulla seyahat edip, kimlik almasın?
No, we know who she is, but I found something in her purse.
Kim olduğunu biliyoruz ama çantasında bir şey buldum.
Oh, honey, no one in the world would believe you're straight You're as gay as a clutch purse on Tony night
Bak, hiçbir basketbol maçı kazanmamış olabilirim ama iş sanat sergisine gelince, el işi ketenlerim ortalığı yıkar geçer.
"And as Grace's wages no longer found their way to her purse he had stepped in,"
Grace artık bir kuruş bile maaş alamadığı için.
I'll just grab my purse.
- No l'sadece benim çanta kapmak ll.
- No. - Is it a purse?
- Çanta mı?
- You got me. No, I got to hold your purse.
Hayır, çantanı taşımak zorunda kaldım!
The flat tire, the dog. The Brazilian taxi driver with a pregnant daughter... who lost her purse. And the only thing I can say in my defense is... that I have no defense.
köpeği, çantasını kaybedeb hamile kızı olan Brezilyalı taksiciyi ve benim savunmam... savunmam yok.
No, no, it's all right, Super Dave. Nice purse.
Hayır, hayır, sorun değil, Süper Dave.
No woman leaves town without her purse and keys.
Hiç bir kadın çantasıyla anahtarlarını almadan şehir dışına çıkmaz.
Oh, uh-Yeah. You know, feel free to say "no" to this, but would you shave my coin purse? Um...
Oh, Evet.