Nobleman tradutor Turco
276 parallel translation
Seo? ( The other guy ended his sentence with - seo, which is very informal. An ordinary man can't talk to a nobleman informally )
"Sen"?
So what led you, the nobleman, to socialism?
Peki size ne yol açtı, asilzade, sosyalizme?
And you are the nobleman for the people. The iron beak!
Ve sen bu insanlar için asilzadesin.
A nobleman and the niece of the Governor of Jamaica.
Bir soylu ve Jamaika Valisi.
You remember, in my last book, there were some very fine examples, especially the young nobleman.
Son kitabımda, çok iyi örnekler vardı, özellikle genç bir asilzade.
- A nobleman.
- Soylu biri.
All this takes place in the great hall with its garden beyond, of the palace of Duke Alvise, a Venetian nobleman.
Bunların tümü Venedikli bir soylu olan Alvise Dükünün, sarayındaki büyük salon ve ötesindeki bahçede geçer.
You know, I think that's rather neat for a nobleman.
Demek istediğim bir asilzade için normal bir durum bu.
Originally owned by an 18th-century nobleman.
İlk sahibi 18. yüzyılda yaşayan bir aristokratmış.
Would a nobleman risk his life for the sake of a shyster?
Asil bir erkek kendi hayatını böyle ahlaksız bir herif için riske atar mı hiç?
Oh, Captain Smollet, you are a nobleman.
Oh, Captain Smollet, sen soylu birisin.
Do you know, Carlo, that today you are the only Italian nobleman in the Scala?
Biliyor musun, Carlo? ... Bugün Scala Operasındaki tek İtalyan asilzadesi sensin!
... throughout the castle except the news of your approaching marriage... to the young nobleman so rich, so elegant.
"o zengin, o zarif, genç beyzadeyle yakında yapacağın evlilikten... " başka bir şey konuşulmazken mi? "
It came from the estate of a wealthy nobleman.
Zengin bir soylunun malikanesinden geliyor.
Just because your ancestors fought on horseback does that make you a nobleman?
Sırf ataların at sırtında savaştı diye başımıza asilzade mi kesildin?
I made you a nobleman ;
Seni bir asilzade yaptım.
Leave him, he's a nobleman.
- Bırak onu, o bir soyludur.
A nobleman like him never sells, he just destroys.
Onun gibi bir soylu asla satmaz, sadece harap eder.
I was brought up away from home to learn the way s of a nobleman.
Soylu olmanın yollarını öğrenmek için evden uzakta yetiştirildim.
A nobleman is afraid of nothing.
Bir asilzade hiçbir şeyden korkmaz.
Was there a nobleman from Córdoba and two women yesterday?
Dün burada Cordoba'dan soylu bir bey ile yanında iki hanım yok muydu?
Try to remember a nobleman from Córdoba.
Hatırlamaya çalış, Cordoba'lı soylu bir beydi.
Gentlemen, señores, I'm a nobleman!
Beyler, senyörler, ben bir soyluyum.
That's impossible, I was born a nobleman.
Bu mümkün değil, soylu birisi olarak doğdum.
Just imagine, my Lopez is now Don Lopez, and the only person he is close to is a nobleman called Busqueros.
Bir düşünün, benim Lopez şimdi Don Lopez ve... yakınındaki tek kişi, Busqueros isimli bir soylu.
I am returning from Nobleman Fujiwara's mansion but I am afraid of the bamboo grove ahead
Fujiwara-sama'nın konağından dönmekteydim lakin ilerideki sık bambu korusundan çekiniyorum.
Like a nobleman's abode
Sanki asilzade birisinin evi gibi.
- Goodbye. There is a nobleman, Paris, that would fain lay knife aboard.
Bir soylu var. adı Paris.
That nobleman has been killed!
O asil adam öldürüldü!
That Nobleman Anenokoji was a Loyalist.
Asilzade Anenokoji İmparator Yanlısı'ydı.
It was found next to the body of Nobleman Anenokoji!
Asilzade Anenokoji'nin cesedinin yanında bulundu!
We got rid of Anenokoji, that nobleman was starting to go soft, and banished the Satsuma Clan from Kyoto all in one stroke.
Bir taşla iki kuş vurup, hem yumuşamaya başlayan Anenokoji'den kurtulduk hem de Satsuma Klanı Kyoto'dan sürüldü.
Watanabe Genzaburo and Okawara... and don't be surprised... Anenokoji the Nobleman,
Kyoto yargıçları Watanabe Genzaburo ile Okawara ve şaşırmayın Asilzade Anenokoji...
I spent all night transforming a worm into a nobleman.
Bütün gece kafamda tilkiler dolaştı seni Asilzade yapmak için.
The Royal House of Spain will be represented by the brave nobleman, Don Fernando de Guzman who proved his courage 10 years ago at the storming of the fortress of Saxahuaman.
İspanya Kraliyet Evi, yürekli asilzade, Don Fernando de Guzman tarafından temsil edilecek. ... kendisi, 10 yıl önce Saxahuaman Kalesi saldırısında yürekliliğini kanıtlamıştır.
We should elect the biggest and strongest nobleman we have.
Elimizdeki en büyük ve güçlü asilzadeyi seçmeliyiz.
In your place we proclaim the nobleman from Sevilla, Don Fernando de Guzman as Emperor of El Dorado.
Yerine Sevilla'lı asilzade, Don Fernando de Guzman'ı El Dorado İmparator'u ilan ediyoruz.
He's been arrested in Venice, after the accusation of a Venetian nobleman.
Venedik'li bir soylu tarafından suçlandıktan sonra, Venedik'te tutuklandı.
Sorry to disturb you, but I just wanted to tell you that an English nobleman, Count Stanhope, has come to town.
Rahatsız ediyorum ama, sana bir İngiliz asilzadenin Kont Stanhope'un şehre geldiğini söylemek istedim.
The principal is a young nobleman.
Müdürü genç bir asilzade.
Well, this nobleman is one of the Gentlemen of His Majesty's Closet with whom our revered Monarch is on terms of considerable intimacy.
Bu asilzade Majestelerinin Kabinesindeki centilmenlerden biridir. Sayın Kralımız kendisiyle bayağı yakın ilişki içindedir.
I was told that the client waiting at a hotel was an old nobleman, notorious for his depravity
Bana müşterinin otelde beklediği söylendi yaşlı bir soyluydu, azgınlığından adı çıkmıştı.
It would be good to find a nobleman to take the place of King Herod
Kral Herod'un yerini alacak, tam olarak güvenebileceğin...
I wouldn't have you in my service, nobleman.
Seni hizmetime almam, soylu.
I, the daughter of a nobleman, am not going to marry a first man to come.
Ben, bir asilzade kızı olarak, önüme gelen ilk adamla evlenmem!
Brahe, a wealthy Danish nobleman, lived in great splendor and had recently been appointed Imperial Mathematician at Prague.
Brahe Hollandalı varlıklı bir asilzadeydi ve büyük bir ihtişam içinde yaşıyordu, ve o zamanlar Prag'taki İmparatorluk Matematikçilerinden de bir atama almıştı.
He is a nobleman of simple habits, and extremely well off.
O çok soylu bir asilzade... llımlı, ciddi, bilge ve çok uygun...
The Romanov aristocratic family dates back to the 13th century, when a certain Lithuanian nobleman, Glanda Kambilla, after taking upon baptism the name of Ivan, came to Russia.
Aristokrat Romanov sülalesinin kökeni 13. yüzyıla dayanır Rusya'ya gelen ve vaftiz olduktan sonra Ivan adını alan, Litvanyalı bir soyluya Glanda Kambilla'ya.
I need it to prove I killed a nobleman.
Bir asil öldürdüğümü ispat etmem lazım.
And which nobleman, pray?
Hangi asilmiş o, bir zahmet?
I'm a nobleman!
Soylu bir insanım.