Nonetheless tradutor Turco
864 parallel translation
Nonetheless, no stone will be left unturned in the hope that by comparing the findings to our records we'll come up with something that'll bring us closer to closing this case.
Yine de bulduklarımızı... kayıtlarla karşılaştırarak davayı.. kapamamızı sağlayacak bir şeyler... bulmayı ümit ediyoruz.
Nonetheless, morality demands the situation be put right.
Buna karşın, modern ahlak anlayışı mevcut durumu bir düzene koymayı gerektiriyor.
I'm afraid, Bassington... that you are right... but nonetheless boring.
Korkarım ki Bassington tamamen haklısın ama sıkıcı olduğun da bir gerçek.
'I'm afraid, Bassington, that you are right, but nonetheless boring.'
Korkarım ki Bassington haklısın, ama sıkıcı olduğun da bir gerçek.'
Nonetheless, my dear Thorndike, I should've recognized you on sight - a man whose brother was a guest in this house only last September.
Yine de, sevgili Thorndike, seni görür görmez tanımalıydım daha geçen Eylül burada misafir olan birinin kardeşisin.
An admirable one, no doubt, but nonetheless a fool.
Çok takdire layıksınız ama yine de bir aptalsınız.
But its God's own wind nonetheless and a greener, better, stronger, land that will lie in the sunshine when the storm was cleared.
Ama yine de bir rüzgar var ki, Tanrı'nın rüzgarı, fırtına dinip güneş yüzünü gösterdiğinde, dünya daha yeşil, daha güzel ve daha güçlü bir yer olacak.
A Finely chiseled rock, but a rock, nonetheless.
Çok güzel yontulmuş bir kaya, ama her şeye rağmen bir kaya.
It may not have been deliberate, it was nonetheless painful.
- Kasti olmamış olabilir. Ama yine de acı vericiydi.
Young man, you've stumbled on something... not exactly what I've been looking for, but nonetheless valuable.
Delikanlı bir şey yakaladın tam aradığım şey değil, ama gene de değerli.
Nonetheless, some who were traveling on horseback - "
"Buna rağmen, at sırtında seyahat edenlerden..."
Although it has now sunk, it is nonetheless fertile.
Ama şu anda batık olduğu için, artık verimli değil.
We will show you just a small part, nonetheless you will find traces of the love for life the patience and the never-ending hope that are the Gold of Naples.
Biz size yalnızca küçük bir kısmını göstereceğiz ; ama siz yine de Napoli Altını denen ömür boyu süren sevginin, sabrın ve tükenmeyen umudun izlerini görebileceksiniz.
Nonetheless... why have we deliberated at such length if it's that simple?
Her şeye rağmen... madem bu kadar basitti... neden bu konu hakkında bu kadar süre düşünüp taşındık?
Nonetheless, you're mine.
En nihayetinde sen benimsin.
Nonetheless, whatever you may think, I'm not a machine for scandal.
Her neyse, ne şekilde düşünürseniz düşünün, bir skandal makinesi falan değilim.
It's of no matter. I'm happy nonetheless.
Ama yine de mutluyum.
I should have caught up with him nonetheless.
Ona yine de ulaşırdım.
Qualities you insist on hiding which nonetheless belong to you.
Hiç belli etmediğin ama sana ait tüm nitelikli özelliklerin...
You need your strength, nonetheless.
Ama, gücüne ihtiyacın olacak.
But... nonetheless, Maryland is a beautiful state.
Ama... Yine de, Maryland güzel bir eyalettir.
The old man is rich, but a good person nonetheless.
İhtiyar zengin falan, ama kalbi temizdir.
Not by ghosts, but haunted nonetheless.
Hayaletler yoktur ama yine de öyledir.
Nonetheless it is sacred.
Ne olursa olsun yemin kutsaldır.
But nonetheless, if you don't want to be nice, you could at least lend a hand.
Yine de bana iyi davranmasan bile hiç olmazsa biraz yardım et.
Nonetheless... I never really knew what was going to prevail.
Bununla beraber sonucun ne olacağını asla tahmin edemedim.
Larger, better protected perhaps, but nonetheless a bank!
Daha büyük, daha iyi korunuyor belki, ama yine de bir banka!
Nonetheless it's dangerous for a blind man to be out wandering alone.
Ne olursa olsun, dışarıda kör ve yalnız olmak tehlikeli.
Nonetheless I'd like to hear how you gained entry to this manor.
Bana bu evin girişini nasıl geçtiğini söyler misin?
Nonetheless, I'm going to have to punish you.
- Özür dilerim. Yine de seni cezalandırmak zorundayım.
Nonetheless, I thought it mine.
Gene de burası benim.
You'll die nonetheless, like everyone else.
Fakat öleceksin, herkes gibi
This is Anton Cardinal Vossek, who, despite being 80 years of age and physically infirm, is nonetheless the acknowledged leader of his country's freedom movement.
Bu, Kardinal Antol Vossek. Bedenen yetersiz ve 80 yaşında olmasına rağmen ülkesinin özgürlük hareketinin seçilmiş lideri.
Nonetheless, sensors show nothing but debris where we charted seven planets last year.
Yine de, geçen yıl yedi gezegen tespit ettiğimiz yerde, sensörler sadece çöküntü gösteriyor.
It's sturdy nonetheless, isn't it?
Yine de çok sağlam, değil mi?
But you were afraid nonetheless.
Ama korkuydu bu.
Nonetheless, like the other 40,000,000 Frenchmen who experienced that same moment, when I saw the rout, when I saw that the Germans were in Biarritz, and that France had been completely invaded, I thought, like everyone else,
Ne var ki o anı yaşayan diğer 40 milyon Fransız gibi hezimeti gördüğümde, Almanların Biarritz'te olduğunu gördüğümde ve Fransa tümüyle istila edildiğinde ben de herkes gibi düşündüm :
We're in a situation... of constant repression... and we're going to show you... some victims of that repression... who are nonetheless trying to break up... a trial... a legal proceeding... that would be... that would be pretty good...
Sürekli bir baskı durumu içerisindeyiz ve şimdi size davayı yasal bir duruşmayı dağıtmaya çalışan bu baskının bazı kurbanlarını göstereceğiz ki bu da ki bu da oldukça iyi olacak.
Nonetheless, it is true.
Bununla beraber, bu gerçek.
Nonetheless, the commission is sympathetic to Dr Hasslein's conviction that the progeny of these apes could in centuries to come prove an increasing threat to the human race and conceivably end by dominating it.
Bununla beraber Komisyon, Dr Hasslein'ın, bu maymunların torunlarının birkaç yüzyıl içinde dünyaya egemen olup, insanlık için bir tehdit oluşturacakları ve onu yok edeceklerine dair inancına olumlu bakmaktadır.
- but a big mistake, nonetheless.
- ama yine de yanlış.
Shaking from head to toe, nonetheless going forward with sword in hand forward, forward, forward!
Baştan ayağa titriyordu, yine de elindeki kılıcıyla ileri fırladı ileri, ileri, ileri!
But it is ambition nonetheless.
Ama yine de bir tutku.
What also still exist and are still growing are those we all know but cannot call by name, who nonetheless -
"İsimsiz" denilenler Onlarda var olmaya devam ettiler ve konumlarını geliştirdiler. Fakat onların temsil ettikleri
We don't approve of their methods, but nonetheless, they represent a revolutionary force.
Here şeye rağmen bir kuvvet yöntemlerini onaylamayabiliriz Fakat onların temsil ettikleri Bir devrimci kuvvet.
Radio Genève says the dutch railroad has been paralysed by the german air force On the ground, the paratroopers of general Von Rumstett encounter a heroic resistance nonetheless, they advance towards the Ardennes
Cenevre Radyosu Hollanda demiryollarının Alman hava kuvvetleri Generali Von Rumstett'in... paraşütçü birliği tarafından kullanılamaz hale getirildiğini söylüyor.
And it was a tragedy, and we felt it as such, but, nonetheless, I'm bound to admit that that did probably greatly add to the number of votes which we got.
Bu gerçekten bir trajediydi, biz böyle hissetmiştik. ama öyle ya da böyle, itiraf etmeliyim ki, bu muhtemelen oylarımızı oldukça arttırdı.
The domination of commodity... was at first exercised in an occult fashion over the economy, that itself, as the material base of social life, remained unrecognized and misunderstood, like the familiar which remains nonetheless unknown.
Ekonominin, sosyal hayatin maddi temeli olarak gerçeklestirdigi rolü fark edilmedikçe veya anlasilmadikça ( çok tanidik oldugu için bilinmezligini sürdürdükçe ), metanin ekonomi üzerindeki egemenligi kapali bir sekilde gerçeklesti.
History which discovers its base in political economy... now knows of the existence of what had been its unconscious, but which remains, nonetheless, the unconscious which it cannot bring to light.
Temelinin siyasi ekonomide yattigini kesfeden tarih, önceden bilinmez farkina varir ; fakat bu temel ortaya çikarilamadigi için bilinmezligini sürdürür.
But a kind thought nonetheless.
Yine de kibar bir düşünce.
Her slave came to me. I divined the reason, but went nonetheless to learn her intent.
Beni çağırdı ve niyetini çadırında öğrendim.