Not a chance in hell tradutor Turco
91 parallel translation
Not a chance in hell.
Hayatta olmaz.
There's not a chance in hell that this man will appear.
Adam hayatta kendi arzuyla gelmez.
Oh, not a chance in hell.
Bu mümkün değil.
Oh, there's not a chance in hell.
Hayatta olmaz.
Not a chance in hell!
Hayatta olmaz
There is not a chance in hell Maggie sleeps with you!
Maggie seninle dünyada yatmaz.
- Not a chance in hell.
Hayatta olmaz.
Not a chance in hell.
Şansımız olmayacak.
Not a chance in hell!
Asla olmaz.
Not a chance in hell.
Hiç şansın kalmadı.
Not a chance in hell!
Dünya'da olmaz.
- Not a chance in hell. Remember when you used to say that about us?
Bunu bizim ilişkimizde de söylediğin günleri hatırlıyor musun?
- Not a chance in hell.
- Hayatta olmaz kızım!
No, not a chance in hell.
Hayatta dönmem.
There's not a chance in hell he's going to take care of me in my old age.
Yaşlılığımda bana bakmasının hayatta imkanı yok.
Not a chance in hell, is there?
Hiç şansım yok, değil mi?
Not a chance in hell.
Hiç şansını zorlama.
- Not a chance in hell.
- Kesinlikle hayır.
- Not a chance in hell. - With an enemy this big, you really don't have the luxury of being picky about your allies.
- Bu büyüklükte bir düşman karşısında müttefik seçme lüksüne sahip değilsiniz.
Who is tha not a chance in hell is what you call her.
- O da kim be? - Ona, bunu dersen hayatta şansın olmaz.
Frankly, not a chance in hell.
Aslına bakarsanız hiç bir şansımız yok.
There's not a chance in hell this guy wants to make peace with FARC.
Bu adamın FARC ile barış yapmasına olanak yok.
There's not a chance in hell I'm going to eat this.
Cehenneme giderim de bunu yemem.
Look, there's not a chance in hell Manning killed anyone.
Manning'in birini öldürmüş olması imkansız.
Not a chance in hell.
hiç şansın yok.
Take insane risks,... barely make enough money to feed your family,... not a chance in hell you're going to succeed... and then all of a sudden you have all these things you're terrified of losing
Hiç şansın olmaz.. Başarmalısın. ve birden bire korkmaktan kaybettiğin tüm bu şeylere sahip olursun.
Not a chance in hell, Earl.
Dünyada olmaz, Earl.
Not a chance in hell.
- Rolün sona erdi.
Do I still have to hang out with you as your confidant Even though there's not a chance in hell You'reonna listen to anything I say?
Söylediğim hiçbir şeyi, hiçbir şart altında... dinleyemeyeceğini bilsem de yine de sırdaşın olarak seninle takılmak zorunda mıyım?
There's not a chance in hell I would ever go out with you.
Seninle çıkmama imkan yok.
Not a chance in hell.
Hiç şansınız yok.
Not a chance in hell.
Hayatta olmaz!
Re--Not a chance in hell.
Hayatta olmaz. - Hayır mı?
- it won't make, man. There's not a chance in hell with that defense.
Bu savunmayla hiç şansımız yok.
There's not a chance in hell I'm doing this. What if I told you I could make it worth your while?
Kahretsin, Oliver.
Not a chance in hell.
Dükkan kurtarmaz.
You know, I don't know why Curtis's prints are at your crime scene, but there's not a chance in hell he was gonna risk going back to jail.
Curtis'in parmak izi olay yerine nasıl gitti bilmiyorum ama Curtis hapse dönmesine neden olacak bir şeyi asla yapmaz.
I don't know about you, Ms. Rossi, but there's not a chance in hell that I'd go back to some crap-farm in Kansas.
Bayan Rossi, sizi bilmem ama benim Kansastaki dandik bir çiftliğe geri dönüyor olmamım imkanı yok.
Oh, not a chance in hell.
Oh, Cehennemde hiç bir şansın olamaz.
Yeah, because there's not a chance in hell.
Evet, çünkü onunla bir daha asla olamayız.
No, sorry, not a chance in hell you're taking a risk like that for a big tobacco company.
Büyük bir tütün şirketi için böyle bir risk almanın imkanı yok.
- Not a chance in hell.
- Hayatta olmaz öyle şey!
Not a chance in hell.
- Hayatta olmaz.
- But there's not a chance in hell -
- Fakat cehennemde şans yoktur...
You know, I used to blame her for not making it into the big time, but I tell you, you ain't got a chance in hell if you ain't one of them.
Şöhreti yakalayamadığımda hep onu suçlardım, ama ne var biliyor musun? Onlardan biri değilsen, hiç şansın yok demektir.
I gotta tell you, there's not a snowball's chance in hell I'd consider selling... especially not to Rickman Industries.
Ama şunu söyleyeyim ki, çiftliği satmak aklımın ucundan bile geçmez. Hele de Rickman Industries'e.
Not a chance in hell.
Mümkün değil.
It's not like we had a chance in hell anyway.
- Sanki şansımız vardı da. İşimiz bitti.
Secondly, there's not a fucking chance in hell he's ever coming back.
İkincisi, buraya gelme ihtimali hiç yok.
Oh, not a chance in hell, Castle.
Hayatta olmaz, Castle.
No, not a chance in hell.
Hayır.