Nothing to do with you tradutor Turco
3,134 parallel translation
This really has nothing to do with you.
Bunun seninle hiç bir alakası yok.
This has nothing to do with you!
Bunun seninle hiçbir ilgisi yok!
We will smile and be the perfect man and wife, but from now on, what you do with your time is of no interest to me and what I do is nothing to do with you.
Gülümseyecek ve kusursuz karı koca olacağız,... ama bundan böyle, zamanını nasıl geçirdiğin beni hiç alakadar etmiyor ve benim ne yaptığım da seni hiç ilgilendirmiyor.
This has nothing to do with you!
Bunun seninle hiçbir alakası yok!
This has nothing to do with you!
Seninle hiçbir alakası yok!
It's got nothing to do with you anyway.
Zaten seninle ne ilgisi var.
It's got nothing to do with you.
Seninle bir ilgisi yok.
Sean, I told you, this has nothing to do with you...
Zaten söyledim, Sean. Bunun seninle bir alakası yok.
You know, I know, given your epic levels of narcissism, that it's impossible for you to fathom this loss has nothing to do with you, but imagine for a moment that it doesn't.
Efsanevi narsisizmini düşününce bu kaybın seninle hiçbir ilgisi olmadığını kavramanın imkansız olduğunun farkındayım. Ama bir dakika ilgisi olmadığını düşün.
The reason why you could not do it has nothing to do with your sister.
Yapamamanın kız kardeşinle bir alakası yok.
And please - - this has nothing to do with you.
Bunun seninle alâkası yok.
I've had a little emergency at my work, and it has nothing to do with you, but I'm going to have to leave for a minute.
Acil bir işim çıktı ve bunun sizinle bir ilgisi yok ama şimdi buradan gitmeliyim. Sonra görüşürüz.
This is different... it has nothing to do with you, okay?
Bu farklı bir mesele.
Look, Rusty, what happened with your mother - - it has nothing to do with you.
Bak, Rusty, annenle yaşadıklarının seninle bir ilgisi yok.
But promise me that you had nothing to do with stealing Southfork.
Ama Southfork'u çalmaya kalkmayacağına dair söz ver bana.
Promise me that you had nothing to do with stealing Southfork.
Southfork'un satış olayıyla ilgili bana hiçbir ilginin bulunmadığını söyle.
And you had nothing to do with it?
Peki ya senin hiçbir ilgin yok muydu?
This has got nothing to do with Mrs. J or you, Andrea.
Bunun seninle de, Bayan J'le de bir alakası yok, Andrea.
You're saying these stories have nothing to do with one another?
Bu haberlerin birbirleriyle ilgili olmadığını mı söylüyorsun?
Nothing she's done has a thing to do with you.
Yaptığı şeyin seninle hiç alakası yok.
Your brother had nothing to do with gangs, but you do.
Kardeşinin çetelerle hiç alakası yoktu ama senin var.
I want nothing to do with you make.
Seninle işim olsun istemiyorum.
How YOU feel has nothing to do with it either.
Senin hislerinin de öyle.
So, you're just superstitious about saying it, but it has nothing to do with the way that you feel about me?
Yani bunu söyleme konusunda batıl inançların var ama bana karşı olan hislerinle bir alakası yok, öyle mi?
If you got nothing to do, scrub in with me.
Başka işin yoksa benimle ameliyata gir.
And you had nothing to do with this?
Sen de buna bir şey demedin mi?
Come on, Mom. You're upset, and we both know it has nothing to do with the costumes.
Hadi ama Anne, kızgınsın ve ikimiz de biliyoruz ki bu kızgınlığının kostümlerle alakası yok.
I just want to make sure that you know that what happened has nothing to do with her. Okay.
Sadece seninle olan şeylerin onunla hiç bir alakası olmadığını bildiğinden emin olmak istedim.
It has nothing to do with how I feel about you as a friend or our friendship.
Bunun dostluğumuz hakkında düşüncelerimle hiçbir ilgisi yoktu.
Well, it's a good thing, because you are trained to follow a trail whether one exists or not, and if you can't come up with a trail, you have nothing to do.
Bu iyi bir şey çünkü öyle bir yol olsun olmasın takip etmek için eğitim almışsınız. Böyle bir yol bulamazsanız elinizden hiçbir şey gelmez.
But I swear to you, I had nothing to do with what's happening now.
Ancak size yemin ederim şu an olanlarla bir ilgim yok.
Madam Secretary, I can assure you, I had nothing to do with this.
- Bakanım benim bununla hiçbir ilgim yok.
It'd make me very happy if you could convince me you had nothing to do with this, Viho.
Bu olayla bir ilginin olmadığına dair beni ikna edebilirsen bu beni çok mutlu ederdi, Viho.
So I just wanna let you know that we- - me and my friends- - had nothing to do with it.
Sadece şunu bilmeni istedim bizim, ben ve arkadaşlarımın bununla hiçbir ilgisi yok.
If you found out that she had nothing to do with this attack, how would you feel?
Eğer bu kadının bu saldırıyla bir ilgisi olmadığını öğrenirsen, ne hissederdin?
'Course you had nothing to do with it.
Elbette senin bununla bir ilgin yok.
And there is no way I'm gonna let you go back to Russia and be punished for something that you had nothing to do with.
Seni tekrar Rusya'ya göndermek ve yapmadığın bir şey için cezalandırılmana göz yumamam.
And I'm sure your veiled accusation has nothing to do with how you feel about my family?
Eminim, üstü kapalı suçlamanızın ailem hakkındaki düşüncelerinizle alakası yoktur?
I spoke with him, and since what you did at the hospital had nothing to do with drugs, he's agreed to give you another chance.
Onunla konuştum, ve hastanede yaptıklarının uyuşturucuyla bir alakası olmadığından dolayı sana bir şans daha vermeyi kabul etti.
Yeah, I know what the Magna Carta is, but since it has nothing to do with dioxide sensors or anything we're doing here, for that matter, guess what, you're fired.
Magna Carta'nın ne olduğunu biliyorum ama bunun dioksit sensörleriyle veya burada yaptığımız şeyle bir alakası olmadığından kovuldun.
You think that this has nothing to do with the drilling?
Bunun sondajla alakalı olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Look, hey, do what you want to do in life, you know, and there's nothing wrong with that.
Kesinlikle olmaz. Hayatta yapmak istediğini yap. Bunun hiçbir yanlış tarafı yok.
It's got nothing to do with your boyfriend. You may find it hard to believe, but I've learned to live with your choices.
Belki bana inanmayacaksın ama, seçimlerini her zaman destekledim.
You had nothing to do with it.
Hiçbir şey yapmadın.
My resignation from the credit union had nothing to do with the cumberland deal falling through, if that's what you're suggesting.
Kredi birliğimden istifamın Cumberland anlaşmasının bozulmasıyla bir alakası yok. - Eğer bunu ima ediyorsanız.
You've got Amber running around doing all of this crap that has nothing to do with the luncheonette.
Amber'ı Luncheonette'le ilgisi olmayan bütün saçma işlerin için oradan oraya koşturuyorsun.
Just like you had nothing to do with Alison Bailey's murder.
Tıpkı Alison Bailey'in öldürmesiyle bir ilginiz olmadığı gibi.
I assure you... it had nothing to do with me.
Seni temin ederim benimle hiçbir alakası yoktu.
Nothing to do with the fact that you knew about an attack on New York and haven't made a report to the proper authorities.
Bunun konumuzla ilgisi yok Sen New York'a bir saldırı olacağını biliyordun ve yetkililere bilgi vermedin.
I can assure you I have nothing to do with those radicals.
Sizi garanti ederim o radikallerle işim olmaz.
Wait, so you have nothing to do with Walter Sykes?
Yani Walter Sykes'la hiçbir alakan yok mu? Hayır.