Nsc tradutor Turco
92 parallel translation
The directive is NSC 3-4-2 / 2-3, Top Secret, January 30, 2001.
İşte talimat : Çok Gizli, MGK 3-4-2 / 2-3, 30 Ocak 2001.
NSC, National Security Council, the White House.
MGK, Milli Güvenlik Konseyi, Beyaz Saray.
- He called a friend with the NSC.
- NSC'den bir arkadaşını aramış.
Peter White at the Canadian Treasury... ... calls the NSC asking about Treadstone and is shot.
Kanada Maliyesi'nden Peter White NSC'yi arıyor Treadstone'u soruyor ve vuruluyor.
He can't afford to implement it before the election. I hear the NSC meeting was a real barn burner.
Gözü yüksekte olan Güneyli bir küstah diyorlar.
I got NSC at 2 : 30.
14 : 30'da Milli Güvenlik Kurulu var.
Isn't that a bit drastic? Sir, the helms amendment and nsc order 725 both specifically prohibit the use of omega force against Caucasians.
Efendim, uluslararası kanunlar, Birleşmiş Milletler emri 725 kesin bir şekilde Omega gücünün beyazlara karşı kullanıImasını yasaklamaktadır.
Wanda, you've created quite a stir at the NSC.
Wanda, NSC'de büyük bir telâşa yol açtın.
You love him, but to the NSC he's a traitor.
Onu seviyorsun ama NSC'ye göre, o bir hain.
The NSC has been called for 1 : 30.
Ulusal güvenlik 1 : 30 da aradı.
Full NSC briefing at 9 : 00am.
Güvenlik Kurulu brifingi 9'da.
What I gather from our esteemed NSC advisor and secretary of state... is that we've got a trial in two weeks. - Seems awfully damned fast.
- Ulusal Güvenlik Heyeti ve Devlet Sekreterliğinden öğrendiğim 2 haftada bir dava olduğu, oldukça hızlı.
He fixed the NSC system affected with the virus? - He's a chump.
Virüs bulaşan NSC sistemini tamir etti.
State, NSC, DOD.
Dışişleri, Milli Güvenlik. Savunma Bakanlığı- -
Now that Lazarey's murder has been linked to The Covenant, the NSC has convened their own investigation.
Lazarey'in ölümü Mutabakat'a bağlandığı için, Milli Güvenlik bu cinayeti araştırıyor.
When you compelled the NSC to release me from prison, you told me that you'd done so because you needed your father. That you needed my strength.
Milli Güvenlik'i beni hapisten çıkarmaya mecbur bıraktığında bunu, babana, benim gücüme ihtiyaç duyduğun için yaptığını söylemiştin.
Why did the NSC want me in on this?
Milli Güvenlik neden benim bununla ilgilenmemi istedi?
Because she's NSC, or because she's my wife?
Milli Güvenlik'ten olduğu için mi, karım olduğu için mi?
I don't need to remind you of the consequence if Lauren and the NSC connect you to the assassination of Lazarey.
Lauren ve Milli Güvenlik'in Lazarey'in suikastıyla olan ilgini öğrenmesinin sonuçlarını hatırlatmama gerek yok.
Your father has also informed me that since your return, you have conspired to conceal this information from both the CIA and the NSC, because you were afraid you'd be pulled off active duty.
Baban ayrıca bana döndüğünden beri bu bilgiyi CIA ve Milli Güvenlik'ten sakladığınızı da söyledi. Çünkü görevden alınmaktan korkmuşsun.
Given my discretion to compartmentalise information during an ongoing operation, I'm withholding this information from the NSC.
Devam eden bir operasyon sırasında bu bilgiyi açıklamayacağım için bunu Milli Güvenlik'ten saklayacağım.
Yes, from the NSC, which is what we've done.
Evet. Milli Güvenlik'ten. Biz de öyle yaptık zaten.
If the NSC found out, I'd be pulled.
Milli Güvenlik öğrenirse görevden alınırım.
I explained to my superiors the decision was mine to withhold information from the NSC regarding Sydney Bristow's involvement in the Lazarey murder.
Andrian Lazarey cinayetiyle Sydney Bristow'un ilgisinin Milli Güvenlik'ten saklanması kararının tamamen bana ait olduğunu amirlerime anlattım.
So, this contact we're meeting, former NSC? No.
Buluşacağımız kişi eski Milli Güvenlik ajanı mı?
You and I will be prime suspects behind any attempt to free Sydney from NSC custody.
Sydney'yi Milli Güvenlik'ten kurtarma teşebbüsünün bir numaralı şüphelileri biz olacağız.
It's home to an unacknowledged NSC detention centre used for the interrogation of suspected terrorists whose captivity the government won't admit to.
Çünkü orası hükümetin yakaladığını kabul etmediği teröristlerin sorgulandığı bir Milli Güvenlik cezaevidir.
How do you suppose Sydney Bristow knew to flee the country before she was aware the NSC wanted to take her into custody?
Milli Güvenlik'in onu aradığını bile bilmeden Sydney Bristow ülkeden nasıl kaçtı?
He should be able to log on to the NSC archive from his station at the Rotunda.
Bürodaki bilgisayarından Milli Güvenlik arşivlerine bağlanabilir.
That's gonna be tricky with NSC agents crawling everywhere.
Biraz riskli olabilir. Orası Milli Güvenlik ajanlarıyla dolu.
If I need you to access classified documents on the NSC's computer network, can you do it?
Cildinizde pullanma mı var? Milli Güvenlik'in sistemdeki gizli belgelere girmek istesem bunu yapabilir misin?
Kick some NSC booty.
Milli Güvenlik'in canına okuyacaksınız.
In conspiring to save you from the NSC,
- Bunun hislerimle alâkası yok. Seni Milli Güvenlik'ten kurtarma planı yaparken,..
What I know here is that sending agents to arrest me in front of my children is the last mistake you'll ever make as Senior Director of the NSC.
Çocuklarımın önünde beni tutuklamaları için ajanlar göndermek Mili Güvenlik'in Kıdemli Müdürü olarak yapacağın son hata olacak.
Need I remind you your husband helped her flee the country when she was wanted by the NSC?
Milli Güvenlik tarafından aranırken ülkeden kaçmasına kocanın yardım ettiğini hatırlatmama gerek var mı?
Agents Vaughn and Reed are prepping a separate assignment under the direction of the NSC.
Ajan Vaughn ve Reed Milli Güvenlik'in talimatıyla ayrı bir görev hazırlığında.
I understand you've been loaned out to the NSC.
Şu anda Milli Güvenlik için çalıştığını biliyorum.
He's offered to trade information to the NSC in exchange for leniency.
Cezasının azaltılması karşılığında Milli Güvenlik'e bilgi vermeyi teklif etmiş.
The NSC will subject her to invasive brain surgery.
- Tabii ki biliyorum. - Milli Güvenlik ona şiddetli bir beyin ameliyatı yapacak.
The NSC will send other operatives.
Çünkü Milli Güvenlik başka ajanlar gönderir.
Lauren may be our best chance of keeping this information from the NSC.
Bu bilgiyi Milli Güvenlik'ten saklamamız için en iyi şansımız Lauren olabilir.
Everyone at that office kept secret from the NSC the one thing I have desperately been trying to learn.
O bürodaki herkes Milli Güvenlik'ten benim öğrenmek için çırpındığım şeyi biliyordu!
The NSC knows everything.
Milli Güvenlik her şeyi biliyor.
If the NSC wants to find me, they will.
Kaybolacağın kadar iyi bildiğin bir yer olmalı. Milli Güvenlik beni bulmak istiyorsa, bulacaktır.
The NSC knows that Sydney was responsible for Lazarey's murder, don't they?
Milli Güvenlik Sydney'nin Lazarey'i öldürdüğünü biliyor değil mi?
The NSC is expecting one more call from the Covenant to set up the time and place for the exchange.
Milli Güvenlik değiş tokuşun yeri ve zamanı için Mutabakat'tan bir telefon daha bekliyor.
The NSC will support me when they learn that our working together is compromising the fight against The Covenant.
Birlikte çalışmamızın Mutabakat'ı yakalamamızı engellediğini öğrenince Milli Güvenlik Kurulu beni destekleyecektir.
The position of the NSC is that we accept Sloane's proposal and use him as a double agent within The Covenant.
LAUREN : Milli Güvenlik Kurulu Sloane'un teklifini kabul edip onu Mutabakat'a sokmamız taraftarı.
The NSC believes we may learn more about The Covenant by tracking Sark's movement, in the hope he will lead us to The Covenant's key players.
LAUREN : Milli Güvenlik Kurulu Sark'ı izleyerek Mutabakat'a ve önemli adamlarına ulaşacağımızı umuyoruz.
NSC's assigned this investigation to Vaughn's wife.
Milli Güvenlik bu soruşturmayı Vaughn'un karısına verdi.
- Sydney is in NSC custody.
- Sydney Milli Güvenlik'in- -