Observed tradutor Turco
1,103 parallel translation
But instead of the beauty we observed he saw ugliness.
Ama baktığı güzelliğin yerine çirkinlik gördü.
someone who observed these things after the initial surprise had passed, looked away quickly with an expression of sad, inexplicable fright.
Böyle şeyleri seyreden kimse, huşu içinde baktıktan sonra, hızla gözlerini uzaklaştırdığında, yüzünde tanımsız ve üzücü bir korku beliriyor.
" The vows of silence must be observed.
" Sessizliğin uğultusunu dinlemek gerek.
- I've observed that, sir.
- Bun farkettim, efendim.
A collaborator of Halder observed : The Führer moved the hands in wide gestures on the map.
Halder'in kurmaylarından biri Führer'in ellerini harita üzerinde sağ sola sallayarak hareket ettirdiğini gözlemlemişti :
The assistant of the minister, Kase, he observed the ceremony.
Dışişleri Bakanı'nın yardımcısı, Kase, töreni izledi.
E it observed while it e evaluated the situation, it reached it to a torpedo.
Ben de bu esnada onu izliyor ve ne yapabileceğimi düşünüyordum. O gemiyi de torpidolamışlardı.
Perhaps you have observed that I've cut loose the gondola... and the ship is now attached to it only by a single cable.
Gondolun kordonlarını kestiğimi fark etmişsindir artık gemiyi sadece bir kablo tutuyor.
I observed how moved you were at the mention of Mrs. Armstrong's maid, Paulette.
Paulette'in adını söylerken oldukça heyecanlandınız gibi geldi.
According to what we've observed
Gördüklerimize göre
Along with many other organisms... that somehow managed to stay alive up above, you have been studied, observed.
Yukarıda nasıl olduysa sağ kalmayı başarmış diğer organizmalarla birlikte seni de araştırdık ve gözlemledik.
For the past three month you've been closely observed
Son üç ay boyunca yakından gözlemlendiniz.
I've observed it working more closely than any of you.
Nasıl yönetildiğini hiçbiriniz benim kadar yakından görmediniz.
" The following lifesaving measures must be observed.
Şimdi verilecek şartlar yerine getirilmelidir. Yerine getirilmelidir.
... but under laboratory controls and observed by skeptical scientists.
... ama laboratuvar kontrolünde ve kuşkucu bilim adamları gözetiminde.
Towards the end I observed you.
Sonlara doğru sizi gözlemlemiştim.
Why are you asking me? Since you've observed it.
Madem herşeyi gördün, ne diye soruyorsun?
Impossible! This project has a timetable that must be observed. - It cannot be changed.
Bu projenin uyulması gereken sıkı bir zamanlaması var, bu değiştirilemez.
As I observed the various creatures of this jungle, I realized that nature has endowed each inhabitant with its own special equipment to survive.
Ormanın çeşitli yaratıklarını gözlemlediğimde doğanın her canlıya hayatta kalabilmesi için gereken kendine has aletleri verdiğini fark ettim.
Territorial rights must be observed.
Bölgesel kurallara uyulmalıdır.
- From what I've observed of Barnsby we might be going to Yugoslavia by walking on water.
- Barnsby'ye bakılırsa Yugoslavya'ya suda yürüyerek gideceğiz.
We observed you for five miles before we picked you up.
Sekiz kilometredir sizi izliyoruz.
You should've observed that we killed two Chetniks that were following us.
O zaman bizi izleyen iki Çetnik'i öldürdüğümüzü görmüşsünüzdür.
"Their rapid and widespread growth was even observed in many of the war-torn cities of Europe."
"Hızlı ve yaygın bir şekilde büyümeleri Avrupanın birçok savaşta yıpranmış şehirlerinde de görülmüştür"
We're being observed.
Çünkü burada gözetleniyoruz da.
In China, more than 2,000 years ago, a philosopher named Mo Tze is said to have observed that light could be made to paint a picture inside a locked treasure room.
Bundan 2 bin yıl önce Çin'de, Mo Tze adında bir filozofun ışığın, kilitli bir hazine odasında bir resim çizebileceğini anlattığı söylenir.
The ancient Chinese and Greeks observed that light could be made to do wonderful things- - but no one asked that question favored by small children and geniuses alike.
Antik Çinliler ve Yunanlar ışığın harika şeyler yapabildiğini gözlemlediler. Fakat küçük çocuklar ve dahilerin sevdiği soruyu kimse sormadı :
They had observed, so they said a strange moving light in the sky.
Söylediklerine göre gökyüzünde hareket eden garip bir ışık görürler ;
When our prehistoric ancestors studied the sky after sunset they observed that some of the stars were not fixed with respect to the constant pattern of the constellations.
Tarihöncesi atalarımız güneş battıktan sonra gökyüzünü incelediklerinde, bazı yıldızların sabit olmayıp herhangi takımyıldıza da ait olmadığını farkettiler.
Babylonian astronomers observed Venus in its present stable orbit before Velikovsky said it existed. And so on.
Babil'li astronomlar Velikovsky'nin Venüs'ün var olmadığını söylediği zamanlarda Venüs'ü, aynı düzenli yörüngesinde gözlemlemişlerdi vesaire.
And when, in 1956 Venus was, for the first time, observed by a radio telescope the planet was discovered to be emitting radio waves as if it were at an extremely high temperature.
Ve, 1956 yılında Venüs, ilk defa bir radyo teleskopu tarafından incelenirken gezegenin sanki aşırı derecede sıcakmış gibi radyo dalgalarını soğurduğu keşfedildi.
In precise laboratory experiments scientists have never observed any such thing.
Bilim adamları laboratuar deneylerinde böyle bir gözlem yürütemez.
Thales thought it was similar to the silting up he had observed at the delta of the river Nile.
Thales bu fikrini Nil nehrini gözlemleyerek bulmuştu.
For the observed difference in the shadow lengths the distance between Alexandria and Syene had to be about seven degrees along the surface of the Earth.
Gölge uzunluklarindaki farkli gözlemler, Iskenderiye ve Syene arasindaki mesafenin, 7 derecelik bir egime sahip oldugunu göstermekteydi.
We've taken the nitrogen and methane in its atmosphere irradiated it in the lab with electrons of the sort that are beamed at Titan from Saturn's magnetic field and we made this stuff which matches, almost perfectly, the observed properties of the Titan haze.
Atmosferinden nitrojen ve metan alarak Satürn'ün manyetik alanında oluşan Titan'dan alınmış elektronlarla karıştırarak Titan sisine çok benzeyen bir yapı elde edebiliriz.
The feeling of being observed all the time?
Sürekli izlendiğini düşündüğün zamanlar oluyor mu?
Certain proprieties have to be observed, sir.
Bazı uygulamalar göz ardı edilmemeli, efendim.
I observed instances of predation... which involved the unmistakable behavior of hunters.
Babunları, aşikar bir şekilde avlanırken... gördüğüm zamanlar oldu.
Franz observed how she settled in.
Franz nasıl da hemen uyum sağladığı gördü.
There he stood, backgrounded by the cigar shop, by Schroeder Import-Export, from where he observed, obscured by a light mist, by streetcars and passers-by, the progress of hostilities.
Schröder Import-Export sigara dükkânında beklerken hafif bir pusun ardında gelip geçenlerin bu kavgaya olan muhalefetlerinin arttığını gözlemler.
I don't like to be observed.
Burada tutulmaktan hoşlanmıyorum.
Intense glow in sky observed at 210 degrees.
210 derecede gökte yoğun ışık izlendi.
I tested him then, and I've observed him since.
Onu denedim ve o zamandan beri de inceliyorum.
This morning, on Stage 15 at Capitol Studio the entire company of Felix Farmer's controversial new film, Night Wind observed a minute of silence in memory of the famous actor.
# Felix Farmer'ın ihtilaflı yeni filmi Gece Rüzgarı'nın çalışanları... #... bu sabah, Capitol Stüdyo sahnesinde... #... ünlü oyuncunun anısına, bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Procedures to be observed in territories of extreme risk, sir.
Uygulanan işlemler yüksek riske sahip bölgelerde gözlemlenmelidir, efendim.
Just now, in the street, I observed the faces of those peasants.
Tam da şimdi, sokakta, bu köylülerin yüzlerini inceledim.
There I observed a swan
Orada bir kuğu yakaladım.
There I observed a swan.
Orada bir kuğu yakaladım.
So far I haven't seen a single caribou, or observed the wolves eating anything.
Şu ana kadar ne bir Ren geyiği, ne de kurtların ne yediğini gördüm.
We broke in the door. At this point, I observed the suspect, uh, wielding a big knife on the victim.
- Kapıyı kırdık ve şüphelinin kurbanı bıçakla nasıl tehdit ettiğini gördüm.
Had he observed the scriptures...
Kutsallığa saygı gösterirdi...