Offending tradutor Turco
259 parallel translation
At the risk of offending you... I must tell you you're as smart as a native Muscovite.
Kırılman riskine rağmen tam bir Moskovalı kadar şık olduğunu söyleyeyim.
Darling... you may smile at him without fear of offending me.
Hayatım... beni gücendirmekten korkmadan ona gülümseyebilirsin.
I'm sure neither Oliver nor I had any notion of offending you.
Ne Oliver'ın ne de benim seni kırmak gibi bir niyetimiz vardı.
I hardly think that my mother need worry about offending anybody in this old town.
Annem bu köhne şehirde birilerini gücendirmekten neden çekinir, anlamıyorum.
They do more harm than anyone else... offending in every sermon.
Kötü vaazlarıyla... herkesten fazla zarar verirler.
You're offending Dr. Petersen with your callousness.
Duygusuzluğunuzla Dr. Petersen'ı gücendiriyorsunuz.
Mind you, you've not been offending God.
Dikkatini çekerim, Tanrıya karşı suç işlemiş değilsin.
Naturally, Georgie was given life imprisonment, while the offending musician got off with a 10-year sentence.
Doğal olarak, Georgie'ye yaşam boyu hapis cezası verildi, buna karşılık tahrik eden müzisyen 10 yıl hapisle kurtuldu.
Excuse me for offending you, earlier.
Seni kırdığım için özür dilerim.
She has her pride and doesn't like a "nobody" offending her.
Onun özsaygısı var ve kimsenin kendisini rahatsız etmesini istemiyor.
I say, I hope I'm not offending you.
Sizi kırmıyorum ya?
How do I offend him without offending him, Dr. Favor?
Onu incitmeden nasıl böyle bir şey yaparım Dr. Favor?
Instead of offending the Club, after all, you'd better ask us about the reason for...
Kulübe saldırmadan önce neden böyle davrandığımızı sorsan daha iyi...
- We're offending Rosemary.
- Rosemary'i rahatsız ediyoruz. - Hayır, hayır.
The best defence is a strong offence, and I intend to start offending right now.
En iyi savunma, ağır suçtur. Ben de bunu amaçlıyorum.
And with this I punish my offending arm.
Ve bununla hata yapan kolumu cezalandıracağım.
Soon as you nail that offending'vehicle, Miss Pearsonjust called.
Sen o hız yapan aracı nallarken Bayan Pearson aradı.
"Stop offending me!" he said.
"Beni gücendirmekten vazgeç!" dedi.
Eiko is afraid to breath for fear of offending you.
Seni alındıracak diye Eiko'nun ödü patlıyor.
She's offending our friends.
Arkadaşlarımızı küçük düşürüyor.
- Would you mind offending her?
- Onu kırmak ister misiniz?
You're not only offending my mother and myself but your husband as well.
Anneme ve bana ettiğin kadar kocana da hakaret ediyorsun.
Sir Frederick is suggesting that the offending paragraph may be a bargaining counter.
Sör Frederick karşılık paragrafımızın tabiri caizse pazarlık kozu olmasını önerior.
Please forgive me for offending you.
Sizi kızdırdığım için, bağışlayın beni lütfen.
'So the two opposing battle fleets settled their differences'in order to launch a joint attack on our galaxy,'now positively identified as the source of the offending remark.
İki düşman filo tüm anlaşmazlıklarını bir kenara bıraktı ve beraberce, savaş çıkaran sözün kaynağı olarak bilinen bizim galaksimize saldırmaya karar verdiler.
I had no intention of offending.
Seni gücendirmek gibi bir niyetim yoktu.
He enjoyed disgusting people being disgusting, the thrill of offending people and making them uncomfortable.
İnsanları tiksindirmekten tiksindirici olmaktan zevk alırdı, onları kırmak rahatsız etmek ona heyecan verirdi.
Laughing at an innocent old man is offending God.
Yaşlı, masum bir adamla dalga geçmek Tanrı'yı kızdırır.
You're offending me, Moky Parmyonovich.
Beni gücendiriyorsunuz, Moky Parmyonovich.
I mean, without offending them?
Demek istediğim, onları kırmadan?
I'm offending the toys?
Onları incitiyor muyum?
Don't keep offending her.
- Onu rencide edip durma.
You are offending yourself.
Kendini kandırma.
Now, I've taught a seminar or two on developmental behavior, and the first rule in these acting-out situations is to simply ignore the offending child.
Gelişimsel davranışlar üzerine birkaç seminer vermiştim. İlk kural bu tür durumlarda çocuğu görmezden gelmektir.
There must be some way to convince her that it's... quite impossible, without offending her.
Böyle bir şeyin asla mümkün olmadığını, onu incitmeden anlatmanın... bir yolu olmalı.
Think about what protecting Bernie gets us and what offending Caspar loses us.
Düşün, Bernie'yi koruyarak ne kazanır, Caspar'ı kızdırarak ne kaybederiz.
Your father, whom you love, dies, you are his heir, you come back... to find that hardly was the corpse cold before his young brother... poped onto his throne and into his sheets, thereby offending both legal and natural practice.
Çok sevdiğin baban, ölüyor, veliahtı sensin, geri geliyorsun ve görüyorsun ki kardeşi cesedinin soğumasını beklemeden... tahtına ve çarşaflarına kuruluvermiş, böylece hem yasal hem doğal uygulamaları ihlal etmiş.
Well, yes, he'd lounge around scowling at the paintings... and offending the clients.
Evet, resimlere kaşlarını çatarak bakıp avare geziniyor ve müşterileri rencide ediyordu.
Sheriff, at the risk Of offending you, Your newspaperman Is hindering An important Government operation.
Şerif, seni gücendirmek istemem ama... şu gazeteci önemli bir hükümet operasyonuna ayak bağı oluyor.
I will not have you offending my customers with your bawdy shenanigans.
Müstehcen hareketlerinle, onları kaçırmana izin vermeyeceğim
He believes he came across one of the offending spiders a couple of hours ago.
Dediğine göre, bir kaç saat önce örümceklerden birini görmüş.
- Honestly, Pierre, you're offending me.
- Cidden Pierre, beni kırıyorsunuz.
-... the offending technology yourself.
-... bir ders vermeni görmek istiyorum.
You want me to cancel a state dinner and risk offending the French?
Bir devlet davetini iptal edip, Fransızları darıltma riski mi alayım?
She was one of a series neither offending or pleasing him.
Ne kusur işleyenler ne de memnun edenler sınıfına giriyordu.
"Please notify us once you've identified the offending animals."
"Rahatsızlık veren bir hayvan gördüğünüzde, lütfen bize haber verin."
Sorry for offending you
Sizi incittiğim için kusura bakmayın.
I'm gonna chop out your offending intestines.
İşlediğin şiddetli suçu çekip çıkarmak üzereyim.
The very head and front of my offending hath this extent, no more.
Suçum bundan ibaret, başka bir şey yapmadım.
If Mrs. Jennings'remarks prove impropriety, we are all offending.
Eğer Bayan Jennings'in yorumları terbiyesizliği kanıtlıyorsa hepimiz suçluyuz.
Is t-t-that enough? but since you're offending against Mosaic law...
Yaptığınız şeyi onaylasaydım, yeterli olurdu ama Musa peygamberin hükümlerine karşı geldiğiniz için...