Offers tradutor Turco
2,251 parallel translation
I'm sure they'll get plenty of offers.
- Eminim bir sürü teklif vardır.
- l'm the one with problems you're the sweet, kind of rough-around-the-edges bartender who listens and offers advice.
Tamam, ama burada ilişki problemleri yaşayan ben, beni dinleyip bilgece tavsiyeler veren, tatlı ama sıradan barmen de sen olmalıydın.
Offers a lady time to think.
Bir bayanın düşünecek vakti oluyor.
I've had offers of $ 3,000 and more, but I like this one - it relaxes me.
10 katı eder. Aslında 3000'den fazla veren oldu ama bunu seviyorum, beni rahatlatıyor.
Well, do you have any outside offers?
Peki, dışardan teklif var mı?
Why are you asking me about my other offers?
Niye bana gelen teklifleri soruyorsun?
So, that's what makes Gregory Disken a suspect... He sometimes offers his housekeeper a ride home?
Demek arada temizlikçisini eve bırakması Gregory Disken'i baş şüpheli haline getirdi.
Please make the oh-so-terrible sacrifice of accepting a promotion that offers you more money, prestige, and power than any other job in the city.
Lütfen, size şehirdeki hiç bir işte olmayan para, saygınlık ve güç sunan bu korkunç terfi alma fedakarlığını yapın.
But to really see that I outline clearly, we need something more powerful, much, much more powerful, and that's what light in the X-ray part of the spectrum offers.
Ama bunu net olarak görmek istiyorsam, çok daha güçlü ışık gerekiyor ve bunu da x-ışınları spektrumu sunuyor.
She offers to show the guy her boobs if he drops the speargun.
Adama silahı bırakırsa memelerini göstereceğini söyledi.
More buckets down there! For which all England offers daily prayers.
Bunun için tüm İngilizler her gün dua ediyor.
Did you know the Nerd Herd offers a wide variety of helpful hints for making your business presentations better?
İnek Sürüsü'nün iş sunumunu çok daha iyi yapabilmeni sağlayabileceğini biliyor muydun?
- The ymca near my apartment offers a variety of singles activities, and I am forcing myself to go to all of them.
- Apartmanımın oradaki YMCA * birçok tek kişilik aktivite sunuyor ve ben de kendimi hepsine gitmeye zorluyorum.
We look inside before we start making offers.
Teklif vermeye başlamadan önce içine bakalım.
S., I want to hear all about how Brown offers a major in raw foods, but... It's Louis!
S, Brown'ın çiğ yiyecekler üzerine eğitim verdiğini sonuna kadar dinlemek isterim ama Louis!
The one regarding your e-mail that offers sex for grades.
Not karşılığında teklif ettiğin seks ile ilgili e-mail.
Well, the houseboat offers all the advantages of a house, but with the excitement of the sea.
Bir evin faydalarına ve aynı zamanda denizin heyecanına sahip bir tekne.
Once a floor safe is out of the floor, it offers about as much protection as a piggy bank.
Kasa, gömülü olduğu yerden çıkarıldığında... En fazla, bir kumbara kadar güvenlidir.
And mostly we get cash offers to give blowjobs.
Genellikle nakit karşılığı sakso teklifi alıyoruz.
'So far, the dredger samples are enough to tantalise us, but, um...'the Hermes expedition offers so much more.'
Şimdiye kadar topladığımız örnekler bize bir şey vermedi ama Hermes'in keşif seferleri çok daha fazlasını bulmamıza olanak sunuyor.
Any place that's narrow and offers no cover... is the last place you want to be when the bullets start flying.
Dar olan ve saklanacak yeri olmayan yerler mermiler uçuşmaya başlayınca olmak isteyeceğiniz son yerlerdir.
It's like that friend that you meet in science camp, and you find that you have all the same interests, and you like to go to all the same movies, and do all the same things, and then one day, he offers to give you a haircut.
Tıpkı bilim kampında tanıştığın arkadaşın gibi ilgi alanlarınızın aynı olduğunu fark edersin aynı filmlere gitmekten hoşlanırsın aynı şeyleri yaparsınız ve sonra bir gün sana saçını kestirmeni önerir.
Abby when a total stranger drives up to you on the street and offers you a car you can't just take it.
Evet, gece yarısında ve park boşken. Abby caddede yabancı birisi gelip sana araba veriyor
He's ultra-French, which suits Mom, especially when he offers her his name :
Babam, tam bir Fransız, annem için çok uygun. Özellikle de ona soyadını vermeyi önerdiği zaman.
He offers to give me piano lessons.
Bana piyano dersleri vermeyi teklif etti.
Hoffman offers him the 200 grand to silence him.
Hoffman ona susması için 200 bin dolar öneriyor.
Lady Katherine, do not weep, for I am come here with a letter from His Majesty which offers you his most gracious mercy.
Leydi Katherine, ağlamayın. Çünkü buraya, Majesteleri'nin lütufkar affını sunan bir mektupla geldim.
Madam, the King offers you mercy.
Hanımefendi, Kral size af sunuyor.
In it, he offers you mercy, despite the - uh-grievous offences you have committed against him, if you will only openly confess your faults.
Yazdığına göre, ona karşı işlemiş olduğunuz ağır kusurlarınıza rağmen, size affını sunuyor. Tek şartı, tüm yaptıklarınızı açıkça itiraf etmeniz.
The King offers his hand in mercy.
Kral, size merhamet elini uzatıyor.
Of course, religious belief offers you a very straightforward and attractive explanation.
Tabii ki, dini inanç size çok basit ve çekici bir açıklama sunar.
In the physics lab at Caltech, an experiment that's now almost 100 years old offers a vital clue.
Caltech'te fizik laboratuvarında neredeyse 100 yaşına gelmiş olan bir deney önemli bir ipucu sunuyor.
It's just that... you know, every moment offers you the opportunity to find out something new about yourself.
Yaşadığımız her olayı, kendimiz hakkında yeni bir şeyler öğrenmek için fırsat olarak görmeliyiz.
Offers like this don't last.
Böyle teklifler kısa sürelidir.
- They can't all be offers, can they?
- Direk işi teklif edemiyorlar, değil mi?
He says that when the waiter offers to pepper his salad.
Garson, salatasına karabiber ister mi diye sorduğunda da böyle diyor.
It's a unique school that values individuality and it offers specialist courses in art and music.
Karaktere yoğunlaşan farklı türde bir okul. Seçmeli ders olarak resim ve müzik dersleri var.
I mean, I actually had a pretty decent career going, but I had to turn down some major job offers so I could just work at home and just be there for those kids.
Çok düzgün giden bir kariyerim olmasına rağmen evde çalışıp çocukların yanında olabilmek için birkaç büyük iş teklifini reddetmek durumunda kaldım.
I've had to consider a number of offers already.
Ben göz önünde yaşadım bir Zaten teklif sayısı.
The mayor calls, offers you his job, and I hear about it from Christina?
Başkan sana iş teklif etmek için arıyor ve bunu Chiristina'dan mı duyuyorum?
If a man offers you a drink, you take it.
Eğer bir adam sana içki sunarsa, kabul etmelisin.
- But Joe didn't get any offers.
Ama Joe evimle ilgilenmedi.
If you turn down the promotion and he offers it to me, I'll take it. I'm sorry, but it's true.
Eğer terfiyi alır da geri çevirirsen, ve bana teklif ederse ben kabul ederim.
- If someone offers you a cocktail, Accept, but keep your wits about you.
Biri sana kokteyl sunarsa kabul et ama beklenmedik sorulara da hazırlıklı ol.
Then he offers Deep Throat here, a truckload of money and shit... a college education, a job...
Ve bizim saksocuya olanları unutması için bir kamyon dolusu para teklif ediyor. Üniversitede okuma fırsatı, bir de iş.
Obviously the right wing there don't like it, but others feel that he offers the region the best chance for peace in decades.
İsrail'deki sağ kanadın bundan hoşlanmadığı açık,... fakat diğerleri bunun, yıllardır bölge için sunulan en iyi barış fırsatı olduğunu anlıyorlar.
The menu offers lumpsucker canapé, salmon and shrimp and croustade with game.
Menüde havyarlı kanepe, alabalık ve karides var ayrıca Kraliyet Parkı'ndan karaca eti.
The other day, a headhunter asked if I was open to offers.
Geçen gün bir eleman avcısı bana bir iş önerdi.
The original letter offers the best evidence.
- Mektubun orijinali...
I had a lot of offers.
Yardım teklifi yapan çoktu.
Kelly offers a new perspective.
Kelly yeni bir bakış açısı öneriyor.