Oily tradutor Turco
346 parallel translation
Even his hands are oily.
Elleri bile yağlı.
It works out fine. We get your land, you get $ 1,000... and our friend here gets bounced by the Railroad... for letting this oily deal slip through his greasy fingers.
Biz arazinizi alıyoruz, siz 1000 dolar alıyorsunuz... dostumuz da bu voliyi vuramadığı için... demiryollarındaki işinden oluyor.
He worked with a sort of stupid, oily gent by the name of Jack Fisher.
Jack Fisher adında yalaka ve budala bir herifle ortak çalışıyordu.
I can't stand that oily kisser of yours too long without another drink.
İçki içmeden senin o çirkin yüzüne bakmaya tahammül edemiyorum.
I can't stand the oily sound of that guy's voice.
Bu adamın plak gibi sesine dayanamam.
Besides, my wife says, the thought of you and your oily skin keeping up with the laundry is too disgusting to bear.
Hem, karım diyor ki... seni, yağlı derinin üzerinde kirli çamaşırlarla düşünmeye katlanamıyormuş.
Don't touch with those oily hands!
Yağlı ellerinle dokunma sakın! İşte.
The Riverton Agency just telephoned me that she and her oily acrobat arrived a half an hour ago in a cozy little inn at Honfleur.
Riverton Ajansı az önce arayıp, o yağcı akrobatla yarım saat önce Honfleur'de şirin bir otelde buluştuğunu söyledi.
That nauseous oily taste, like nothing else... No doubt about it. This is it!
- Miğde bulandırıcı yağ tadı, başka birşey değil... şüphesiz bu o!
Now, Havershaw, aren't we coming to that rather dangerous oily spot in the road?
Şimdi, Havershaw, biz yolda oldukça tehlikeli yağlı bir noktaya gelmiyoruz değil mi?
Except for the odd, eyeball-rolling darkie... to take his place alongside the swarthy yid, the oily lebantine, and others.
Şu gözlerini devirerek bakan tuhaf zenci dışında. Esmer Yahudi ile yağcı Lübnanlı ve diğerlerinin yanında yer alanı diyorum.
Especially a fat oily one with his curly hair, and his tiny cruel eyes and black sun glasses.
Hâttâ iri, yağlı ve kıvırcık saçlıydılar. Küçük, gaddar gözleri ve siyah gözlükleri vardı.
I don't like to see you come out to this clean country in oily hair, dressed up in those silk suits and try to pass yourselves off as decent Americans.
Bu tertemiz ülkeye gelip de yağlı saçlarınızla ve, ipek takımlar giyerek, saygın Amerikalı geçinmeniz hoşuma gitmiyor.
Hair is thick, oily and shiny.
Saçı sık, yağlı ve parlak.
My brother was killed by an oily monster
Kardeşim yağlı bir yaratık tarafından öldürüldü.
It's black and oily
Siyah ve yağlıydı.
Tin Kin Yang was killed by the Oily Maniac
Tin Kin Yang "Yağlı Manyak" tarafından öldürüldü.
Inspector Lou. Will you give us... some information on the oily maniac?
Müfettiş Lou, Yağlı Manyak hakkında bilgi verebilir misiniz?
I'm sure that he's the oily maniac
Onun Yağlı Manyak olduğuna eminim.
The oily maniac makes trouble everywhere
Yağlı Manyak her yerde bela çıkarıyordu.
It's oily everywhere. Inspector Lou
Her yer yağlı müfettiş Lou.
Is it really the oily maniac?
Gerçekten Yağlı Manyak var mı?
There isn't any oily maniac
Yağlı Manyak diye bir şey yok.
The Oily Maniac?
Yağlı Manyak?
The Oily Maniac
Yağlı Manyak.
Snaggy, shaggy, ratty, matty oily, greasy, fleecy Shining, gleaming, steaming
Dallı, yumuşak, yağlı, yünlü parlak, ışık saçan
Leaving that oily banker with his thumb up his dumb.
O yağcı banker kıçının üstüne oturup kalacak.
Well, that masculine love of a certain kind of oily muscle.
Yağlı bir adaleye duyulan erkeksi bir aşk gibi.
He already asked me if Rudy was the oily variety bohunk.
Halihazırda bana Rudy'nin yağlı cinsten bir doğulu olup olmadığını sordu.
She getting married to oily bohunk.
Yağlı doğu Avrupalıyla evleniyor.
It's very oily.
Çok yağlı.
- Were they wiped over with an oily rag?
- Yağlı bezle mi silindiler?
Or he dies in the name of Ch'ing-ti and your souls speed with his to the hell of the oily dragon!
Yoksa Ch'ing-ti adına ölür ve ruhlarınız yağlı ejderin cehennemine gitmek için onunkiyle yarışır.
Olly, oily, oxen free?
Arkam, önüm, sağım, solum sobe!
Just how much of my money has found its way into the crotches of dancing, oily men?
Ne kadar paramı dans eden, yağlı erkeklerin kasığına sıkıştırdın?
It's the oily fish tonight.
Bu gece balık yağlı.
You eat that oily fish, you go up in the air... halfway to Sicily you'll be green and your hands will be sweating.
O yağlı balığı yiyeceksin, uçak havalanınca... Sicilya'nın yarı yolunda yemyeşil olur ve ellerin terler.
Probably some dirty old man... who wants to wear Nami's underwear on his nasty, oily head.
Muhtemelen pis yaşlı bir adam... Nami'nin iç çamaşırını pis yağlı başına geçirmek istiyor.
The moment I think of a boil, my mind slips into a sort of dreadful, oily neutral.
Ne zaman bir sivilceyi düşünsem aklım bir anda inanılmaz bir şekilde nötrleşiyor.
You didn't want this job anyway, greasy fingernails and oily clothes!
Üzülme, kirli eller, yağlı giyisiler, bu iş zaten sana göre değildi!
It's a little oily, huh?
Biraz fazla yağlı gibi değil mi?
Olly, oily, oxen free!
Sağım solum önüm arkam sobe!
Oily Oily, Oksolivich!
Çık dışarı, çık dışarı, neredesin? !
She doesn't eat oily food.
O yağlı şeyler yemiyor.
It's formulated to rinse clean with no oily deposits.
Yağlı saçlardan kurtulmanın formülü onları iyi bir şekilde yıkamaktır.
It's oily.
Yağlı.
" Stain your own with oily painting...
Hem de yağlı boya bulaşır dudaklarınıza.
Damn their oily hides!
Onların yağlı derilerine lanet olsun!
I smell something oily.
Yagli bir seyler kokluyorum.
The cream is too oily, so I re-washed. And then the hand dryer breaks down.
Ellerimi tekrar yıkamak zorunda kaldım ve tam o an kurutucu bozuldu.
I thought you are a trustworthy boy but going out behind my back with that... that oily shopgirl... kissing and cuddling in public!
Bir daha olmayacak.