English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Old timer

Old timer tradutor Turco

322 parallel translation
- Goodbye, old timer.
- Güle güle ihtiyar.
Come on, old timer, let's leave them alone.
Hadi gel, onları yalnız bırakalım.
well, old timer, you were right.
Evet, arkadas, hakliydin.
What's the matter, old timer, don't you remember this song?
Ne oldu yaşlı adam, şarkıyı hatırlayamadın mı?
They've got a town marshal, an old timer.
Bir polis şefleri var, ihtiyarın teki.
ARE YOU KIDDING, OLD TIMER?
İhtiyacınız olan bu.
You're welcome to it, old timer.
Buyur al İhtiyar.
Anyhow, I was getting to be one more old timer. And the years don't make wisdom, they just make old age.
Bu arada, bende artık bir ihtiyar oldum yıllar beni bilge yapmadı, sadece yaşlandırdı.
P.S. Just one more piece of advice from an old timer :
Not : Eski dostundan son bir tavsiye...
Old Timer, if you have any more sidekicks, get them out here.
İhtiyar, Daha fazla şamar oğlanın varsa Onlarıda gönder
- Hello, old-timer!
Selam, moruk!
Come on, old-timer, come on.
Hadi demirbaş, hadi.
Listen to me, old-timer.
Beni dinle ihtiyar.
The way she wears make-up, you'd think she's an old-timer.
Yaptığı makyaja bakacak olursak eski kafa bir kadın.
- Hello, Roy, old-timer!
- Selam Roy, eski dostum!
He rides that bull like an old-timer.
File bir usta gibi biniyor.
Hi, old-timer.
eski zamanlayıcı.
What are you gettin'that? My biggest mistake, old-timer, was ever leaving Texas.
Teksas'tan çıkıyordu.
Good-bye, old-timer.
eski zamanlayıcı.
They get you, old-timer?
Seni yakaladılar mı eski zamanlayıcı?
We might have real use for an experienced guy like that old-timer.
O yaşlı adam gibi tecrübeli birine ihtiyacımız var.
Keep your shirt on, old-timer.
Endişelenme ihtiyar.
- Hi, old-timer.
- Selam ihtiyar.
So long, old-timer.
O kadar uzun ki eski zaman.
Your move, old-timer.
Sıra sende ihtiyar.
Old-timer?
Eski çalışan?
I'm puttin'you in with Hunk Houghton, an old-timer.
Seni buranın gediklisi Hunk Houghton'la aynı hücreye koyuyorum.
Take it easy, old-timer.
Sakin ol babalık.
The boss felt the same way, but he feared that this old-timer might feel slighted.
Patron da öyle düşünüyordu da buna güceneceğimden mi kuşku ediyordu?
He's an old-timer around these parts.
Uzun zaman buralarda da bulunmuş.
Watch out, old-timer.
Dikkat et ihtiyar.
You're short-handed, old-timer, but she's all we want.
Yetmez ihtiyar, ama tek istediğimiz o.
Who is he? I don't know. Must be an old-timer.
- Bilmiyorum eskilerden olmalı.
He ain't an old-timer, he's just been around town a couple of years.
- Pek yaşlı sayılmaz. Sadece birkaç yıldır kasabada.
Keep digging, old-timer.
Sana uzun ömürler ihtiyar.
Do we want some sugar, old-timer?
Şeker istiyor muyuz?
You throw in Sister Rosella, you got a deal, right, old-timer?
Bak Rosella bacı akciğer kanseri olmuş, eski tüfek.
Sorry, old-timer but you're only part poison, and I'm hungry for meat.
Kusura bakma ihtiyar ama sen sadece kısmen zehirlisin ve ben de et için açım.
If you can stand the sight of this old-timer's face in the light of day I'll gladly accommodate you.
Eğer gün ışığında bu eski toprağın görüşüne katlanabilirseniz Sizi memnuniyetle barındırırım.
Just some... old-timer who don't know that civilization has set in here.
Kasabaya medeniyetin geldiğinden haberi olmayan bir eski toprak sadece.
- Sorry old-timer, you heard too much.
- Üzgünüm eski zamanlayıcı, çok fazla duydum.
Howdy, old-timer.
Selam yaşlı adam.
How you doing, old-timer?
Nasılsın, ihtiyar?
You okay, old-timer?
İyi misin, eski dostum?
Take the old-timer's horse there.
İhtiyarın atını al.
I met a guy, old-timer, out there. Carries a broom.
Dışarıda elinde süpürgesi olan bir adam gördüm.
- Keep coming, old-timer.
- Devam et, yaşlı dostum.
Come on, old-timer.
Haydi, usta.
B.A. : All right, come on, old-timer.
Tamam haydi elebaşı kıpırda.
Hang on to the water wagon, old-timer.
Bar vagonundan çıkma, ihtiyar.
Wrong again, old-timer!
Gene yanlış ihtiyar!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]